Gerçek bir yüzleşme ve hakikat komisyonlarının olmadığı, daha doğrusu bundan on yıl önceki Barış görüşmeleri sırasında kurulan insan hakları araştırma komisyonunun akil insanlar topluluğu çalışmalarının bir okyanusa akmadığı , süreç şeffaf ilerlemiyor diye uyarılarının ozamandan bu zamana hala dikkate alınmadığı! herkesin tedbirli olduğu yine bir barış sürecinden geçiyoruz;
Eğer bugün Kürt özgürlük hareketinin Savaşma gerçekliğine nedenlerini bakmak gerekiyorsa, yüzleşmesi gerekiyorsa önce maraş katliamına bakmak gerekir , çünkü Kürt özgürlük hareketi maraş katliamının hemen ardından Nurhak Dağları’nda gerilla mücadelesine başladı.. ve serhildan hareketi oldu bu öz savunma nedenlerini anlamadan.. Holokosta, Dersime bakmadan, Amerika’yı yeniden keşfetmeden insan haklari evrensel bildirgesinin ilk dört maddesini bakarak bundan yüzyıl önce ikinci emperyalist dünya paylaşım savaşı sırasında yaşanan soykırımlara geri dönmemek için hangi kapitalist, modernist, emperyalist, faşist devletlerin insan hakları evrensel bildirgesinin ilk dört maddesini kendi anayasalar ilk dört maddesi yaptıklarını görebiliriz bundan 12 yıl önce var olan barış görüşmeleri sırasında meclis insan hakları Komisyonu, akil insanlar topluluğu süreç şeffaf ilerlemiyor diye uyarmıştı aynı hatalar tekrar yapılıyor gerçek bir yüzleşme hakikatleşme ikrarlaşma gerçek bir barışı, onurlu bir barışı, insan hakları evrensel bildirgesi maddeleriyle güvenceye alınmış kalıcı bir barış doğrur ve bu barış içinden geçtiğimiz üçüncü dünya emperyalist paylaşım Savaşı konjektürlel stratejik ve taktiksel gerçekliği çatışmasızlıkla kalmaz! Türkiye’nin karanlık; beyaz toros, contra, darbe, soykırım, katliam, toplu kitle katliamları benzeri gladio karanlık dönemlerine dönülmez. İnsanlık suçu son bulur..
Maraş’tan Sivas’a, Sivas’tan Cizre’ye Roboskiye bir savaşın anatomisi Atakan Mahir ;
“Bazen bize soruyorlar, bu kadar şehit var, nasıl yaşıyorsunuz? Oturup düşünemiyoruz onun için. Oturup düşündüğümüzde, anlattığımızda yapamıyoruz. Yürümüyor yaşam o noktadan sonra; kalp, beyin kaldırmıyor” diyordu Atakan Mahir, Bakur belgeselinde.Seyit rizayi atfediyorlar ama herhalde demenanli birinin, aşiretinden birinin sözü zannederim çoluk çocuğu şehit düşüyor ondan sonra söylüyor. İşte diyor “Dağların anahtarını kaybettik”. Şimdi üç beş şehidi birakabilir misin? o arkadaşlarla yaşarken. halkı birakabilir misin? ciddi anlamda dost olanı bırakabilir misin..soyut bir halk kavramı olarak söylemiyorum, bu coğrafyayı bırakabilir misin? Meşe ağacı her gün her yıl bizsiz açacak şimdi onu birakabilirmisin? yıllardır yaşadıklarimiz var. Aşağıda bir Munzur suyu akıyor yani onu hissetsen aslında birakamazsin.
“Bu topraklar bize de kimlik vermiş. Bu toprakların dervişiyiz aslında.
Bir yere gitmemiz gerekmeseydi iyi olurdu. Dolaşırdık toprağımızda. Kimseye bir zararımız olmayacaktı. Niyetimiz Belediye Başkanlığı değil ki, zaten bunun için savaşmadık. Bir çocuğa okuma yazma öğretebilirim, biraz dorak yag alabilirim yiyebilirim akşam yeter.
Bir ekmek aldığımız bir kapıdan hakikati tartışacak, bilgi verecektik. Onlardan hakikat gerçeklikleri alacaktık.
Edep êrkan Birbirimize öğretecektik.”
Kesin bir savaşçı’nın ayak izinde yürüyoruz şu anda yürüdüğümüz izlerden Sey Rıza’nın da Alişêr´ in de geçtiğini biliyoruz O sırtların tepesinde eski mevziler var bu mevziler toprak dolmuş ama hala dururlar, sürekli savaş sürekli direniş olmuş yani
Ruhu olan topraklar kisacasi;
dağların anahtarını kaybettik!
2013’teki geri çekilme sürecinde Dersim’deki kadın gerillaların videoları ve haberleri yayınlanmıştı;
” Biz geri çekilmek istemiyoruz demişlerdi, şehirler kadınlar için hala güvenli değil ”
hala da şehirler kadınlar için güvenli değil! gerçekten de barış masasının iki tarafının dışında toplumda çok fazla sorun ve şiddet var kadın Kırım’ı, çocuk işçiliği, çocuk cinayeti, çocuk işçi cinayetleri, trafik terörü, geçinememe terörü, çeteleşme terörü, uyuşturucu madde, fuhuş yozlaşma terörü, gençlerin geleceksizleştirme terörü Türkiye’de şu an an iyi giden hiçbir şey yok ama..
bugün hala bir çok Alevi ve Kürt katliamları Sivas, Cizre,Sur, Roboski gibi Maraş katliamı içinde hala gerçekler bilinmiyor! Hala cayır cayır insan yakmayla, hamile kadınların sırtına süngü geçirip bebekleriyle birlikte öldürülmesiyle, katledilmesi ile yüzleşilmiş değil ! tımarhaneye dönen toplumsal yaşamdaki linç ve şiddet kültürü, çocuklardaki akran zorbalığı ile bile hala yüzleşilmiş değil! ama..
Biri barışı başlatsın, savaşı başlattığı gibi!
Biri Barış’a olan inancımız geri kazandırsın,
Barış’a olan inancımız geri aldığı gibi!…
Ez cümle İktidarlar, ezilenlerin kederlerine ihtiyaç duyarlar !.