Kobanê direnişi, Kerbela direnişidir!

Haksızlık önünde eğilmeyiniz… Çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz! (Hz. Ali)

Alevi Pirlerinin çağrısı üzerine Aleviler Kobanê sınırına gittiler. Kobanê halkının direnişini “Kerbela direnişi” diye selamladılar. Sivil bir inisiyatif olarak Alevilerin kurumların girişimini beklemeden örgütledikleri bu gidişe Alevi kurumlarının önde gelenleri desteklerini açıklayıp temsilcileriyle katıldılar. Görüldü ki kurum ve kuruluşlarının hareketini sağlayacak olan pirlerin, aydınların, yazarların misyonlarına sahip çıkmaları.

Bunun en güzel örneği sınırda görüldü. Bu tür eylem ve etkinliklerin artık Alevilerin hayatının bir parçası olacağını şimdiden söylemek mümkün. Söz artık eyleme dönüşmek zorundaydı. Öyle de oldu. Eylemlilikler ve rengini ifade edecek etkinliklerin başını da pirlerimizin çekecek gibi. Hantal, siyasetin, bireysel ilişki ve menfaatlerin derinlemesine kendisini hissettirdiği Alevi kurumlarının kendilerini gözden geçirme ve yenilemesinin de önünü açacak olan pirlerimin bu ve benzer çıkışlarıdır. Hak ve hakikatin izinde yol almak için Alevi felsefesinin tarihi örgütlenme biçimi ve önderlik hakkının teslim edilmesi de böylece tekrar sağlanmış olacaktır. Hak ve hakikat pirlerimizde tecelli ettikçe, onların şahsında kendini resm ettikçe asimilasyona karşız da en büyük direniş başlamış olacaktır. Onun içindir ki;

Kobanê sınırında tarihin onlara yüklemiş olduğu misyona laik bir adım atmışlardır. İnisiyatifi ele almışlardır. Kendi varlıklarıyla, direnenlerin varlığını bütünleştirmişlerdir. Kobanê’de yaşananlara “Kerbela” demişlerdir. Direnenlere “Şah-ı Şehidin Hüseyin” demişlerdir. Kahramanlığa sahip çıkmış, hakikatle muhabbet etmişlerdir. Onları aşkı muhabbetle selamlıyorum… Ve onların sınırın sıfır noktasında haykırdıkları cümlelerini sizinle paylaşmak istiyorum. Pirlerimiz diyor ki;

Yezit’e karşı İmam Hüseyin Olma Zamanıdır!…

Ortadoğu ve Türkiye’de 20. yüzyılın “Paylaşım” planını yapan egemen sömürgeci güçler yüz yıldır mazlum halkları ve inanç gruplarını birbirine kırdırdı. Bu kırımı planlayanlar doğal kaynaklarımıza el koyup kendi çıkarları için kullanırken biz mazlum halklar ve inanç grupları katliamın acısını kat kat artıran yoksullaşmayı da yaşadık.

21. Yüzyılın “Yeni sömürge” planını yapan egemen güçler, aynı plan üzerine kurguladıkları senaryo için eli kanlı çeteleri kullanıyorlar. Ortadoğu, Mezopotamya, Anadolu, Kürdistan insanlığın doğal yaşamdan, yerleşik yaşama adım attığı kadim coğrafyadır. Bu kadim coğrafyanın halkları ve inanç grupları birbirinin “Düşmanı” değil dostu ve yarenidir. Bu dostluğun ve yarenliğin somutlaşması Rojava topraklarında gerçekleşirken, dostluğu, dayanışmayı, yarenliği, birlikte yürüyecek eşit ve özgür yaşamı bozmak, düşmanlaşmayı ve katliamı oluşturmak isteyen güçler tekrar iş başındadır. Yoksulluğu kuru ekmekle pay eden, acıları paylaşarak azaltan, her türlü etnik ve inançsal kimliği tanıyarak kendi kadim değerleri ile yaşatmanın planını yapan Rojava halkını hedef alan IŞİD vb. katliamcı çetelere karşı direnmek, mücadele etmek inancımız açısından ibadet kabilindedir. Rojava’da/Kobanê’de yaşayan ve destansı bir mücadele yürüten insanlar bilinmelidir ki dünyanın mazlum halkları adına zalim ve katliamcı zihniyete karşı mücadele etmektedir. Rojava direnişi sadece kendisi ile sınırlı değildir. Zulüm ve katliamın neredeyse “Kader gibi” algılandığı bir coğrafyada, yani ve özgür bir yaşamın olabileceğini kanıtlayan, halkın ve hakkın iradesiyle eşitliği yaşamsal kılan mazlum Kürt halkı zalime ve katile inat “Kaderin” bozuk yazgısını silme iradesi gösteriyor. Biz Alevi aydınları olarak “Bu irade bizim de irademizdir, bu direniş bizim de direnişimizdir.” diyoruz!

Rojava, Hama, Halep inancımızın Hak ve Hakikat uğruna direniş destanının Hak Aşıklarının kanıyla canıyla yazıldığı topraklardır. Sühreverdi (1191), Seyit Nesimi (1425) Halep’te hak için Hakka yürümüştür. Sühreverdi ve Seyit Nesimi gibi Hak ve hakikat aşıklarını katleden zihniyet IŞİD zihniyetinin kaynağıdır. Pirimiz Pir Sultan Abdal’ın “Kızılırmak gibi bendinden boşan/ Hamadan, Mardin’den, Sivas’a döşen/ Düldül eyerlendi Zülfikâr kuşan/ Alim ne yatarsın günlerin geldi?” deyişi tam da bugünü gören ve bugün ne yapılması gerekeni ifade eden deyiştir. Bu gün Hak ve Hakikat aşkına, yoksulun, mazlumun, masumun, dili kimliği, inancı inkar edilerek katledilenler için Zülfikar kuşanma zamanıdır. Şahı Merdan Ali ile Muaviye güçleri arasında yaşanan Sıffin savaşı da bu topraklarda (Rakka/Sıffin) gerçekleşmiştir. Hak ve hakikatin karşısında yenilgiye uğrayacağını gören Muaviye askerlerine, İslam’ın kutsal kitabı “Kuran-ı Kerim sayfalarını yırtarak mızraklarının ucuna takma” emrini bu topraklarda vermiştir. IŞİD katilleri, Sıffin Savaşı’nda Şahı Merdan Ali’ye karşı tarihin gördüğü en düzenbaz savaş hilelerinden birini yapan Muaviye zihniyetinin temsilcisidir. İnsan bedenini parçalayarak “Kalbini yeme” Yezit’in atası, Muaviye’nin ana/babası Ebusüfyan ve Hind’den kalan bir caniliktir. Cani, kanlı katil IŞİD çetelerinin Rojava’da Kürt halkına, Suriye’de Alevi toplumuna karşı yaptığı katliamlar Yezit’in Kerbela’da yaptıklarının devamıdır. Nerde bir Muaviye varsa orada bir Şahı Merdan Ali olacaktır. Nerede Yezit eliyle yapılan bir Kerbela varsa orada bir İmam Hüseyin ve Masum-u Paklar, Zeynepler, Sakineler, Zeynel Abidinler olacaktır. IŞİD çeteleri kelle keserek Kerbela zulmünü sürdürüyorlar. İnsanlık bilmelidir ki suya erişmeyi engelleyen IŞİD çeteleri Yezitlik yapıyor. Rojava’da Ortadoğu’da çocukları katleden IŞİD çeteleri Kerbela’da altı aylık Ali Asgar’ı ve Masum-u Pakları katleden Hurmala Bin Kâhil’in soyundandır. IŞİD çeteleri Kerbela’da baş kesen Şimr Bin Zi’l Cevşen’in torunlarıdır. Tarihimiz zulüm ve katliama karşı direnişin destanıdır. Madımak’tan Kerbela’ya, Roboski’den Maraş’a, Çorum’dan Kobanê’ye, Dersim’den Rojava’ya kadar yaşanan tarihte mazlum biziz. Rojava direnişinde zulüm ve katliam yenilecek Halklar ve inanç grupları eşit, özgür ve özerk olacak. Bu mücadeleye güç katmak ve “Bu mücadele bizim mücadelemizdir” demek için buradayız.  

18.07.2014

51 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri