Alevilik, daha önce de vurguladığımız gibi bir şekil inancı, cemdeki on iki hizmette şeklen yerine getirilen figürler değildir. Her bir görevin emek ile ilişkili bir hukuku vardır. Tarihi kökleri olan bir geçmişe sahiptir. Emeğin olmadığı, tarihi kökleriyle bağdaşmayan hiçbir hizmete gülbank verilemez. Her hizmet binlerce yıllık bir geçmişe ve emeğe sahiptir.
Bugün ise ‘cemevleri’mizde, özellikle metropollerde kümelenmiş mekanlarda cem seyirlik bir aktiviteye dönüştürülmüştür. Alevi hukukunun önemsenmediği, pirin meydana gelişinden, helallik alışından ve posta oturmasına kadar birçok şey, hak ile değil, şekil ile yerine getirilmeye başlanmıştır. Birçok kez denk geldiğimiz gibi, pirlerimiz posta otururken rızalık bile alma gereği duymamaktadır. Rızalık almayan pire, taliplerden itiraz gelmemektedir. Oysaki rızalık alınmadan, talibin izni olmadan hiçbir pir cem postuna oturamaz ve cem yürütemez. Hakkın yerini bulmadığı bir cem ile talip hakikate ulaşamaz. Ki; durduğumuz yer bugün bu olmamaktadır.
Pirlerimizin sıkça söyledikleri “seyir için olmaya, hak için ola” cümlesi, aslında cemin felsefesini izah etmektedir. Hak olan hakikattir. Hak emektir. Bu anlamda tüm hizmetlerde yaşanan eksikliklerle cem, bir hizmet ve hakikat birlikteliği olmaktan uzaklaştırılmaktadır.
Hiçbir emek harcamadan on iki hizmet yerine getirilemez. Örneklersek, peykçi cemin olacağı mekanı insanlara haber veren, ceme katılmalarını sağlayan kişi, aile boyu nesilden, nesile geçen bir gelenek olarak süren hizmettir. Yine süpürgeci cem meydanını temizleyen, hazır hale getiren canlardır… Bunları çoğaltmak ve 12 hizmetlerin tümüne yaymak mümkündür. Bu hizmetleri görmemiş kişilerin haberci, gözcü, süpürgeci, kurbancı vs. diye dualanması, hakkın görülmemesi, emeğin kutsanmaması manasına gelir ki; bugün birçok cemde bu yaşanmaktadır. Hizmetle hiç alakası olmayan kişilere dualar ezberletilerek yapılan cemler bugün giderek yaygınlaşmıştır. Hizmet görmeyen, ezberi gülcü olan kişiler, gençler hizmet erbabı diye cemde boy göstermektedir.
Alevi inancının en çok dejenere edildiği ve realitesinden uzaklaştırıldığı yer bu tip cemler olmaktadır. Hak ile hakkın buluşmadığı bu mekanlarda cemde manasını ve Alevilikteki ruhani birleştirici özelliğini kaybetmektedir. Hak olmayanların yürüttüğü cemler, hakikatin görülmemesine, yolun kendisinden uzaklaşmasına vesile olmaktadır. Değerler temsili kaybedilmektedir. Onun için otantik, yaşayan Alevilikte ısrar etmek, şekilden uzak özün örgütlendiği mekanlara kavuşmak şarttır. Ne olursa olsun Pirlerin rızayla posta oturmasını sağlamak, taliplerin kuşkusu varsa rızalık vermeme cesaretini göstermek “pirin hata yapmasını engelleyen taliptir” desturuyla yol almak lazım gelmektedir. Bu inançla bir kez daha sözü Şah Hatai ye verelim:
Hakk’tan bize nida geldi
Pirim sana haber olsun
Şahtan bize name geldi
Rehberime haber olsun
Hak kuluna eyler nazar
Dört kalıptan adem dizer
Kalleş gelmiş cemi bozar
Gözcü sana haber olsun.
Bu yola giden hacılar
Kırklar güruh-u Naciler
Cem kilidi kapıcılar
Kapıcıya haber olsun.
Mümin yolun yakın ister
Münkirlerden sakın ister
Delil yanmaz yağın ister
Çerağcıya haber olsun.
Mümini çekti meydana
Münkiri sürdü zindana
Tekbir verildi kurbana
Kurbancıya haber olsun.
Mümini çektiler dara
Münkiri sürerler nara
Hizmet verildi Selman’a
Süpürgeciye haber olsun.
Gelin gidelim tarikata
Kulak verin marifete
Tâlip girmiş hakikate
Tarıkçıya haber olsun.
Mümini çektiler dara
Münkiri sürdüler zindana
Hizmet geldi tezekkâra
Tezekkara haber olsun.
Bu yola giden hacılar
Kırklar güruh-u Naciler
Müminler Müslim bacılar
Peyik sana haber olsun
Yola gider haslar hası
Giymiş hakikat libası
Doldur ver bir engür tası
Sakkacıya haber olsun.
Zakirin zikri saz ile
Kuran okur avaz ile
Mümin müslim niyaz ile
Zakir sana haber olsun.
Şah Hatayi’m varı geldi
Varı geldi varı geçti
Sefil bülbül zara düştü
İznikçiye haber olsun