“Siyaset Günleri Gelip Çatmadan
Açılın Kapılar Şah’a Gidelim”!..
Aleviler bin yıldır bu coğrafyada barışı kendine rehber ederek, kinden, kibirden, hasetten, nefretten uzak durarak Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i, Ermeni’si, Ezidi’si, Süryani’siyle kardeşçe yaşamaya çalıştı.
Kadim Alevi inancının derin felsefi öğretisinin rehberliğinde eline, beline, diline düsturuyla yaşamış bu engin gönüllü canlarımız; 72 milleti aynı nazarda görmüştür. Eri erden, canı candan ayırt etmeden toplumun tüm kesitlerine kucak açmıştır.
Erenlerin, evliyaların, enbiyaların himmetiyle Hakk-Muhammed-Ali yolunun yolcuları ikrar ile ölmeden önce ölümü tadarak tarikata girerler. Bu yolun erdemlerini yaşamının çizgisi haline getirirler. Ne acıdır ki İnsan-ı Kamil olma ilkesiyle yola revan olan Aleviler, yüzyıllar boyunca hep haksızlığa, zulme, katliamlara maruz kalmışlardır.
Şimdi kendi öz benliğimize sahip çıkmanın daha zaruri olduğu gün gibi aydınlık. Hani “Siyaset günleri” demişti ya Ozan Ata Pir Sultan’ımız. İşte o siyaset günleri gelip çatmıştır. Önümüzde iki seçenek var. Ya zalimden, arsızdan, haksızdan, adaletsizden, hırsızdan, kul hakkı yiyenden, oligarşik faşist düzenden yana olup “kader” deyip boynumuzu büküp tüm bu haksızlıklara katlanacağız. Ya da Adaletten, demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından, eşit yurttaşlıktan, yana olup yeni bir düzen-sistem ile yönetilen ve eşitçe hakça bir paylaşımdan yana mücadele edip; bize kurulan tüm tuzakları alt üst edeceğiz.
Peki, bu direnişi kimlerle birlikte yapacağız?
“Bir olun, İri olun, Diri olun” diyen Anadolu’nun ulu bilgesi Hacı Bektaş Veli’nin işaret ettiği gibi, bize benzeyenlerle, bizimle aynı kaderi paylaşanlarla birleşeceğiz, kucaklaşacağız ve direncimizi sinerjiye dönüştürerek siyaset kurumunun içinde kendimizi var kılacağız.
Kısacası siyaset günleri gelip çatmıştır.
Yeniden inşa edileceği vaadedilen demokratik cumhuriyet savunucularıyla gücümüz birleştirmeliyiz. Ezilen, sömürülen halklarla gücümüzü birleştirmeliyiz. İşçi sınıfı ve tüm emekçilerle, tüm demokratik kitle örgütleriyle gücümüzü birleştirmeliyiz. İlkeli birlikler hep kazandırır. O zaman Alevi çatı örgüt temsilcileri buna öncülük etmelidir. Toplumda bize benzeyen etnik ve siyasi yapılarla istişare yoluyla, samimi olarak oturmak zorundayız.
Aleviler olarak tek başımıza becerdiğimiz, başardığımız elbette ki önemli işler yapıldı, yapılıyor. Lakin eşit yurttaşlık için birliğimizi diğer kesimlerle pekiştirmeliyiz. Sesimizin siyaset kurumunda gür çıkabilmesi için bu birliğe dünden daha çok ihtiyacımız var.
Bunun için bir an önce diplomasimizi yürütecek bir yapıya ihtiyacımız var. Geçmişte bazı kanaat önderlerinin meydanlarda haykırdığı “Ey Yezit”, Ey Muaviye dölü” tarzında söylemlerden kurtulmamız gerekmektedir. Aynı masaya oturup hak talep edeceğimiz siyasi iradeye bu türden desteksiz saldırılar bizim hanemize negatif olarak döner. Bugüne kadar döndü de..
Alevi çatı örgütlerimiz aralarındaki kişisel hırslarından sıyrılıp toplumu kucaklayacak projeler ortaya koymalıdır. Ve bunun sürekliliği sağlanmalıdır. 25 Aralık 2022’de önemli bir ortak çalışmaya imza atan çatı örgütlerimiz bu tarihten sonra kabuğuna çekilip, mücadele çıtasını bir üst boyuta çıkarmayı bir kenara bıraktı. Mücadelenin sürekliliği makbuldür. Toplumun enerjisini hep diri tutmak zorundayız.
Gelelim bu seçimde ne yapacağız?
Cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşlarını kendi yandaşlarıyla tarumar eden ve içini boşaltan; dikta rejimi oluşturan bir siyasi iradeyle karşı karşıyayız.
Bu yapının karşısında galip gelebilmek için tüm demokrasi güçleriyle bütünleşmeliyiz. 14 Mayıs’ta sandık başına gittiğimizde hiç tereddüt etmeden milletvekili pusulasında Emek ve Özgürlük İttifakı’na, Millet İttifakı’nda CHP’ye oy vererek TBMM’ne çoğunluğu taşımamız zaruridir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise elbette ki sakin ve kararlı güç, insanoğlu insan olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vererek Çankaya’ya göndereceğiz.
Barışla Kalın… Sevgiyle Yaşayın…