Pir Sultan Abdal’ım ey Hızır Paşa
Yazılan gelirmiş her daim başa
Beni hasret koydun kavim kardaşa
Katip arzuhalim yaz yare böyle
Sivas katliamının 21. yıldönümü. Acının ateşle eşleştiği 2 Temmuz’un arifesindeyiz. Alevi kurumları Madımak Oteli’nin önünde toplanacaklar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da katliamın asıl sorumlularının ortaya çıkarılması, Madımak Oteli’nin (Kamulaştırıldıktan sonra Sivas il Özel İdaresi’ne devredilip, şimdilerde Bilim ve Kültür Merkezi olarak adlandırılan yer) utanç müzesine dönüştürmesi talebini dile getirecekler.
Cumhurbaşkanı seçimleri vesilesiyle siyasal tercihleri iyice deşifre olan siyasi partiler başta CHP, Alevililerin yalnızlığını bir kez daha ortaya koyarken, HDP Alevilerin beklentilerinin tek temsilcisi olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum yıllardır Kürt siyasetine karşı barajlama misyonu üstlenmiş, böyle bir misyon içinde tutulan kesimleri bile alternatifsiz bırakmıştır. Devlet, devletin siyasal partileri iki adayla siyasal İslam’da karar kılmıştır. Ve Ortadoğu’daki gericiliğe IŞİD şahsında esen rüzgara teslim olmuştur. Bu durum HDP’yi tüm umutların birleştiği parti yaparken, ezilen halkların inançların ve emeğin birleştiği bir merkez olma fırsatı vermiştir. Önümüzdeki en önemli soru bunun pratik temsili ve örgütlenmesinin nasıl olacağıydı ki; HDP aynı zamanda nasıl olunması gerektiğini de kongresinde ortaya koymuştur. Tüm farklılıkların zenginlik olduğu bir ülke…
Bu zenginlik içinde tabii ki büyük bir kitle ile Aleviler durmaktadır. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bir gazeteye verdiği demeçte “Alevilerin partimizde güçlü temsilcileri var. Aleviler adına konuşmayı bile kendimizde bir hak olarak görmüyoruz. Talepleri neyse aracısı olacağız.” diyerek tam da Alevilerin beklentilerine cevap oldu. Alevilerin duymak istediği mesajı birinci ağızdan dillendirdi. Katıldığı bir televizyon programında da bu yıl da Alevilerle birlikte Sivas’ta, Madımak Oteli’nin önünde olacaklarını söyleyerek, Alevilerin yalnız bırakılamayacağının resmini çizdi. Önümüzdeki dönemde kendisini daha net olarak gösterecek olan Alevilerin HDP şahsında, Kürt siyasal hareketiyle kaderini ortaklaştırması süreci kendi içinde tehlikeleri de barındırmaktadır. Özellikle Kürt siyasetini Alevi Kurumlarıyla çatıştırmak suretiyle, Kürt siyasetini kendisine mahkum etmeye çalışan HDP içi yaklaşımlar görülmelidir. Buna karşı durulmalı ve Alevi hareketinin yönü iyi okunmalıdır. Kürt siyasal hareketine doğru yol alan Alevilerin önünü açılmalıdır.
Alevileri, Kürtlerle çatıştırmak suretiyle bugüne kadar Aleviler üzerinden siyaset yapan, devlet merkezli siyasal yaklaşımlar ve asimilasyon temelli örgütlenmeler iyi görülerek bunun artık zeminin kalmadığı bilinmelidir. Aleviler içinde artık kendi kendisini teşhir eder bir duruma düşen, itibarsızlaşmaya başlamış olan bu yaklaşımlar üzerinden Alevilerin okunmasına son verilmelidir.
Diğer önemli bilinmesi gereken nokta Alevi Hareketi olarak adlandırdığımız Alevi örgütlenmesi, AABF, ABF, ADF, PSAKD, ÖDAD, AVF, FEDA, CEM Vakfı vs… Tümü Kürtlerden oluşmaktadır. Kısacası bir Kürt hareketidir. Kürt Alevilerinin Alevilik etrafında var olma mücadelesidir. Bu kurumların yöneticileri ve üyelerinin %90’dan fazlası Kürtlerden oluşmaktadır. Bu anlamda Alevi hareketini Kürt hareketinden ayrı düşünmek ve onu “dostlar” pozisyonunda tutmak isteyen yaklaşımlar yanlıştır.
Bu niyete bağlı bir durumdur. Alevileri nasıl görmek istediğimiz, nerede görmek istediğimizle ilgilidir. Türk ve Türkmen Alevileri bu hareket içinde çok küçük bir kesimi oluşturmaktadırlar. Çepniler, Tahtacılar, Türkmenler diye adlandırabileceğimiz Türk kökenli Aleviler bu örgütlenme içinde yokturlar. Kendi örgütleri vardır ve siyasal tercihleri itibari ile CHP’nin bile gerisindedirler. Milliyetçi, ırkçı bir kuşatma içindedirler.
Bu anlamda Aleviliği ve Alevileri doğru okumak şarttır. Önemlidir. Büyük ve ağır sorunları olan bir toplumun bu statüde durması artık mümkün değildir. Alevilerin yüzü Kürt siyasetine dönmüştür. HDP’ye ve bileşenlerine buna doğru yaklaşmak düşer.