Alevi kadınların toplumsal barış sürecindeki rolü, özellikle son yıllarda yaşanan çatışmalar ve savaşlar bağlamında daha da önem kazanmıştır. Araştırmacı Yüksel Genç, Alevi kadınların barışın kurucu öznesi olmaları gerektiğini vurgulayarak, yaşanan travmalar karşısında kadınların kendilerini örgütlemesi ve barışa sahip çıkmasının bir zorunluluk haline geldiğini belirtiyor. Genç, Alevi kadınların, Suriye’deki vahşetlerin bir benzerini yaşamamak için demokratik toplum inşasında aktif rol alması gerektiğini ifade ediyor.
Yüksel Genç, savaşların kadınlar üzerindeki etkilerinin genellikle mağduriyetle tanımlandığını, ancak kadınların bu süreçte öz savunma ve hak talep etme alanlarını da geliştirdiğini dile getiriyor. Rojava örneğinde olduğu gibi, kadınların savaşın edilgen bir mağduru olmaktan çıkıp aktif birer özne haline gelmeleri, toplumsal inşa sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Kadınlar, savaşın getirdiği şiddete karşı durarak yeni yaşam tahayyüllerini gerçekleştirme çabası içinde olmalıdırlar.
Alevi kadınlar, inanç kimlikleri ve geçmişte yaşadıkları mağduriyetler nedeniyle daha zor bir dönemden geçiyorlar. Genç, Türkiye’deki Alevi kadınların, inançsal kimliklerini yeterince sahiplenme ve bu süreçte güç birliği oluşturma alanlarının sınırlı olduğunu vurguluyor. Ancak, Kürt kadın hareketinin örnekleri ışığında Alevi kadınlarının da benzer bir dayanışma ve direniş içinde olmalarının mümkün olduğunu ifade ediyor.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne kadınların etkin katılımı, barışın kalıcı hale gelmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Kadınların bu süreçteki rolü, sadece mağduriyetlerden kurtulmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal değerlerin yeniden inşasında da belirleyici olacaktır. Yüksel Genç, Alevi kadınların, barış sürecinin en önemli öznesi olarak kendilerini konumlandırmaları gerektiğini ve bu sorumluluğun bilincinde hareket etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.