Grup yorum “zafer halayi” adlı yeni albümü yayınlandı
https://youtu.be/kZheFNOlK3w?si=JBbw8rA4Fp7qM__TYerin
Grup yorum 1985’ten beri ezilenlerin sesi Grup Ekin gibi evveli de var tabii ki; “Vurulup düşmüşsün” den bugüne miras aktarılmaya devam ediyor..Dünya devrim resitallerinden enternasyonal marşlara, 1 Mayıs marşından 500 bin emekçi vardı! sabahın bir sahibi var`a Şişli meydanına, Derviş oldumdan Madenciye, Ayşegülene ağıttan, Mısri kızına, Boran fırtınasından Dağlara Doğru`ya, Yıldızları kuşandık´dan Haziranda ölmek zor´a, çiya Ez Im, Her ne peş ,Avlaskani Cuneli, Birayé me, Neşid El Tahrir´è, Ya Arise’l Cenubi,
Gün tutuşur canım türkü tutuşur,Sivas ellerinde sazım tutuşurdan,yalanlara artık sabrım yok dost ´a...
Biz hiç teslim olmadıktan, Sevda kadınına, yılanlara çiyanlara rağmen yürüdük..
Tam Bağımsız Türkiye konserlerinden, Grup Yorum 25. yıl konseri Halkın senfonisine.. ve
Grev alayından Zafer Halayına..
Albümümde yer alan eserler “zafer halayı”,”Diren yoldaş ” “Seninle Her şeye varım”, ” Burası İstanbul Maltepe” “Her Hücre Kızıldere” “Roboski” ” Kürdistan’ım” “Köroğlu” “Hatır Be to” “Yürü Yiğidim” “Haziran” “Her Yer Direniş” “veda” ayrıca daha önce single çalışması olarak yayınlanan “Sıla” adlı Grup Yorum eseri uyuşturucu madde kullanımı ve çeteleşmeye karşı dikkat çeken bir kliple yeniden yayınlandı!
Grup Yorum şu açıklamalara yer verdi;
“Sekiz yıl sonra grup yorum olarak yeni albümünüzle zafer halı ile karşınızdayız sekiz yıl iki şehit onlarca baskın gözaltı dava işkence tutuklama sekiz yıl Üç kıta da konser onlarca direniş zafer beste üretim sekiz yıl bir yanımız baskı bir yanımız diriliş eğer sahnede değilse ya tutukluyuz dur ya da mahkeme salonlarında bu yaşananların hiçbirisi bizi Susturamadı ne sazlarımız ne ezgilerimiz ne de biz asla teslim olmadık içeride dışarıda hepimiz katıldık albüm çalışmalarına kolektifizmdeki ısrarlarımızı sürdürdük”
“Yeni albümümüz zafer Halayı 14 Aralık’ta yayında helin ve İbrahim’e albüm sözümüz vardı Zafer Halayı tutulan sözümüz halkımız sözümüzü tuttuk baskılara yasaklamalara tutuklamalara teslim olmadık küllerimizden Doğduk tüm zorluklar karşısında biz bir kez daha güçlendik birbirimize değerlerimize tarihimizi daha da kenetlendik çünkü biz Ayça İdillerin biz helin ve İbrahim’in biz direnenlerindirerek üretenlerin öğrencileriyiz”
Hiç yüze gelmemiş birbirlerini hiç fiziken görmemiş emekçilerimiz var ama bizi birleştiren ortak ideallerimiz bu inanç sanki hep birlikteymişiz gibi tek yumruk olma yeteneğini kazandırdı bize bu anlamıyla bir elimizle ölümü bir elimizle de hapishane duvarlarını baskılar ve yasaklamaları ite ite geliyoruz yedi notanın komutanları helin böcek ve İbrahim Gökçek’in Gökçek’ten devraldığımız bayrağı zafere taşıyacağız konser sözümüzü de tutacağız hiçbir engel halkın sanatının önüne geçemeyecek
Neşet Ertaş’ın da dediği gibi Halkın türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür!
Grup yorumunun şarkılarının dijital platformlardan kaldırılmasına dair daha önceki yapılan açıklamalar i̇sa şöyle;
Uyuşturucu madde satmak, çete kurmak, madde kullanımını yaymak emperyalizmin beyni uyutma oyunudur! Tek adam rejimlerinin oyalatma sirkidir!
Her gün yeni bir baskı ve yasakla uyandığımız memleketimizde şimdi de Grup Yorum’un, YouTube ve Spotify’daki albümleri ve şarkıları milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle erişime engellendi,Türkiye’de görünmez kılındı. Ancak çocuklara taciz ve istismar mecliste bile kadınlara taciz, kadın cinayetleri, katledilen çocuk işçiler, Türkiye’nin her yerinde çeteleleşen, madde kullanan, fuhuş bataklığına düşürülmek istenen gençlik ve geleceksizleştirme çöken etik ve ahlak kamu düzenini bozmuyor! hukuksuzluk, adaletsizlik, adamın varsa cezasızlık politikası kamu düzenini bozmuyor! Geçinememek, ekonomik kriz kamu düzenini bozmuyor! Neyin gösterildiğinden ziyade neyin gösterilmeye değer bulunmadığı bize kültürel hegemonya adına önemli ipuçları veriyor. Düşünsenize, dilediğiniz şeyi izleyebilmek ve dinleyebilmek için cebinizden para ödediğiniz bir platform size “bunu dinleyemezsin” diyor. Neoliberal rejimin gölgesiyle el ele işleyen piyasa, talimatla içerik siliyor.
sabahtan akşama kadar kadınlara hakaret eden ve bununla övünenlerin “Toronto’da bi’ kadına tutuldum 30’unda taş gibi bi’ duldu / L.A.’de en büyük tutkumdu. Ve soyundu, nutkum tutuldu” sözlerini herkes dinleyebilirken, “Belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak saat” sözleri milli güvenliği ve kamu düzenini bozabiliyor. O zaman şu çok açık; problem olarak gördükleri şey halkın sesinde, isyanın ritminde, direnen hafızada gizli. Çünkü Grup Yorum yalnızca müzik yapmıyor; bir mitingde, üniversite direnişinde, direnen emekçilerin grevinde yeşeriyor. Bu yüzden susturulma girişimi olarak bu kez devletin copu değil algoritmanın filtresi konuşuyor. Demek ki dağıtım ağlarının tekelleşmesi bizim kültür ürünlerine erişimimizden ziyade içeriğin denetimini kolaylaştırıyor. YouTube da, Spotify da, internet de bilgiye erişimi demokratikleştirmiyor.
“Bu çürümüş düzenin en sinsi yanlarından biri sansürün artık birçok insana sansür gibi görünmemesi.” …
Burada mesele yalnızca iktidarın sansürü değil aynı zamanda piyasanın rızayı örgütleyiş biçimi. Biri yasaklıyor, diğeri bu yasakla uyumlu içerik politikalarını üretip bunu normalleştiriyor, hatta görünmez kılıyor. Zorla susturmanın yerini yavaş yavaş, sessizce unutturmak alıyor. YouTube ve Spotify gibi platformlar, bireyi merkeze alıyormuş gibi görünse de aslında merkezlerinde reklam verenler, egemenler ve algoritmik güvenlik yer alıyor. Yani “bağımsız” taklidi yapan bu platformların nasıl neoliberal otoriterliğin birer uzantısına dönüştüğünü görüyoruz. Sansür artık sadece bildirilerle, yasaklarla değil tıklanmayan, gösterilmeyen, tavsiye edilmeyen içerikler üzerinden de işliyor. Grup Yorum’un şarkılarını arayanlar bulamayacak, bulamayanlar merak etmeyecek, merak etmeyenler unutacak. Böylece bu düzen kendine yönelik rızayı görünmesine engel oldukları ve görünmesine alan açtıkları üzerinden yeniden üretmiş olacak.
Bu çürümüş düzenin en sinsi yanlarından biri sansürün artık birçok insana sansür gibi görünmemesi. Şimdilerde içerikler algoritmik havuzdan çıkarılıyor ve görünmez oluyor. Piyasa çarkını böyle çeviriyor: Yasaklama değil sıralamaya almama, susturma değil duyulmuyormuş gibi yapma. Rıza da bu “duyulmayanı duymamaya devam etme” halinde örgütleniyor. Yani piyasa sadece sattığı ürünü değil satılabilir olanın sınırlarını da belirliyor. Bu daha sessiz, daha görünmez ama bir o kadar da sistematik bir baskı türü.
“Bu sansür sadece “politik müzik yaptıkları” için değil aynı zamanda yaptıkları müziği politik bir örgütlenme biçimi haline getirdikleri için yapılıyor.”
Grup Yorum, Türkiye yakın tarihinin en uzun soluklu ve en çok baskıya uğrayan müzik kolektiflerinden biri. Bu sansür sadece “politik müzik yaptıkları” için değil aynı zamanda yaptıkları müziği politik bir örgütlenme biçimi haline getirdikleri için yapılıyor. Onlar için bir albüm sadece şarkılar dizisi değil dönemin ruhuna, halkın taleplerine, sokaktaki mücadeleye dair birer belge, müşterek bir toplumsal hafızanın temsili. 90’larda faili meçhuller, 2000’lerde OHAL, 2010’larda Gezi ve sonrasında yükselen baskı rejimi… Her dönemin politik atmosferi, onların ezgilerinde yerini buldu. Bu yüzden yalnızca fikirleriyle değil bedenleriyle de hedef alındılar. 1980’lerin sonundan itibaren üyeleri hakkında açılan yüzlerce dava, konser yasakları, toplatma kararları, gözaltılar eksik olmadı. 2000’lerin ortasından itibaren bu baskılar daha da sistematikleşti, 2016 sonrası bir “devlet politikası” haline geldi.
Mesela İdil Kültür Merkezi’ne yapılan polis baskınları sıradanlaştı. Grup Yorum’un prova yaptığı, enstrümanlarını sakladığı, albüm kayıtlarını gerçekleştirdiği bu mekan onlarca kez basıldı. Müzik aletlerine el kondu, notalar parçalandı, kayıt cihazları kırıldı. Aynı yıl, grubun solisti Helin Bölek ve İbrahim Gökçek dahil olmak üzere birçok üye “terör propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Grup üyeleri, konser yasaklarının kaldırılması, gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılması ve İdil Kültür Merkezi’ne yönelik baskıların durdurulması için ölüm orucuna başladı. Helin Bölek ve İbrahim Gökçek hayatını kaybetti.
