Türk devletinin Alevilere yönelik sistematik düşmanlığı, tarihsel bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu düşmanlık, sadece Türkiye ve Kuzey Kürdistan ile sınırlı kalmayıp, Türk devletinin etkili olduğu her coğrafyada sürdürülmektedir. Devlet, Aleviliği yok etme politikalarını Suriye’de de uygulayarak, Alevi topluluklarına karşı saldırılarını devam ettirmektedir. Afrin’deki Kürt Alevilerine karşı gerçekleştirilen uygulamalar, bu düşmanlığın birer örneğidir.
Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’nın kurulması, Alevi toplumunun asimilasyonunu hedefleyen bir adım olarak nitelendirilmektedir. Bu kurum, Alevi topluluklarını denetim altına almak ve Aleviliği kendi gerçekliğinden kopartmak amacıyla devlet tarafından kullanılmaktadır. Devletin ÇEDES projesi aracılığıyla okullarda Alevi çocuklarına yönelik uygulamalar, bu asimilasyon sürecinin bir parçasıdır. Bu durum, Alevi ve farklı inançlara sahip ailelerin çocuklarına yönelik bir zorbalık ve asimilasyon politikası olarak değerlendirilmektedir.
Alevi toplumu, Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı ve ÇEDES uygulamasının sadece basit bir saldırı olmadığının bilincindedir. Bu saldırılar, yüzyıllardır süregelen devlet politikalarının bir parçası olarak görülmekte ve Aleviliğe zarar verecek kalıcı sonuçlar doğurabileceği endişesi taşımaktadır. Alevi kurumları ve toplumu, bu politikaya karşı kararlı bir duruş sergilemekte ve mücadelelerini sürdürmektedir.
Alevilere yönelik bu köklü saldırılara karşı mücadelenin kesintiye uğratılmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı ve ÇEDES uygulamasına karşı gösterilen tepkiler, Alevi toplumunun varlık mücadelesinin bir parçasıdır. Bu mücadelenin, mevcut örgütlülüklerin güçlendirilmesi ve toplumun bir araya gelmesi ile daha da etkili hale geleceği düşünülmektedir.
Bütün Alevi toplumu ve kurumları, devletin asimilasyon projelerine karşı birleşmeli ve mücadeleyi geliştirmelidir. Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’nın tasfiye edilmesi ve ÇEDES uygulamasının iptal edilmesi için kararlı adımlar atılmalıdır. Yüzyıllardır süren zulme karşı direnerek varlığını korumuş olan Alevi toplumunun gücü, bu mücadeleyi başlatmaya ve sonuç almaya yeterlidir.