Kürtler, bu tecrit politikasını barışı geliştirme önünde bir engel olarak görmekte ve buna son verilmesini istemektedirler. Elbette barışı sadece Kürtler talep etmemektedir. Bununla beraber Türkiye toplumu da benzer şekildeki barışı istemektedir.
Seyithan Akyüz
Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sayılı günlere kala, alanlardaki siyasi ısınma da yoğunluğunu yavaş yavaş hissettirmeye başladı. Bu minvalde parti ve ittifakların milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na sunmalarıyla, seçim süreci yeni bir aşamaya geçmiş durumda. Belki birkaç gün daha listelerle ilgili tartışmaları izleyeceğiz, ama bu uzun sürmeyecek ve siyaset, kendini alanların atmosferine teslim etmek zorunda kalacaktır. Dolayısıyla seçim günü yaklaştıkça, siyasi hararetin artacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Bu işin doğası gereğidir. Ama meselenin önemli kısmı ve kanımca kazanmanın püf noktası, bu atmosferi doğru okumayla olacaktır. Zira toplumun çözüm bekleyen yığınla sorunları bulunmakta ve toplum da bu sorunlarına çözüm talebini meydanlarda dile getirecektir. Burada da anormal bir durum yok. Çünkü toplumun kendini en iyi ve doğru ifade ettiği yer, her zaman olduğu gibi bugün de alanlar olacaktır. Toplum, sorun ve taleplerini bu alanlarda ortaya koyarak, siyaset kurumundan çözümünü isteyecektir. Henüz tam anlamıyla ısınmamış olmasına rağmen, partilerin açılış, toplantı ve veya gösterilerinde bunun işaretlerini görmek mümkün. Tabii toplumun bu talep ve yaşadığı sorunlara çözüm isteği, önümüzdeki günlerde daha yoğun bir şekilde dile getirilecektir. Dolayısıyla kim veya hangi parti-ittifak alanlarda toplumun dile getirdiği talep ve sorunları doğru okur; çözüm bulma irade ve perspektifini ortaya koyarsa, onun seçimleri kazanacağını kestirmek de zor olmayacaktır. Kısacası kazanmak isteyen, alanlarda haykıran toplulukların ne istediğine bakmak zorundadır.
Peki şu ana kadar alanlarda en çok öne çıkan talep ve sorunlar neler ve bu gerçek muhatapları tarafından duyuluyor mu? Birincisi nettir. Yani toplumun talepleri belli ve yüksek sesle dile getirilmektedir. Nedir bu talepler? Görünürde toplumun temel sorunu ekonomi olarak görülse de; işin özü bu değildir. Zira ekonomiyi de bozan nedenler vardır. Yani bir ekonomik sorun kendi kendine oluşmaz. Bu bozulmaya vesile olacak nedenler var ve öncelikli olarak bunun görülmesi gerekir. Elbette toplum şu an ekonomik sorunu derinden hissetmektedir. Bunu ıskalamıyor veya görmezden gelmiyoruz. Burada temas etmek istediğimiz şey, toplumu derinden etkileyen ve yaşamını oldukça zorlayan ekonomik sorunun da bir nedeni olduğunu ortaya koymaktır. Günümüzün tabiriyle belirtecek olursak, ekonomik sorun bir sonuçtur. Neden ise Türkiye’nin kendi iç barışını tesis edememiş olmasıdır. Bu nedenle şunu net vurgularla belirtmek gerekir ki, Türkiye toplumunun temel sorunu BARIŞTIR. Barış, aynı zamanda, Türkiye’de toplumun tüm kesimleri tarafında en çok dile getirilen ve her şeyden çok ihtiyaç duyulan şeydir. Çünkü dünyada hiçbir devlet veya toplum, kendi iç barışını geliştirmeden, ekonomik sorunlarını çözememiştir. Dünyadaki tüm çağdaş ülkeler, iç barışını tesis ederek ekonomilerini büyütmüş ve bu yönlü refahlarını sağlamışlardır.
Bunun için ilk başta yapılması gereken şey, barışa hizmet etmeyen politik ısrardan vazgeçmektir. Çünkü mevcut devlet ve hükümetin yürüttüğü anlamsız politika, barışa hizmet etmediği gibi ülkenin kaynaklarını tüketmekte ve bunun sonucu olarak toplumun fakirleşmesini beraberinde getirmektedir. Barışçıl bir politika ise, Kürt sorununun demokratik yollardan çözümünü sağlamakla olacaktır. Zira Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü, ülkedeki birçok sorunun da çözümünü sağlayacaktır. Bu çerçevede yapılacakların başında gelen şey ise, uzun bir zamandır İmralı’da yürütülen tecrit politikasına son vermek olacaktır. Sene başından itibaren alanlarda barışı talep edip tecrit politikasına son verilmesini isteyen Kürtler, seçim süreciyle birlikte bunu devam ettirmektedir. Seçimlerde kilit bir role sahip olan Kürtlerin bu talepleri görülmeli ve gereği yerine getirilmelidir. Sürekli alanlarda olan Kürtlerin temel gündemi, barışın önünde engel olan İmralı’daki tecridin kırılmasıdır. Çünkü Kürt toplumunun büyük bir kesimi için İmralı’da Sayın Öcalan’a yönelik geliştirilen tecrit sıradan bir hak ihlalinin ötesinde bir anlam taşımaktadır. Kürtler, bu tecrit politikasını barışı geliştirme önünde bir engel olarak görmekte ve buna son verilmesini istemektedirler. Elbette barışı sadece Kürtler talep etmemektedir. Bununla beraber Türkiye toplumu da benzer şekildeki barışı istemektedir. Bu nedenle halkların ortak talebi olan barışı geliştirmek siyaset kurumunun temel görevidir. Bu görevi kim veya kimler yerine getirirse seçimlerde onlar başarı elde edeceklerdir. Bu nedenle meydanlarda ortaya konulan talepler duyulmalı ve yerine getirilmelidir. Bunun için herkesin alanları doğru okuması gerekir.
#Kürt #halkının #talepleri #doğru #okunmalı