Alevilikte adalet, dışsal bir otoritenin buyruğuyla değil; toplumun kendi vicdanı, ortak aklı ve ikrar bağı üzerinden tesis edilir. Bu nedenle Alevi toplumu, tarihsel olarak kendi iç sorunlarını Alevi Halk Mahkemeleri olarak adlandırabileceğimiz yol erkânı mekanizmalarıyla çözmüştür.
Alevilikte adalet, cezalandırmaya değil onarmaya, dışlamaya değil topluma yeniden kazandırmaya dayanır. Bu yönüyle Alevi halk mahkemeleri, devlet yargısından köklü biçimde ayrılır. Devletin mahkemeleri suç–ceza eksenli çalışırken, Alevi yolunun mahkemeleri adalet–rızalık–ikrar temelinde işler. Anaların ve pirlerin rehberliğinde yürütülen bu süreçlerde esas olan; bireyin yol erkânına aykırı davranışının toplumsal bütünlükte yarattığı tahribatın giderilmesidir. Burada karar verici olan tekil bir otorite değil, toplumun kendisidir. Bu nedenle Alevi halk mahkemeleri aynı zamanda birer ahlak meclisidir.
Alevi toplumu, özellikle 1960’lara kadar, kendi iç sorunlarını çözmek için düzenin mahkemelerine başvurmamıştır. Bu bir geri kalmışlık değil; tersine bilinçli, doğru ve yoluna sadık bir tutumdur. Çünkü Aleviler çok iyi biliyordu ki devletin mahkemeleri onların inanç dünyasını, yol erkânını ve rızalık düzenini tanımaz. Devlet yargısı, Alevi toplumu için tarihsel olarak inkâr, asimilasyon ve baskı mekanizmasının bir parçası olmuştur. Dolayısıyla Alevilerin sorunlarını kendi halk mahkemelerinde çözmesi, yalnızca pratik bir tercih değil; yolun ve iradenin korunmasıdır.
Bugün Alevi toplumunun bazı iç sorunlarının düzenin mahkemelerine taşınması, masum bir hukuki başvuru olarak görülemez. Bu durum, yolumuzun temel dayanaklarından biri olan dar kavramını işlevsizleştirmektedir. Örgütsel bağlamda ifade edecek olursak; bu tutum, genel kurulların, yani toplumsal darların devre dışı bırakılması anlamına gelir. Dar, yalnızca bireysel bir yüzleşme alanı değil; toplumsal sorumluluğun ve ortak adalet anlayışının somutlaştığı bir yol meydanıdır! Alevi iradesi, kendi sorunlarını kendi mekanizmalarıyla çözmediği ölçüde zayıflar ve başkalaşır.
Alevi halk mahkemeleri aynı zamanda bir öz savunma mekanizmasıdır. Bu savunma, fiziki değil; ahlaki, toplumsal, inançsal ve kültürel bir savunmadır. Yol erkânını, ikrar ahlakını, örgütsel, inançsal ve toplumsal birliği korur. Dış müdahalelere, devletin asimilasyoncu hukukuna ve bireyci çözülmeye karşı Alevi toplumunun kendi varlığını savunma biçimidir. Bu nedenle Alevi halk mahkemelerini savunmak, geçmişe nostaljik bir dönüş değil; bugünün ve geleceğin Aleviliğini koruma iradesidir. Bugün Alevi toplumu, parçalanma, bireyselleşme ve kurumsal çözülme tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu koşullarda Alevi halk mahkemelerini yeniden hatırlamak ve işler kılmak, hayati bir ihtiyaçtır. Alevi değerleriyle bağdaşmayan ilişkilerin, yol erkânına aykırı tutumların çözüm yeri; Alevi halk mahkemeleri ve toplumsal dar meydanları olmalıdır!
Alevilikte adalet dışarıdan ithal edilmez; yolun içinden doğar. Halk mahkemeleri, bu doğuşun somut ifadesidir. Alevi toplumu kendi sorunlarını kendi rızalık hukukuyla çözmediği sürece, ne inancını ne de iradesini koruyabilir. Düzenin mahkemelerine yönelmek, Alevi iradesini güçlendirmez; tersine zayıflatır. Alevi halk mahkemeleri, geçmişte olduğu gibi bugün de doğru, meşru ve yol erkânına uygun bir çözümdür. Alevi halk mahkemeleri, yalnızca geleneksel bir çözüm pratiği değil; Alevi toplumunun kolektif iradesinin, öz yönetim kapasitesinin ve rızalık temelli demokrasi anlayışının somutlaşmış hâlidir. Bu mekanizmalar, Aleviliğin tarihsel olarak devlet dışı, toplum merkezli ve eşitlikçi karakterini görünür kılar.
Bu bağlamda Toplumsal Demokratik Alevi Hareketi, Alevi toplumunun kendi sorunlarını düzenin kurumlarına havale eden değil; kendi darlarında, kendi meclislerinde ve kendi erkânı içinde çözen bir çizgiyi esas almalıdır! Çünkü düzenin mahkemeleri, Alevi yolunun ahlaki kodlarını, ikrar ilişkisini ve rızalık ilkesini esas almaz; tersine bu değerleri bireyci ve cezacı bir hukuk anlayışıyla aşındırır. Bu nedenle Alevi halk mahkemelerinin işlevsizleştirilmesi, yalnızca bir gelenek kaybı değil; Alevi iradesinin siyasal ve toplumsal olarak etkisizleştirilmesi anlamına gelir. Toplumsal Demokratik Alevi Hareketi, halk mahkemelerini; demokratik katılımın, toplumsal sorumluluğun ve ahlaki denetimin temel araçlarından biri olarak görmelidir. Bu anlayışta adalet, yukarıdan dayatılan bir norm değil; aşağıdan, halkın rızasıyla kurulan bir toplumsal sözleşmedir.
Bugün Aleviliğin geleceğini savunmak, yalnızca inançsal haklar talep etmekle sınırlı değildir. Aynı zamanda Alevi toplumunun kendi iç işleyişini, kendi adalet mekanizmalarını ve kendi öz savunma biçimlerini yeniden inşa etmeyi gerektirir. Alevi halk mahkemeleri, bu inşanın vazgeçilmez bir parçasıdır. Aleviler, ancak kendi iradesine yaslanarak ve yazının akışı içinde vurgu yaptığımız Alevi değerlerine bağlı kalarak hem kendilerini hem de Aleviliği özgürleştirebilirler. Bu bağlamda bugün yapılması gereken; halk mahkemelerini romantize etmek değil, çağın koşullarına uygun biçimde yeniden örgütlemek, darları işler kılmak ve Alevi toplumunun kendi adaletini daha güçlü temelde üretmesini sağlamaktır. Çünkü yol, dışarıda değil; toplumun kendi vicdanındadır.
