Suriye’de geçiş hükümetinin kontrolündeki süreç, Alevi ve Hristiyan topluluklarına yönelik şiddet olaylarının artmasıyla dikkat çekiyor. Antropolog Dr. Jens Kreinath, bu saldırıların ideolojik bir nitelik taşıdığını ve sistematik hale geldiğini belirtiyor. Kreinath, yeni rejimin azınlıklara yönelik politikalarının sadece Esad dönemine dair bir intikam değil, aynı zamanda açık bir ırkçılık ve hedefli katliam girişimi olduğunu vurguluyor.
Dr. Kreinath, 2008’den bu yana Türkiye’nin Antakya bölgesinde Alevi ve Ortodoks Hristiyan toplulukları üzerinde kapsamlı araştırmalar yürütüyor. 2023 depremleri ve Esad’ın düşüşü sonrası Suriye’de artan şiddet ortamında, insan onurunu savunma çalışmalarını yoğunlaştırarak yeni kurduğu Suriye İnsan Hakları Derneği aracılığıyla aktif bir rol üstlenmiştir. Esad döneminde Alevilerin rejimle yakın ilişkiler içinde olduğunu, ancak birçok Alevinin muhalefette olduğunu ve rejim tarafından dışlandığını ifade ediyor.
Günümüzde ise Alevilere karşı yapılan saldırılar, sistematik bir şekilde gerçekleştiriliyor. İslamcı rejim altında Aleviler, ister rejime bağlı olsun ister muhalefette, hedef alınarak öldürülüyor. Kreinath, yeni rejimin Alevileri “dinden çıkmış” olarak ilan ettiğini ve bu gruba karşı açık bir düşmanlık sergilediğini belirtiyor. Alevi bebeklerin kayıtlarının yapılmaması gibi uygulamalar, bu grubun maruz kaldığı ayrımcılığın bir yansımasıdır.
Hristiyan topluluklar da benzer tehditlerle karşı karşıya. Mar Elias Kilisesi’ne yapılan saldırılar gibi olaylar, Hristiyanların hedef alındığını gösteriyor. İslamcı grupların mahalleleri dolaşarak insanları İslam’a geçmeye çağırdığı ve açıkça Hristiyanların öldürülmesini isteyen broşürler dağıttığı kaydediliyor. Kreinath, bu saldırıların ideolojik bir motivasyon taşıdığını ve Hristiyanların hem geçiş hükümetinin ihmali hem de saldırgan grupların hedefinde olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak, Suriye’de yaşanan şiddet ve ayrımcılık, Aleviler, Hristiyanlar ve Dürziler gibi azınlıkların sistematik olarak dışlandığını ve hedef alındığını göstermektedir. Geçiş hükümetinin hesap verebilirlikten kaçınması, bu trajediyi daha da derinleştiriyor. Suriye’deki azınlıkların güvenliği ve temel hakları, bu durumla birlikte ciddi bir tehdit altındadır.