Sağlıklı beslenmek hayal!
İnsanlar ekonomik buhran içindeyken sürdürülebilir ve nitelikli çalışma hayatı sunabilen devlet istiyor. Bu istek bize aslında “Devlet nedir sorusundan ziyade, devlet nasıl olmalıdır?” sorusunu akıllara getiriyor.
Milyonlarca emekçi, insan onuruna yakışan bir yaşamdan ziyade ölmemek için yaşıyor. İktidarın önerdiği kemer sıkma politikasında kullanılan kemer, belimizde değil; boğazımızda! Çünkü; halk açlık sınırında! İnsanlar, bugün karnını doyursa da yarını belirsiz ve daha yoksul.
Tasarrufu sadece emekçiden, işçiden, öğretmenden yana yapmayı tercih edenler kemer sıkma politikasını Diyanet Başkanlığı ve türevlerine uygulamamaktadır. Bu durumun yeni bir göstergesi ise diyanet yurt dışında da dinci çalışmalar yapmak adına 700 milyon Türk Lirası –bizlerin bildiği- aktarılacağını duyurdu.
Emekçiler ve emekliler Temmuz’da zam beklerken asgari ücret, çekirdek bir ailenin mutfak masraflarına dahi yetmiyor. Emekliler her şeye rağmen “Zam haktır!” dese de belirlenen alt limit 12.500 Türk Lirası!
Ülkede açlık sınırında kalan bir tek emekliler değil tabi; seçimde vadedilen Aile Destek Sistemi bu yıl yürürlüğe girmediği gibi uygulama kriterleri de asgari ücretin altında kaldı. Seçim bitti derken geldiğimiz noktayı şöyle özetleyebiliriz; emekli, öğrenci, öğretmen, yoksul unutuldu, verilen sözler tutulmadı, vadedilenler inkar edildi!