Asgari Ücret ve Çalışanların Hakkı: Türkiye’nin Zor Seçimi

Gün geçmiyor ki Türkiyede çözüme odaklı bir gün olsun; konu malum asgari ücret, bir ülkenin ekonomik dengelerini ve çalışanların yaşam standartlarını doğrudan etkileyen en önemli göstergelerden biridir. Türkiye’de ise asgari ücret, yıllardır tartışmaların odağında o
kalmıştır. Özellikle son dönemde asgari ücrete yapılan %30’luk zam çalışanların yaşam standartlarını daha da zorlaştıran bir durum olarak ele alındı. 2024 yılı itibarıyla asgari ücret, açlık sınırının çok altında kalmakta ve asgari ücretle çalışan milyonlarca insan, temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamamakta, bu durum ise sosyal ve ekonomik bir kriz yarattı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “30.000 TL’nin altında bir rakamla iktidara dünyayı dar ederiz” demişti. Ancak bu iddialı söylem, sadece bir asgari ücret mitingiyle sınırlı kalmış ve herhangi bir somut adım atılmamıştır. Oysa asgari ücretin açlık sınırının çok altında kalması, işçi ve emekçilerin yaşamını doğrudan etkileyen bir sorun olup, sadece bir miting ile geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir boyut almıştır.

Beklentiler ve Gerçeklik

Asgari ücretin güncel seviyesi, özellikle açlık sınırının çok gerisinde kalmaktadır. Türkiye’de açlık sınırı 23.256 TL iken, asgari ücretin 22.104 TL olması, ülke genelinde milyonlarca çalışanı açlık sınırının altında bir yaşama mahkum etmiştir. Çalışanlar, temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta güçlük çekerken, diğer yaşam masraflarını karşılamak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu durum, asgari ücretin sadece bir ekonomik rakam olmaktan çıkıp, bir insanlık meselesine dönüştüğünü görmemek üç maymunu oynamaktan başka birşey değildir. Eğer bir ülkede asgari ücret, çalışanların temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorsa, o ülkenin sosyal adalet anlayışının sorgulanması gerekir desem de bebeklerin öldürüldüğü, çocukların katledildiği, kadınların tecavüze uğradığı ve hayvanların yok edildiği; var olan yasaları uygulamak yerine geri çeken bir hükümet elbet bir gün halkın sesini duyacaktır.

Sayın Özgür Özel’in açıklamalarındaki büyük iddialara rağmen, CHP tarafından organize edilen tek etkinlik, bir asgari ücret mitingi olmuştur. Ancak böylesine kritik bir dönemde, sadece söylemlerle değil, somut eylemlerle sonuç almak mümkündür. Çalışanların ve emekçilerin haklarını savunmak, sadece parti politikalarının bir parçası olmamalıdır; aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk gereğidir. Bu noktada, CHP’nin güçlü bir genel greve öncülük etmesi, sesini duyurmak isteyen milyonlarca işçi için kritik bir adım olacaktır. Grev, çalışanların bir araya gelip haklarını savunabilmesi için temel bir haktır ve bu hakkın kullanılması gerektiği aşikardır.

Sarayın 1.3 Dakikada Harcadığı Miktar ve Eylemsizlik

Bugün Türkiye’deki ekonomik eşitsizlik ve adaletsizlik, yalnızca düşük ücretlerle sınırlı değildir. Türkiye’nin sarayındaki israf, her geçen gün daha da gözler önüne serilmektedir. Örneğin, sarayın sadece 1.3 dakikada harcadığı para, birçok çalışanının bir aylık maaşına denk gelmektedir. Bu devasa harcamalar, halkın bütçesinden yapılan kesintilerle finanse edilirken, asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçilerin durumu daha da vahim hale gelmektedir. Bu israf düzeni, sadece ekonomik kaynakların kötü yönetildiğini değil, aynı zamanda halkın yoksullaştırılması adına yapılan büyük bir haksızlık olduğunu gözler önüne sermektedir.

Bunun yanında, muhalefetin bu israfı ve eşitsizliği ortaya koyacak güçlü bir duruş sergileyememesi, Türkiye’nin bugün geldiği ekonomik noktada önemli bir etken olmuştur. Asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, sarayın şatafatlı harcamaları ve muhalefetin bu konuda yeterli baskıyı kuramaması, halkın büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına yol açmıştır. Eğer CHP ve diğer muhalefet partileri, bu eşitsizliklere karşı daha güçlü bir ses çıkarabilseydi, belki de bugün asgari ücretli milyonlarca vatandaş bu kadar zor durumda olmayacaktı.

Halkın tepkisini ve beklentilerini doğru okuyamayan bir muhalefet, yalnızca siyasi alanda değil, toplumsal düzeyde de başarısız olur. Bugün, sadece bir asgari ücret mitingi ile yetinmek, çalışanların gerçek taleplerine cevap vermek adına yetersiz kalacaktır. CHP’nin, asgari ücretle geçinemeyen, açlık sınırının altındaki milyonlarca emekçiye gerçek bir çözüm sunması gerekiyor. Bu çözüm de bu süreçte ancak bir genel grev ile olabilir.

Bir genel grev, sadece işçilerin değil, tüm toplumun hak mücadelesini simgeler. Asgari ücretin insanca yaşanabilir bir seviyeye çekilmesi için Muhalefetin öncülüğünde yapılacak bir genel grev, toplumun tüm kesimlerinin sesini duyurmasını sağlayacak aynı zamanda toplumsal dayanışma, adalet duygusunun güçlenmesine ve insan onuruna yakışan bir yaşam standardı için de katkı sunacaktır.

Unutulmamalıdır ki; eylemsizlik, saraydaki israfın halkın cebine daha da fazla yansımasına neden olacak ve bu da toplumsal eşitsizliğin derinleşmesine yol açacaktır.
Avrupa bizi kıskana dursun, halaylarla zılgıtlarla greve gidilecek umutlu günlere merhaba.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri