28 Aralık 2011, Roboski: 34 can, çoğu genç ve çocuk, yitirildi. Bir köyün kalbi kırıldı, bir halkın yarası kanadı. O kara günden bu yana 13 yıl geçti, ancak acılar hala taze. Roboski’deki katliamın, bu büyük travmanın üzerinden yıllar geçse de yarattığı derin izler, bu topraklardaki adalet arayışını her geçen gün daha da güçlendiriyor.
Roboski, sadece bir katliamın adı değil, aynı zamanda devletin en üst kademelerinin, güvenlik güçlerinin ve sorumluluğu taşıyan herkesin hesap vermediği bir suçun sembolüdür. Katliamı gerçekleştirenlerin hâlâ yargı önüne çıkmamış olması, üstü örtülen bir gerçeğin daha da kararmasına neden oldu. Tüm dünya için bir insanlık suçu olarak görülebilecek bu olay, ne yazık ki hala kendi toplumumuz içinde doğru bir biçimde yargılanmadı. Yargılama yerine, o gün o topraklarda yaşamını yitirenlerin ailelerine karşı açılan davalar, ölülerin suçlanması, bir çok faili meçhul ve katliamları da göz önüde bulundurursak bu trajediyi daha da derinleştiriyor.
Bu kadar ağır bir suçun faillerinin, hatta sorumlularının yargılanmaması, adaletin ne kadar uzağında olduğumuzu gözler önüne seriyor. Roboski’de öldürülenlerin çoğu, sınırın bu tarafında hayata tutunmaya çalışan, belki de sadece bir umutla yaşamını sürdüren, belki de çocuklarını beslemek için ekmek parası kazanma derdinde olan sıradan insanlardı. Onların yitirilen hayatları, bu toprakların unutulmuş, gözden çıkarılmış gençleri ve çocuklarıydı.
Ancak Roboski, sadece o günü hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda adaletin ne kadar meçhul olduğunun da bir göstergesi. Katliama sebep olanlar hakkında açılmayan soruşturmalar, açılan davalar, verilen cezalar, gerçek suçluların sorumsuzluğunu, adaletin derin bir kuyuda kaybolmuş olduğunu bizlere gösteriyor. 34 canın kaybı karşısında, suçu işleyenlerin değil, mağdurların daha fazla yargılandığı, haksız yere cezalandırıldığı bir durum, bu katliamın adalet yolunda yaşadığı büyük engellerin başında geliyor.
Ancak unutmamalıyız ki Roboski’nin hesabı sorulmadıkça gerçek adalet sağlanamaz. Bugün Roboski’nin acısını çeken aileler, bu kayıpların ardında kalmış, o gün orada olmayan ama hala vicdanı sızlayan milyonlarca insan, adaletin peşinden gitmeye devam ediyor. Adaletin sağlanmadığı bir ülkede huzurdan, barıştan bahsedilemez. Yargılanmayan suçlular, birer karanlık noktadır; karanlığın ortasında kalan hayatlar, daha fazla ışık arayacaktır.
Roboski’de kaybedilen hayatların hesabı sorulmadan, bu karanlık dehlizler aydınlatılamaz. Bizim görevimiz, bu mücadeleyi unutmadan, unutturmayarak sürdürmektir. Adaletin peşinden gitmeye devam edecek, bu katliamın ve karanlıkların ışığa kavuşması için yılmadan sesimizi duyuracağız. Roboski, unutulmaz, unutulmayacak ve asla unutturulmayacaktır.