Av. Fieding: Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlar Türkiye’ye baskıyı artırmalı

Cezaevi Delegasyonu Üyesi Avukat Miriam Fieding İmralı’da derinleşen mutlak tecridi, uluslararası kurumların yaklaşımını ve Türkiye’nin çözüm için atması gereken adımları değerlendirdi

İmralı’da ağırlaştırılmış ve derinleştirilmiş tecrit koşulları altında tutulan ve yaklaşık 27 aydan bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’tan haber alınamıyor. Kürtler ve dostları dünyanın birçok ülkesinde tecritte karşı ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için eylem yaparken uluslararası kurumların sessizliğine de dikkat çekilerek görevlerini yapma çağrısı yapılıyor.

Türkiye tarafından tecrit sürdürülürken uluslararası alanda bu tecridin kırılması, siyasallaşan yargı ve Kürt sorununun çözümü için tartışmalar, konferanslar ve paneller ele alınmaya devam ediyor. 2023 Cezaevi Delegasyonu Üyesi Avukat Miriam Fieding derinleşen mutlak tecridi, uluslararası kurumların yaklaşımını ve Türkiye’nin çözüm için atması gereken adımları değerlendirdi.

Muhalefete operasyon

Fieding,” Son 10 yılda, özellikle 2016’daki iddia edilen 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana, Türkiye’de hukukun üstünlüğü, Türk hükümeti tarafından alınan çok çeşitli ‘tedbirlerle’ büyük ölçüde zarar gördü. Muhalefete karşı büyük operasyonlar ve tutuklanma dalgalarının olduğunu gördük. Tutsakların temel hakları tamamen kısıtlanmış bir durumda ve özellikle Kürtlerin iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin cezaevlerine atıldığını” belirtti.

Derin sessizlik ve göç

13 Haziran’da Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan Avrupa Parlamentosu’nda (AP) “Türkiye’de Hak ve Özgürlükler: Hukuk, Cezaevleri ve Kürt Sorunu” konferansına katılan Fieding, “Yapılan konferansta Türkiye’deki Kürt halkının durumu, kendilerine yönelik baskıların yanında cezaevlerindeki durum, burada CPT’nin rolü, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ve Kürt halkının hem toplumsal olarak tecrit edilmesi aktarıldı. Baktığınızda bunların karşısındaki sessizlik, yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hükümleri, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin hedefleri ve demokratik değerlerine rağmen eylemsizliği ve sessizliği kesinlikle anlaşılamaz bir noktadadır. Bu değerlerin ve sözleşmelerin, hiçe sayılmasının altında yatan temel neden göç alanındaki anlaşmaları çerçevesinde hareket edilmesinden kaynaklı diye düşünüyorum” sözlerini kullandı.

‘PKK terör listesinden çıkarılmalı’

Fieding, Türkiye’ye Avrupa Birliği’nin ve uluslararası kurumların baskıyı arttırması gerektiğini vurgulayarak ,”İnsan hakları ve demokratik değerler açısından, AB’nin ve uluslararası toplumun hukukun üstünlüğünü tehlikeye atan tedbirleri ve kısıtlamaları uygulayan Türkiye üzerindeki baskıyı artırması gerektiğini önemli bir adım olarak görüyorum. Kürtlere yapılan zulüm de yasaların hiçe sayılmasıdır. Türkiye’nin kendi halkına, özellikle Kürtlere karşı, ama sadece onlara değil, nihayetinde Erdoğan rejimine katılmayan ve bunu ifade eden herkese karşı bir savaş yürüttüğünü kabul etmek önemli bir nokta olacaktır. Bu nedenle doğru sonucun alınması ancak PKK’nin artık terör örgütü listesinde olmamasıyla olabilir.” dedi.

Ya anlaşma olmazsa

CPT’nin ziyaret raporunu açıklanmasının önemli olduğuna değinen Fieding, “CPT’den bir heyet, Eylül 2022’de İmralı cezaevine ‘ad HOC’ koduyla bir ziyaret gerçekleştirdi. İmralı’daki tutsaklarla iki yıldan fazla bir süredir hiçbir şekilde temas olmadığından ve ne yazık ki onların hala hayatta olup olmadıklarından bile emin olmadığımız için, CPT’nin raporu özellikle bizim için çok önemli. CPT, İmralı ile ilgili raporunu Türkiye’ye gönderdiğini ve yayınlama kararının Türk makamlarına bağlı olduğunu açıklamıştı. Yönetmelik, ilgili ülkenin önce yayını kabul etmesi gerektiğini şart koşmaktadır. Fakat bir ülke hiç anlaşmazsa ne olacağı da sözleşmeyle düzenlenmemiştir.” vurgusu yaptı.

Haber: Melek Avcı / Ankara-JINNEWS

#Fieding #Avrupa #Birliği #uluslararası #kurumlar #Türkiyeye #baskıyı #artırmalı

EN SON EKLENENLER