Kenanoğlu: Arnavutluk Bektaşilerini yok sayan tutum doğru değil, erkanname ve kurallar yok sayılıyor!

Ali Kenanoğlu, Türkiye ve Arnavutluk Bektaşileri arasındaki Baba-Dede tartışmalarında Hacı Bektaş erkannameleri ve Balım Sultan kurallarının yok sayıldığını ifade etti. Kenanoğlu, 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’nun Bektaşileri bölen en büyük felaket olduğuna işaret ederek, “Türkiye’deki  Bektaşilerin kendi eksiğini ve sonradan oluşturduklarını görmeden bütünüyle Arnavutluk Bektaşiliğini yok sayan bir tutuma girmelerinin doğru olmadığını ifade etmek isterim. 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’nun ikinci büyük değil en büyük felakettir. Ama Türkiye’deki Bektaşiler, 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’na bir cümle olumsuz laf etmek yerine tam tersi bunu öven, ‘iyi ki de olmuş’ dedirten bir tavır içerisindeler” diye konuştu.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran’da Bektaşiler için egemen bir mikro devlet kurmayı planladıklarını söyleyerek yeni bir tartışma başlattı.

Bektaşilerin Babagan kolundan İzmir’deki Postnişini Ali Haydar Ercan Dede Baba’nın talimatıyla açıklama yapan Halife Baba Hacı Dursun Gümüşoğlu, Baba Mondi’nin kendisini ‘Dede Baba’ olarak lanse etmesi hakkında, “Bektaşilik erkânına göre geçersizdir” ifadelerini kullanmıştı.

27. Dönem HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Arnavutluk’ta kurulacağı duyurulan Bektaşi Devleti söylemi sonrasında ortaya çıkan ‘Baba Dede’  tartışmalarına dair değerlendirmede bulundu.

“BEKTAŞİLERİN İNANÇLARINI YAŞAYABİLECEĞİ ÖZGÜRLÜKÇÜ ORTAMA İHTİYACI VAR”

Kenanoğlu, Bektaşiliğin bir devlete değil inançlarını serbestçe yerine getirebilecekleri özgürlükçü bir ortama ihtiyacı olduğunu kaydederek, “Arnavutluk’taki Bektaşiliğin nasıl önemli bir yere dönüştüğünü anlatmak ve bir devlet kurma gücüne eriştiğini tarihsel süreçlerle anlatarak ifade etmekti. Birçok izleyen doyurucu yorumlar yaparak yeterli bilgiye sahip olduklarını ifade ettiler. Arnavutluk’taki Bektaşi devletinin kurulmasına karşı Türkiye Bektaşilerinden yoğun itiraz var. Bu itirazlar bir takım siyasi nedenlerle yürütülebilir. Bizlerde bazı konularda bunun doğru olmadığını söylüyoruz. Bektaşiliğin bir devlete değil, kurumsal yapılarını koruyabilecekleri, inançlarını özgürce yerine getirebilecekleri özgürlükçü bir ortama ihtiyaçları var. Türkiye’de Ali Haydar Ercan Baba’ya bağlı olan Bektaşi dergahlar, babalar yazılı ve sözlü olarak bir takım itirazlarda bulundular” dedi.

“BABA-DEDE SEÇİMLERİNDE ERKANNAME VE KURALLAR YOK SAYILIYOR”

Türkiye ve Arnavutluk Bektaşilerinde Baba-Dede seçimlerinde Hacı Bektaş erkannamesi ve Bektaşilik kriterlerinin yok sayıldığının altını çizen Kenanoğlu, “Türkiye’deki Bektaşilerin itirazların bir boyutu da Balım Sultan erkannamesine göre Baba Mondi’nin Baba olamayacağı, Salih Baba’nın babalığını bırakarak oraya gittiğini ifade eden mektuptan bahsediliyor. Salih Niyazı Baba’nın mektupları ve karşılıklı mektuplaşmaları okudum. Halife Baba Turgut Koca’nın oğlu olan Şevki Koca bu konularda çok üstad biridir ve herkesin zaman zaman kaynak gösterdiği çalışmaları var. Dursun Gümüşoğlu’nun çalışmalarında da bir çok yerde kaynak olarak gösteriliyor. Şevki Koca, Balım Sultan erkannamesine göre Dede-Babalık seçiminde önemli kriterler sayıyor. Bu kriterlerden iki tanesi çok önemli. Birincisi; Bektaşi Babası makamına ulaşabilmek için mücerret yani hiç evlenmemiş olması gerekiyor. Her şeyden önce bu kural yok sayılıyor. İkincisi; Dede-Babanın Hacıbektaş ilçesinde oturması gerektiği kuralı var. Dede-Babalığın Türkiye’de olduğunu söylüyorsunuz ama Hacıbektaş’ta neden değil? Seçiminin bir kere Hacıbektaş’ta yapılması gerekiyor. Bunu kendinizde uygulamıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

“BEKTAŞİK KURALLARI YENİDEN OLUŞTURULDU, KABUL ETMEK DURUMUNDAYIZ”

Kenanoğlu şöyle devam etti:

“Örneğin Arnavutluk Babaları, 1925 Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu ikinci büyük felaket olarak tanımlıyorlar. Birinci felaket ise 2. Mahmut döneminde Yeniçeri Ocağı’ın kapatılması ve Bektaşi tekkelerinin yıkıma uğramasıdır. Tekke ve Zaviye Kanunu’ndan sonra Bektaşiliğin kuralları herkes tarafından yeniden oluşturuluyor. Bunu kabul etmek durumundasınız. Yani Arnavut Bektaşileri oturup kendilerine yeni kurallar, Türkiye Bektaşileri de kendilerine yeni kurallar belirliyorlar. 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’nu neredeyse övülecek duruma getirdiler. 2 Mahmud döneminden daha fazla tahribat yaratan ve Bektaşilere 3 bölerek tarumar eden bir kanun var.

“TEKKE ZAVİYE KANUNU’NU ÖVEN BİR TAVIR İÇERİSİNDELER!”

Arnavutluk’taki Baba Mondi’nin Dede-Babalığı’nın Balım Sultan kurallarına, Hacı Bektaş erkannamesine, Bektaşiliğin esaslarına uygun olmadığını söylerken, Türkiye Bektaşilerinin seçmiş olduğu Dede-Babalık makamının da tartışmalı olduğunu ve yeniden oluşturulan kurallarla yollarına devam etmek zorunda kaldıklarını bilmeleri gerekiyor. Kendi eksiğini ve sonradan oluşturduklarını görmeden bütünüyle Arnavutluk Bektaşiliğini yok sayan bir tutuma girmenin doğru olmadığını ifade etmek isterim. 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’nun ikinci büyük değil en büyük felakettir. Bektaşiliğin bu kadar parçalanmasına sebep olmuştur. Ama Türkiye’deki Bektaşilere 1925 Tekke ve Zaviye Kanunu’na bir cümle olumsuz laf etmek yerine tam tersi bunu öven, ‘iyi ki de olmuş’ dedirten bir tavır içerisindeler.”

PİRHA/İSTANBUL

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER