Wan’da son muhteşem olacak

Hedef kitleleri daha önce AKP’ye oy vermiş olan gençler ev ev gezip bunları ikna etmeye çalışıyor. Sandık güvenliği görevini de üstlenen gençler, ‘Ne olursa olsun son muhteşem olacak’ diyor

Ferhat Çelik/Sadık Topaloğlu

Amed’den geldiğinizde Bedlis’in Tetwan ilçesinde başlar sizi karşılamaya Wan Gölü. Eşsiz güzelliğiyle çarşaf gibi önünüzde duran, Wanlıların deyimi ile “Behra Wan ê”, yolculuk boyunca size eşlik eder. Gölü seyre daldığınızda tüm ihtişamı ve heybeti ile Sîpan (Süphan) Dağı’nı görürsünüz. Adına yüzlerce ezgi ve ağıt yakılan Süphan, nazlı nazlı süzülür gölün üzerinden. Heybesinde ise zulüm, katliam ve direniş gizlidir. Ahmed Arif’in “Yiğitlik inkar gelinmez/Tek’e tek döğüşte yenilmediler/ Bin yıllardan bu yan, bura uşağı/ Gel haberi nerden verek/ Turna sürüsü değil bu / Gökte yıldız burcu değil / Otuz üç kurşunlu yürek/ Otuz üç kan pınarı /Akmaz/ Göl olmuş bu dağda…” dizesi ile ifade ettiği 1943 yılının Temmuz ayında Wan’da yaşanan “33 kurşun katliamı” ve 1930 yılının aynı ayında yaşanan Zilan Katliamı bunlardan sadece ikisi.

Kayyum farkı!

Bu katliamları ve daha nicesini yaşayan bu halk ise tıpkı Süphan gibi dimdik ayakta duruyor. Yıllardır zulme karşı direnen Wan halkı, bu sefer de iradelerini yok sayan, katliamları ve zulmü kendisine reva görenlere cevap vermek için 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere hazırlanıyor. Diğer kentlerden farklı olarak Wan’a ilk girdiğinizde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayip Erdoğan’ın birçok yere asılmış “Doğru zaman doğru adam” afişlerini görmek mümkün. Yine kentin ana caddelerinde yol ortasında duran direklere itfaiye yardımı ile asılan AKP bayrakları da var. Tabi bunların kayyum farkı olduğu herkesin malumu.

Bahçeli’yi takan yok

Her ne kadar halkın gözüne sokulmaya çalışılsa da dönüp bakanı göremedik. Öyle ki Cumhuriyet Caddesi üzerinde bilbordlarda bulunan AKP ve MHP’nin reklamları önünde günde binlerce kez geçerken, halk adeta o reklamlardan habersiz. Bilbordların önüne tezgahını kurmuş bir seyyar satıcısı ise dikkatimizi çekiyor. Arkasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı var. Ondan habersiz ekmek parası peşinde olan seyyar satıcıya gözü oyulmuş Bahçeli’nin fotoğrafını sorduğumuzda ise “bana ne ondan” cevabını alıyoruz.

Gençler AKP’ye sırt çevirdi

Bahçeli bilbordunun hemen yanında ise AKP’nin reklamı var. Bahçeli’de olduğu gibi bu reklamın da yarısı yırtık. Önünde bulunan bir masada ise 3 genç oturuyor. Bilborda sırt çeviren gençleri önce AKP için stant açmışlar sanıyoruz. Tabi bunun yanlış olduğunu seyyar satıcı dürümleri gençlere verince anlıyoruz. Meğer o da seyyar satıcının tezgahıymış. Gençlere de arkasında bilbordu soruyoruz. “Abe bizde gelecek mi bıraktı. Biz hayatta ona oy vermeyiz. Bu seçimde onu göndereceğiz, artık yeter” cevabını alıyoruz. Yani bu kentte kayyumun reklam dahil tüm çabaları beyhude kalıyor.

Halkın reklamı

Kentin en işlek caddesi olan Sanat Sokağı’nda bir başka seyyar satıcı bizi karşılıyor. Burada ise billboardlardan farklı bir reklam var. Bu reklamın para veya pul ile bir alakası yok, tamamen gönüllü. Seyyar tablasına koyduğu elbiselerin her iki tarafına Yeşil Sol Parti bayraklarını asmış olan esnaf, bilbordlardaki AKP ve MHP reklamlarından daha çok ilgi görüyor. Tezgah Sanat Sokağı’nın girişinde ve yolun tam ortasında olunca da günde en az yüz binlerce insana ulaşılmış oluyor. Reklamın bile en güzel alternatifini bulan esnafların önümüzdeki günlerde nasıl bir yol izleyecekleri ise muamma.

Kadınların mesajı

Seyyar satıcıları geride bırakıp kenti dolaşmaya başlıyoruz. Beşyol Meydanı’nda kayyum eli ile direklere asılan AKP bayraklarının hemen yanında Yeşil Sol Parti’nin bayrakları gözümüze çarpıyor. Yanaştığımızda ise “Dîsa jin disa jîyan” pankartının asılı olduğunu görüyoruz. Diğer partilerin yapamadığını deyim yerinde ise ilk defa Yeşil Sol Parti’nin yapacağı kadın mitingleri kentte konuşulurken, bu büronun böyle stratejik bir yere açılması ise önemli bir mesaj barındırıyor. “Bu iktidarı kadınlar gönderecek”, “Yeni yaşamı kadınlar kuracak”, “Direnişin öncüsü kadınlar her yerde olduğu gibi seçim de öncülük yapıyor” mesajları belki ilk çırpıda sayabileceğimiz birkaçı.

Bu sefer kurtuluş yok

Kentteki Yeşil Sol Parti’nin çalışmaları ise aralıksız bir şekilde devam ediyor. Mahalle mahalle, ev ev yapılan gezilerin yanı sıra büro açılışları adete miting havasında geçiyor. Bu görkemli açılışlarda herkesin dile getirdiği tek şey ise şu: “Bu hava 7 Haziran 2015 seçimlerini çok çok aşıyor. AKP’nin bu sefer kurtuluşu yok. Wan iradelerine saldıran AKP’den bu sefer çok ağır bir hesap soracak. Yıllardır katliam yapan bu zihniyeti tarihin çöp sepetine atacak. Bu halka savaş dayatanlar, gereken cevabı alacak. Bu halkın barış istediğinin altı bir kez daha kalın çizgiler ile çizilecek.”

Bir doz enerji halayı

Diğer kentlerden farklı olarak buradaki esnaf gezileri ise çok çok ayrı işliyor. Partililer esnaf gezisine çıkmadan önce seçim büroları önünde bir araya geliyor. Burada çalınan ezgiler eşliğinde iki tur halay çekilip bir doz enerji alınıyor. İki tur dediğime bakmayın, Kürtler halaya başlayınca bıraktırabilene aşk olsun. “Halay yormuyor mu? Bunlar birazdan esnaf gezisine çıkacak, nasıl gezecekler” diye aklımdan geçiriyorum. Ama bunun saçma bir düşünce olduğunu esnaf gezisinde anlıyorum. Halay meğer yorgunluk değil enerji almakmış!

Gezi görünümlü yürüyüş

Halayın ardından başlıyor esnaf gezisi. Ama dediğimiz gibi bu diğer kentlerdeki gezilere benzemiyor. Bir anda yürüyüşe dönüyor. Adaylar ancak esnaflara selam vermekle yetinmek zorunda kalıyor. Tüm esnaflar müthiş bir coşku ve sıcaklık ile karşılıyor adayları. Karşılama dediysem öyle tokalaşma hal hatır sorma değil. Zafer işaretleri ve ıslıklar ile desteğini sunuyor adaylara. Kimi esnaflar ise dükkanı çırağa bırakıp katılıyor esnaf gezisi görünümlü yürüyüşe.

‘Pey ew partîya me ye’

Yoldan geçen arabalar ise kornaları ile destek sunarken, bir annenin doğal tepkisi herkes tarafından gülüşmelere neden oluyor. İlk önce hangi parti olduğunu bilmeyen anne, gençlerin attığı “Biji berxwedana zindana” sloganını duyunca “Pey ew partîya me ye(bu bizim partimiz)” diyor. Neredeyse gözleri dolan anneyi yatıştırmak ise yine gençlere kalıyor. Annenin bu doğal tepkisi kuşkusuz kentin her yerinde mevcut.

Uyarılar işe yaramıyor

Anneyi yatıştıran gençler aynı zamanda ellerindeki bildirileri dağıtıyor. Tabi gençlik bu, durdurabilene aşk olsun. Sık sık “Biji berxedana zindanan”, “Direne direne kazanacağız” sloganlarını atıyor. Polisin “Bu yürüyüş değil, esnaf gezisi” uyarıları ise işe yaramıyor. Gençler bir yandan bildiri dağıtıp diğer yandan slogan atmaya devam ediyor.

Yeşil Sol olunca…

Tabi mesele Yeşil Sol Parti olunca polis de eksik olmuyor. Çevik kuvvetten bir ekip gezi boyunca adayları ve kitleyi takip ediyor. Gençlerden biri “bunlar halkı korkutup bize katılmasını engelliyor. Ama gördüğünüz gibi nafile bir çaba” deyip durumu bize özetliyor. Durum gerçekten gencin dediği gibi bilinmez ama diğer partilerin çalışmalarında çevik kuvvet polisinin olmaması genci doğrular nitelikte.

D’Hondt Sistemi

Kentteki esnaf gezisi görünümlü yürüyüşler böyle devam ederken, D’Hondt Sistemi de partililer tarafından tartışılan konulardan biri. Bu sistem Yeşil Sol Parti’nin 8-0 yapmasını biraz zorlaştırıyor. Bunun için partililer kılı kırk yarıyor. Bir önceki seçimlerde HDP’nin aldığı oranı biraz daha artırmaları gerekiyor. Ciddi bir kaygı olmasa da başarının önündeki tüm engeller ciddiye alınıyor ve üstünde saatlerce tartışılıp çözümler aranıyor.

Son muhteşem olacak

Partililerin bu tartışmalarını geride bırakıp, seçim bürolarını ziyaret ediyoruz. Sanat Sokağı’nda bulunan seçim bürosunda gençler ile oturuyoruz. İlk fırsat “AKP’nin artık şansı kalmadı” diyen gençler, “Akşamları mahalle mahalle, ev ev geziyoruz. Özellikle daha önce AKP’ye oy verenleri gördüğümüzde onlar ile saatlerce tartışıyoruz. İkna etmeden bırakmıyoruz. Gerekirse tekrar gidiyoruz ve ikna ediyoruz” diyor. AKP’den çok sayıda kişi kopardıklarını aktaran gençler, “rehavete kapılmanın gereği yok” diyerek sandık güvenliğini de sağlayacaklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Ne olursa olsun son muhteşem olacak.”

#Wanda #son #muhteşem #olacak

EN SON EKLENENLER