Varam haber soram garib bülbüle
Kokusunu söyler her dem bu güle
Sersem’im niyazı hemen bu yola
Ey güruh-u naci size aşk olsun (Sersem Ali Baba)
Dün Aleviler için önemli bir merkez olan Harabati Baba Bektaşi türbesindeydik. Bir kale duvarını andıran girişin arkasında yalnızlığa terkedilmiş bir tarih yatıyordu. Sırtını Şar Dağları’na yaslayan tekkenin duvarlarla çevrili külliyesinin büyük ve gösterişli bir giriş kapısı var. Kapısı üzerinde kule bulunuyor. Tekke, 1538 yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan Bektaşi babası tarafından kurulmuş. Tekkenin kurucusu olan Server Ali Baba, Kalkandelen’e (Tetovo) gelmeden önce Bektaşilik’te “dedebabalık” makamını kuran ve 1520’de ilk dedebaba olarak Hacıbektaş’taki dergâhta bu posta oturan kişi.
Bugün Baba Mondi tarafından temsil ediliyor. Hikayesi ise Alevilerin ortak kaderiymiş gibi, yıkım, baskı ve direnişlerle dolu. 1945 yılında dergâh kapatılmış. 1948 yılında eşkıyalar tarafından yakılmış. Ayrıca, Yugoslavya döneminde, tamir edilerek turistik tesise dönüştürülmüş. İçinde otel, lokanta, disko olarak işletilmiş. Yugoslavya’nın dağılması ile 1992’de dergâhın Kış Evi ve Meydan Evi gibi bazı bölümleri yeniden açılarak dergâh canlandırılmış. 2001’deki Ohri Çerçeve Antlaşması’ndan sonra otel, restoran olarak kullanılan bölümler kapatılmış. 2003 yılında dergâhın kullanımı konusu Sünni Birliği ve Bektaşi Birliği arasında dava konusu olmuş. 2010’da bazı bölümleri Sünniler tarafından şiddet yoluyla ele geçirilmiş ve meydan evi Mescit olarak kullanılmaya başlanmış. Ve görünen o ki, bu gerginlik devam etmekte.
Baba Mondi’nin dervişleri Harabati Baba Tekkesi’nin tarihteki rolünü geri sağlamak için mücadele vermekteler. Derviş Abdülkadir Bakiri tek başına dergahta hizmet eri olarak kalmakta. Bektaşilere özgü bir kendine güvenle, “Burayı terk etmeyeceğiz. Bektaşilerin olanı geri alacağız” diyor. Türkiye’den, Avrupa’dan bir çok Alevi Bektaşi kurumunun temsilcisi, başkanı ziyaret etmiş tekkeyi. Bolca fotoğraf çektirmiş. Lakin geride sadece anıları kalmış. Türkiye’deki Bektaşi dergahlarının kaderiyle aynı kaderi paylaşmış. Vakıf malları devlet tarafından kamulaştırılmış. Harabati Baba Tekkesi devrişleri Avrupa Birliği nezninde de malların geri alınması için girişimde bulunmuş. AHİM’de dava açılmış ve davanın sonucunu beklemekteler.
Alevilerin rolleri ne olursa olsun kendi tarihlerine sahip çıkmaları, kendilerine sahip çıkmaları anlamına gelir. Eğer tarih viraneye dönmüşse, demek ki o tarihin sahipleri de viranedir. Alevilerin-Bektaşilerin içinde bulundukları durum, bu tür kurumlarına, geçmişlerine sahip çıkamamalarıyla da ilgilidir. Aleviler için yeni ibadet yerleri inşa etmekle övünenler tarihlerini böyle sahipsiz bırakabiliyorlsa, bu samimiyetsizlik olarak geri dönmekte, toplumsal hafızada asimilasyon olarak şekil bulmaya vesile olmaktadır.
Bu niyete bağlı bir durumu da işaret etmektedir. Alevi ocakları, dergahları, tekkeleri zaviyeleri terk edilerek yerlerine ‘Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Evi’ kurulmaktadır. Bu Alevilerin, Bektaşilerin kendilerini kendi eliyle yok etme, değiştirme, egemene benzeştirme sürecinin başarılı olduğunun ifadesi olmaktadır.
Aleviliğin içini boşaltarak, geçmişle bağlarını kopararak yeni bir Alevilik yaratılmak istenmektedir. Bu yaratılan Alevilik özünden, geçmişinden kopmuş bir Alevilik resmi olarak görünmektedir. Öz ile biçim ayrılmakta, özünden kopmuş olanlar, Aleviliğin özünden ayrılanlar, Aleviliğin tarihsel misyonuna ihanet edenler, egemenlerin şekilci, inkarcı, içi boş yaşam biçimini Alevilere dayatmaktadırlar. Bunlar Aleviliğin eşitleyici, demokratik, paylaşımcı yanını hiçleştirerek, haftada bir ceme giden insanlar düzeyine çekerek, bitirmek istemektedirler.
Bazıları Aleviliği devrişler, erenler yolu olmaktan çıkararak sistemin parçası haline getirmek için çalışmaktadırlar. Son dönemlerdeki tartışmalarda Alevilerin kendisine ait bir tavır geliştirememiş olmasını, Ergenekoncu ve statükocu manipülasyona açık durmasını, bu tarihiyle olan bağının kopmuş olmasıyla izah etmek mümkündür. Şeklen “Alevi” olmak gibi bir olgunun toplumda gelişmesiyle ilgilidir. Şeklen Alevi olanlar, egemen inancın bakış açısını Aleviler üzerinde bir metot olarak örgütlemeye, Aleviliği var eden tüm değerleri ise yok etmeye başlamıştır.
Alevilerin kendilerini yeniden var edebilmesi için elinde kalmış olan (sayıları çok az olan) dergâhlarına, ziyaretlerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Bu kurumların tarihte oynadıkları, olumlu- olumsuz rollerinden dolayı hesap vermeyi de bilerek hakikat için yol alınmalıdır. Bizim olanların doğru bir tarih süzgeçinden geçirilerek çocuklarımıza miras bırakılması gerekmektedir.
Harabati Baba Tekkesi de elimizde kalan önemli merkezlerden biridir. Ona sahip çıkmak, erenlerin emeklerini nurlamak için, hak yolunda, hak olmak için, “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” diyen Mevla’nanın nasihatına kulak verelim…