Pir Seyit Rıza Sessiz Bir Direnişin Sesi

Bugün, pek çok insan için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anıldığı 10 Kasım günü. Ancak Dersim halkının belleğinde, bu tarihin farklı bir yankısı var: Pir Seyit Rıza’nın idam ediliş günü. Bu gün, Cumhuriyet tarihi boyunca unutturulmak istenen bir sesi, bir direnişi ve bir halkın susmaya zorlanan çığlığını hatırlatır.

Pir Seyit Rıza, yalnızca Dersim topraklarının bilge lideri değildi; o, aynı zamanda halkının sesi, yol göstericisi ve adalet arayışının simgesiydi. 1937 yılında Dersim’de yaşanan çatışmaların ardından “isyancı” olarak anılsa da, mücadelesi yalnızca bir direniş değil, halkına duyduğu derin bir bağlılık ve adalet arzusunun ifadesiydi. Onun için, yaşam yolculuğu; Dersim’in dağları, vadileri ve halkının tarihine duyduğu sevdayla örülmüştü.

Elazığ’da, bir buğday ambarında kurulan darağacında son sözlerini söylediğinde, Pir Seyit Rıza, sadece o günün değil, tüm bir tarih ve halkın sessiz çığlığını dile getiriyordu: “Evladı Kerbelayız, Bihatırız, ayıptır, zulümdür, cinayettir!” Bu sözler, idam sehpasında bile boyun eğmeyen bir halkın hak arayışının ölümsüz yankısıydı. Dersim’in dar vadilerinde yankılanan bu çığlık, Seyit Rıza’nın şahsında daha da derinleşti. Onun idamı, yalnızca Dersim’in ileri gelen bir şahsiyetinin kaybı değildi; bir kültürün, bir inancın ve bir halkın susturulmaya çalışılmasıydı. Ne var ki, sessizleştirilmeye çalışılan bu ses, nesiller boyu duyulmaya devam etti.

Seyit Rıza’yı anlamak, onun mücadelesinin arka planını kavramaktan geçer. Sadece Dersim’in toprakları için değil, halkının dili, inancı ve onuru için bir ömür adayan bu bilge adam, genç yaşında başladığı yolculuğunda, toplumunun lideri olarak anılmayı fazlasıyla hak etti. Bugün onu anarken, sadece Dersim’i değil, Anadolu’nun tüm kadim kültürlerini ve geçmişini hatırlıyoruz. Seyit Rıza’nın mirası, Dersim’de yankılanan eski ağıtlarla birlikte, özgürlüğün, adaletin ve direncin sembolü olarak hâlâ hafızalarımızda.

Dersim halkı için, 10 Kasım’ın anlamı işte burada saklı. Bu tarih, yalnızca bir insanın değil, bütün bir halkın susturulmaya çalışılan sesi, zamana meydan okuyan çığlığıdır. Onu anlamak, o çığlığa kulak vermek ve onun bıraktığı mirası yaşatmak demektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri