Yeter artık.
Bu ülkede Alevi olmanın, adı konulmamış bir “suç” gibi muamele görmesinden bıktık, usandık.
Yüzyıldır “eşit yurttaşlık” masalıyla oyalanan, sandıkta eli öpülen ama makam kapılarında yok sayılan milyonlarca insanın iradesi, sistematik biçimde bastırılıyor.
Devlet Bahçeli çıkıyor, yine o bildik devlet refleksiyle konuşuyor:
“Alevi Cumhurbaşkanı olmaz ama yardımcısı olabilir.”
Bu nasıl bir cümledir?
Bu nasıl bir zihniyettir?
Şaşırdık mı? Hayır.
Çünkü bu çark, ulus-devletin kurulduğu günden beri aynı şekilde dönüyor.
Cumhuriyet, Aleviler için ne zamanlıktır bilin, yurttaşlık üzerinden değil, makbul vatandaşlık üzerinden işletildi.
Devletin kurucu ideolojisi, Türk-Sünni-Hanefi kimliğini merkeze aldı;
Aleviliği ise yok saydı, bastırdı, bazen de doğrudan cezalandırdı.
Dersim’de bombalarla, Maraş’ta katliamlarla, Madımak’ta ateşle…
Bu ülkeyi hâlâ kendi tapulu malları gibi gören, Cumhurbaşkanlığı makamını bir mezhep kulübüne çeviren bu anlayış artık son bulmalıdır.
Ne demek “Alevi Cumhurbaşkanı olmaz”?
Ne zamandan beri bir insanın inancı, liyakatinin ve halk desteğinin önüne geçti?
Hani bu ülke laikti? Hani inançlar özel hayattaydı?
Yoksa bu kurallar sadece Aleviler söz konusu olduğunda mı askıya alınıyor?
Biliyoruz.
Sizin gözünüzde Alevi yalnızca seçim dönemlerinde hatırlanır.
İttifak aritmetiğinde “tolerans göstergesi” olur.
Ama iktidar paylaşımına gelince görünmez duvarlar örülür.
Devletin en tepe makamı hâlâ Alevilere kapalıdır.
Çünkü o koltuk, sizin zihninizde sadece bir siyasi pozisyon değil;
mezhep mühendisliğiyle şekillenmiş bir üst soyun imtiyaz alanıdır.
Ama artık yetti!
Aleviler sizin yardımcınız, destekçiniz, suskun kitleniz ya da vitrin süsünüz olmadı, olmayacak.
Biz Hüseyinler’in torunlarıyız.
Pir Sultan Abdal’ların, Seyit Rıza’ların mirasçılarıyız.
Yolu dara düşenin yanında durmuş, bedel ödemiş bir halkız.
Ve bu halk artık yalnızca sandığa oy değil, devlete yön verme hakkı ile geliyor.
Bugün hâlâ Cemevlerini ibadethane olarak tanımayan, Alevi inancını müfredata sokmayan,
toplumsal hafızada Malatya’yı, Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Madımak’ı unutturmaya çalışan bir devlete soruyoruz:
Alevi neden Cumhurbaşkanı olamıyor?
Cevap belli.
Çünkü sizin “eşitlik” dediğiniz şey, yalnızca sizin gibi olanlara tanınmış bir sahte imtiyaz.
Ama tarih, bu hileli düzenle yürümez.
Bu ülkede Alevi bir Cumhurbaşkanı olacak.
Ve o gün geldiğinde devlet, korkularınızla değil, halkın iradesiyle şekillenecek.
O zaman bu ülke yalnızca bir mezhebin değil, hepimizin ülkesi olacak.
Çünkü bu mücadele sadece Alevilerin değil;
onurlu, vicdanlı, eşitlik isteyen herkesin mücadelesidir.
Biz, kul hakkı yemeyenlerin,
Biz, yola baş koyanların,
Biz, gerçeğin demine “hü” diyebilenlerin zamanıyız artık.
Ve siz isteseniz de istemeseniz de:
O koltukta bir gün Alevi oturacak.
Çünkü her diktatörlük, sonunda yıkılmaya mahkûmdur.
Ve o yıkıntıların arasından her zaman yeni fideler yükselecektir.