“Yürü Bre Hızır Paşa”

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali)

Alevilik, sözlü gelenekten beslenen ve itikadın dilden dile, babadan oğla anlatılarak bugüne gelmiş olan, kendisini bugüne kadar getirmiş olan bir inançtır. Bu durum devletin kendisini en güçlü hissettiği ve Alevi yerleşim bölgelerin tümünün askeri olarak kontrol altına almasıyla sekteye uğratılmıştır. 1940’lar sonrasında hızla önünün alınarak geçmişle bağının bıçak gibi kesilmesinden kaynaklanan asimilasyonun vermiş olduğu tahribatlar üzerinden yaratılan egemen güçle bugünkü tartışmalar sürmektedir.

Aleviliği İslam’ın bir mezhebi, Şiiliğin bir tarikatı gören yaklaşımlar, bir yaşam biçimi olarak sunan kesimler ve ayrı bir din olarak gören çevreler bulunmaktadır. Tüm bu yaklaşımlar birbirinden ayrı görülse de toplamda Aleviliğin nasıl ayrı bir inanç olduğunu ortaya koyması acısından önemlidir. Bununla birlikte Aleviliğin Şamanist veya Zerdüşti kökenli bir inanç olduğu bakış acısıyla da sorunu ele alan çevreler bulunmaktadır.

Tüm bu yaklaşımlar ve tüm bu yaklaşımların bileşkesi olarak Aleviliği anlatmak mümkündür. İşte bu mümkün olan Aleviliğin evrensel ortak değerlere sahiplenmesinden kaynaklanmaktadır. Varlığını değişim üzerinden, sorunları güncel değerler üzerinden sahiplenen Alevilik zaman ve dönemine göre yukarda bahsi geçen inançlardan, dinlerden sosyal ve kültürel topluluklardan kendisine değerler katmış bu değerlerin ortak savunucusu örgütleyicisi kimi zamanda militanı olmuştur.

Örneğin: Alevilerin inanç temelinin vazgeçilmezi olan ocakların güneşin ve ayın ateşin kutsallığı Zerdüştlük inancında karşılığını bulurken, hastaların iyileştirilmesi büyücülük keramet gelecekten haber vermek gibi Şamanist ritüelleri içine almış, Hıristiyanlıktaki Baba, Oğul, Kutsal Ruh üçlemesi, On İki havari gibi din vaizcilerinin karşılığını; Hak, Muhammet, Ali ve On İki imamlar biçiminde kendisinde resmetmiştir.

İslam’ın büyük komutanı, Hz. Ali’yi, onun boyun eğmeyen, mazlumların direniş timsali oğlu Hüseyin’i varlığını korumak için, yaşam kaynağı haline getirmiştir. Kerbela gibi olmuştur. Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin’i bir “Alevi” lideri olarak bağrına basmıştır.

Bu anlamıyla Alevilik Ortadoğu coğrafyasında bir ortak değerler toplamı olmaktadır. Ortakçı bir kültürün birlikte üretip, ortak paylaşıp hak ve adaletin rızalık kentinde örgütlendiği bir inanç olarak bugüne gelmiştir.  Bugüne geliş sürecinde maruz kaldığı saldırılar onun eşitlikçi paylaşımcı bir dünya yaratmak için vermiş olduğu çabanın, emeğin ve direnişin ortadan kaldırılması içindir.

Sayın Başbakanın son günlerde dile getirdiği konu tamda Aleviliğin ortak yaşam kültürünü hedef almaktadır. Mana dünyasının Pir Sultanı, Hızır Paşası ve Ali Babası vardır. Ve baki bir yolculuğun değişik dönemlerdeki, iyi ile kötünün mücadelesinin hikayesidir. Bir zamanın Botan Beyi, Mem u Zin ve Beko’sudur. Anlayanlar dünyasında manası olandır. Kamil insanın yüreğinde saklıdır. Sayın Başbakan’ın bu değerler dünyasında yeri olmadığı anlaşılmıştır. Alevilerin çizdikleri Başbakan Tayyip Erdoğan portesini tamamlamıştır. Osmanlı komutanı edasıyla, “iyinin, doğrunun hükmü bitmiştir.” demiştir. Zaferini ilan etmiştir.

Yanılmıştır. Binlerce yıldır zaferler kazandığına inananlar Alevilerin, tüm baskılara zulme rağmen bugün varlıklarını sürdürdüklerini görmektedir. Zalimin ise dün peşinde olanlar tarafından dahi sahip çıkılamayacak kadar hiçleştirildiğine şahitlik etmektedir. Devri geçmeyenlerin sesi yankılanmaktadır;

yürü bre hızır paşa
senin de çarkın kırılır
güvendiğin padişahın
o da bir gün devrilir

ben musayım sen firavun
ikrarsız şeytanı lain
üçüncü ölmem bu hain
pir sultan ölür dirilir.

4 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri