Aleviler arasında her seçim öncesi üretilen bir tartışma var. “Alevi kurum yöneticileri Milletvekili olmak istiyorlar, bunu için Alevi kurumlarını sıçrama tahtası olarak kullanıyorlar” diye. Bu tartışma yürütülürken, siyaset yapmanın doğru olmadığı ön kabulü üzerinden acımasızca eleştiriler gündeme getiriyorlar.
Bu durum yıllarını Alevi kurumlarında Alevi haklarının kazanılması mücadelesi veren insanları rencide ederken, onların Alevi hak mücadelesinde geriye çekiyor. Bunun sonucu; Alevilik hak mücadelesi çalışmalarına katkısı olmayan, desteklemeyen, Aleviliklerini seçimden seçime bazen hatırlayan “Alevi kökenli” siyasetçilerin arkasında dizilen bir toplumsallık yaratmış bulunuyor.
Aslında bunu tam tersinin olması gerekiyor. Alevi kurumlarının yönetici pozisyonda olan tüm insanların siyaset ile her zamankinden daha fazla ilgilenmesi, baskı uygulaması gerekiyor. İmkanları dahilinde, mümkün olduğu kadar da siyasetin en etkili olduğu mecliste temsiliyetin yaratılması için tüm siyasi yapılara baskı yapması gerekiyor. Ne kadar çok temsiliyetimizi yaratırsak, o kadar etkin bir şekilde sorunlarımıza çözüm üretebiliriz.
Türkiye yeni bir yüz yılını organize ediyorken, yeni bir anayasa, toplumsal sözleşmeden bahsedilirken Alevilerin bir kıyıda beklemesi düşünülemez. Siyasetten uzak duruma lüksü söz konusu olamaz. Hatta siyaset alanları, siyasi partiler Alevileri engelliyorsa -ki istedikleri budur- onları kapıdan sokmuyorlarsa pencereden, pencereden sokmuyorsa bacadan girmelidir. Her imkânı kullanmalıdır. Demokratik siyasetin tüm damarlarına müdahale edip, kendilerini en iyi izah ettikleri yapılar içerisinde, üzerinde baskı kurup kendi taleplerini onlara kabul ettirmelidir.
Alevilerin temel sorunları siyaseten çözülecek meselelerdir. Onun içindir ki; Aleviler siyasi örgütlenmeler, partiler, sivil toplum kuruluşları içerisindeki yöneticilerinin elini güçlendirmek için elinden geleni yapmak zorundadırlar. Siyasi partilerdekilerin önünü sonuna kadar açmalıdırlar. Alevi kurum temsilcileri de emekçileri de bu yönde adımlar atarak toplumun gerçeklik ile yüzleşmesinin sorumluluğunu üstlenmelidirler. Öncülük yapmalıdırlar.
Geleceğimizi, varlıklarını yokluğumuz üzerine kurmuş olanların insafına bırakamayız. Yıllardır Alevi kurumlaşmasına emek vermiş, hak mücadelesinde yer alarak Alevi toplumu tarafından kabul görmüş kurumların temsilcileri en kötü şartlarda bile Alevileri en doğru şekilde temsil edeceği bilinmelidir. Bu konu arka bahçe, ön bahçe, yan bahçe meselesi değildir. Alevi kurumları, yöneticileri gittikleri yerde Alevilerin sorunlarını sırtlayacaklardır. Sırtladıkları, hayatlarının temel mücadelesi haline getirdikleri değerleri, sorumlulukları ile birlikte o siyasal partileri zorlayacaklardır.
Böylesine kritik bir süreçte nasıl ki devlet bütün ekipleri, gizli açık elemanları, sağdaki soldaki bütün unsurlarıyla bu seçime yüklenmişse demokrasi güçleri de aynı şekilde tüm güçleriyle bu seçimlere yüklenmek zorundadırlar. Cumhurbaşkanlığı seçimleri tabii ki önemli, lakin Türkiye Cumhuriyeti gelecek yapılanmasında meclise bir rol biçecekse -ki öyle iddia ediliyor millet ittifakı cephesinden de- o zaman parlamentoya güçlü bir şekilde Yeşil Sol Parti ve Emek ve Özgürlük blokunun gitmesi gerekiyor. Yeni, adil, demokratik bir toplumsal sözleşmenin sağlanabilmesi için bu bir zorunluluktur.
Alevilerin, Kürtlerin, Emekçilerin, Kadınların ve ezilen bütün halkların kendilerini özgürce ifade ettikleri tek siyasal yapılanma Emek ve Özgürlük ittifakıdır. Bu ittifak gelecekte birlikte yaşamanın teminatı olan siyasetin merkezidir. Onun için Meclise güçlü bir şekilde gitmesi şarttır. Cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu şahsında Erdoğan-Bahçeli çeteleşmesine karşı durmak ne kadar hayati ise, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve yeni eşitlikçi bir anayasanın hazırlanması için Yeşil Sol Parti’nin güçlü temsiliyeti elzemdir.
Alevi kurumları amasız fakatsız buradaki yerini almalıdır. Bu milletvekili olmanın ötesinde bir kader meselesidir. Alevilerin eşit yurttaşlık temelinde sorunlarının çözümü için ağırlığını koymasıdır. Beklentilerini, geleceğe dair sözünü söyleme alanıdır. İstisnasız tüm kurumları gerekirse başkanları, temsilcileri ve aday olarak destekledikleri adayları ile seçilip seçilmemesine bakmaksızın büyük bir enerji ortaya koymaları gerekiyor. Ufukta Alevilerin yaşam tarzını hedefleyen, ortadan kaldırmak isteyen, Alevilerin yaşam hakkını gasp eden bir devlet var. Sadece bir siyaset değil, sağı, solu, içi, dışı ile bir devlet bakışı var. Tek bir milletvekilinin seçilmemesine vesile olabilecek bir siyasal yaklaşım, bir tavrın devlete hizmet eden bir tavır olduğunu söylemek lazım. Karşısında durmak, vekillerimizi çoğaltarak süreci karşılamak lazım.
Onun için depremdeki kurumsallığın başarılı ve anlımızın akı ile sorunlara müdahil olan yapılanmasının kıymeti doğru değerlendirilmelidir. Birlikteliğin nasıl umuda dönüştüğü görülmelidir. Bölgede yalnız bırakılan köylerimize ilk giden kurumlarımızı ve başkanlarımızı doğrusu, yanlışı, eksiği ile takdir etmek gerekiyor. AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat, ABF Başkanı Mustafa Aslan, HBVAKV Başkanı Ercan Geçmez, PSAKD Başkanı Cuma Erçe, AKD Başkanı İsmet Kurt, ADFE Başkanı Celal Fırat, DAD Eşbaşkanları Musa Kulu, Kadriye Doğan, AABK Eski Başkanı Turgut Öker, PSAKD Eski Başkanı Gani Kaplan, Alevi Milletvekilleri Kemal Bülbül, Zeynel Özen, Ali Kenanoğlu toplumu onurlandırmışlardır. Topyekûn ayağa kalkan Alevi hareketi herkesin örnek gösterdiği bir çalışmaya imza atmışlardır. Kimsenin bunu gölgelemesi doğru da mümkün de değildir. Kurumlarımız ve yöneticileri Alevi toplumunu laiki ile temsil etmişlerdir.
Bu sinerji seçimlere yansıtılmalıdır. Alevi kurumlarımızın temsilcileri Alevileri temsil etmeyi hak etmiş isimlerdir. Hepsi amasız, fakatsız bu kritik eşikte sorumluluk almalıdır. Emek ve Özgürlük irtifakında Alevileri temsil etmek için siyasete girmeli, mümkünse milletvekili olmalıdırlar. Alevilerin siyasetteki gücünü sorunların çözümünde nasıl birleştirici bir rol oynadığını tüm kamuoyuna göstermelidirler.
Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeye bir Alevi dokunuş lazımdır. Bir Alevi bakışı lazımdır. Bunu da yapacak olan Alevi kurumlarıdır. Bu anlamı ile listelerin başına altına, seçilip seçilmemeye bakmaksızın, geleceğimizi garanti altına almak için, hangi tarafta olduğunu gösteren, yangını söndürmek için sırtında su taşıyan karınca gibi Alevi kurumları temsilcileri de her yerde listelerde yer almalıdır. Bunu zorlamalıdır.
Geleceğimizin tartışıldığı bugün, geleceğimize sahip çıkalım…
Aşk ile..