AABF Köln merkez binasında yönetim kurulu dün başkanlar divanı toplantısını gerçekleştirdi. Örgütlü yapımızı irtibatsızlaştırmak adına dışardan gelen saldırılar ve iddalar değerlendirildi.
Almanya’daki Alevi toplumu, tarihsel olarak pek çok zorlukla yüzleşmiş, ancak her zaman örgütlü bir güçle bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bu güç, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu çatısı altında birleşen toplumsal birliğiyle pekişmiştir. AABF, yalnızca bir çatı örgütü olmanın ötesinde, Alevi halkının haklarını savunmak için yürütülen kararlı ve ilkeli mücadelenin simgesi olmuştur. Almanya’daki Alevi toplumu için büyük bir kazanım olan bu örgütlü birlik, çelikleşmiş bir irade gibi, dışarıdan gelen her türlü tehdit ve saldırıya karşı sarsılmaz bir duruş dün olduğu gibi bugün de sergilemiştir.
AABF’nin bugüne kadar elde ettiği tüm başarılar, sadece başkanların değil, aynı zamanda her bir bireyin gösterdiği özverili çabanın bir ürünüdür. Toplumumuzun hakları, kültürel değerleri ve inançları, yıllardır süren özverili bir mücadelenin sonucunda elde edilmiştir. Ancak bu kazanımların korunabilmesi ve daha da ileriye taşınabilmesi için örgütlü birliğimizin gücünün her geçen gün daha da büyütülmesi gerektiği artık çok daha net bir şekilde gözle görülmektedir.
Kitle Gücünün Büyütülmesi: Her Bireyin Katkısı Önemlidir
Alevi toplumunun güçlenmesi, sadece cemevlerine üye olmakla sınırlı kalmamalıdır. Cemevlerine üye olan her bir birey, kendi inançlarını yaşamakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal mücadeleye de katkı sağlayacaktır. Ancak bu katkının daha etkili olabilmesi için, her bir üyelik, bir başka üyelik getirecek şekilde yayılmalıdır. Yani, cemevlerine üye olan her can, birkaç arkadaşını, akrabasını ya da toplumsal çevresini cemevlerine üye yaparak, AABF’nin kitlesel gücünü artıracaktır. Bu güç, yalnızca toplumsal bir dayanışma ve birliktelik anlamına gelmeyip, aynı zamanda kültürel ve inançsal haklarımızın savunulmasında daha güçlü bir ses olacak.
Örgütlü Birlik: Saldırılara Karşı Direnişin Temeli
Bugün, Almanya’daki Alevi toplumu, daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir saldırıya AABF başkanı Sn Hüseyin Mat’ üzerinden maruz bırakılmıştır. Konu hepimizin bildiği gibi deprem yardımlarının nereye aktarıldığı meselesidir. 6 Şubat depreminin ilk günlerinde, sahaya genel başkan ve “denetleme” kurulu dahil olmak üzere gidenlerdenim ve cemevim adına o an hiç bir anlamı olmayan parayı’ kişileri rencide etmeden teslim ettim; bu nasıl bir vicdansızlıktır ki evladını beton yığınının altından çıkartamamış bir anneye sana verdiğim lokma için buraya bir imza at demek! Bu bizim ne inancımıza ne insanlığımıza sığar. Cemevlerimiz dün başkanlarına maddi manevi sahip çıktıysa bugün de çıkacaktır! Kendine açık kapı arayarak, belgelerin protokollerin sunulmasına rağmen örgütümüzü bölüp parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyeceğimizi buradan bir kere daha yenilemek istiyorum.Unutmayalım ki bu saldırılar, sadece bireysel ya da yerel değil, Alevi kimliğine, inançlarına ve toplumsal yapısına yönelik daha geniş çaplı bir tehdittir. AABF’ye yapılan her saldırı, aslında tüm cemevlerimize, tüm Alevi değerlerimize yapılmış bir saldırıdır. Bu saldırılara karşı sağlam bir duruş sergilemek, ancak örgütlü birliğin gücüyle mümkün olacaktır. Alevi toplumunun her bireyi, örgütlü gücünü pekiştirerek, sadece bugünkü kazanımlarını savunmakla kalmayıp aynı zamanda gelecekteki nesillere daha güçlü bir miras bırakma fırsatına sahip olacaktır.
Gün, Sahiplenme Bilinciyle Hareket Etme Günüdür
AABF, sadece bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda Alevi toplumunun kimliğini güçlendiren, haklarını savunan ve daha ileriye taşımaya çalışan bir örgüttür. Bugün, her birimizin, AABF çatısı altındaki birliği sahiplenme ve savunma günüdür. Her bir bireyin, örgütlü gücümüzü büyütme noktasındaki katkısı, toplumsal mücadelenin başarısı için belirleyici olacaktır. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, bu saldırılara karşı güçlü bir direniş oluşturmanın en önemli adımıdır.
Saldırıların yalnızca AABF’ye değil, tüm cemevlerine, tüm Alevi toplumu ve inancına yönelik olduğunu unutmamalıyız, yöneticiler gelip geçici kurum kalıcıdır. Bu bilinçle hareket ettiğimizde, sadece AABF’yi değil, tüm Alevi değerlerimizi savunmak için daha etkili olabileceğimize şüphe yoktur. Birlik içinde hareket etmek, Alevi örgütlenmesini parçalamak isteyenlere ve bu saldırılara karşı
güçlü bir direniş oluşturmanın en önemli adımı olduğu unutulmamalıdır. Bu bilinçle hareket ettiğimizde, AABF’nin sadece bir çatı örgütü olmanın ötesine geçerek, Alevi toplumunun haklarını daha güçlü bir şekilde savunabileceği bir yapı haline gelmesini sağlayacağız. Birlik ve dayanışma içinde ilerlemek, her türlü saldırıya karşı en büyük direncimiz olacaktır.