Son iki gündür İzmir’de bazı cami hoparlörlerinden “Çav Bella” marşının çalınması ile ilgili yoğun bir refleks gelişiyor. Sorumluları bulunmalı, bu bir provakasyon, iktidar darbe planını devreye soktu. İçişleri Bakanı kendinden müptezel alışıldık yaklaşımı ile “Bun yapanı bulup cami önünde ezan dinleteceğiz” kanunlara bağlı bir içişleri bakanı olarak. Sisi yasalarını öngörüyor. Ayakta alkışlanır bu. Sonra yasa, hukuk falan filan. Yasalara göre bağış toplayamayan belediyelerin hesabına el koyarken sığındığı yasalar, kayyumlar atarken dayandığı yasalar. Hepsi tuz –buz oldu bir anda. Belki hayatında merkezi sistemden haberi olmayan bir günahsız cami önünde yüksek volümlü hoparlörlerden ezan dinletildikten linç edilir. Sivasta yakarken binlerce kişi ile Türkiye Halklarına canlı canlı izletilmedi mi sanki. Lakin sadece olan durumu paylaşan bir kişi gözaltına alındı. Tabi her darbe paronayası ya da eksik kalmış işlerin, işsiz kaldığında iş çıkarmakta olduğunu göstermek için canhıraş çalışan yaman kuvvetller bir Hdp operasyonu, ibret olsun Kürt – Alevi lincine başladı bile. Mevsimlik işçi linci de görmemiş olmak bi garip kalmakla birlikte.
Diyanet de açıklama yapıyor. Merkezi sistemimize sızmışlar. Sormazlar mı insana, üç-dört bakanlık bütçesi ile bir hoparlöre sahip çıkamıyorsun. Merkezi sistem yapıyorsun e o kadar imamı neden işe aldın. Bu kadar israf niye. Her yere desibel ayarı çekerken, kaç desibel ile halka zulmettiğinin farkında mısın diyanet. Ağrı da Dombra seçim müziğini çalmak ne ola ki. O kadar parayı neye harcıyorsun. Hoparlörüne ya da merkezi sistemine sahip çıkamıyorsun, sonra vay CHP, vay HDP sonra ver eline bidon. Canlı yayında komşu hesabı ile konuşanlar. Katliam yapacağını söyleyenler. Yasa nerde? Söyleyeyim merkezi sisteme kim sızdı ya da sızdırıldı ise orada. Barış sürecini bitiren lojmanlarında başlarına kurşun sıkılarak ölü bulunan polislerin, bir iç organizasyonla öldürüldüğünü gösteren yerde.
Gelelim iç katliamla iş göreceğini söyleyip yerinde rahat oturanlara. Bu iş şu koşullarda çok ağır sonuçlar verir. Hiç öyle cazgırlığa gerek yok. Bu cazgırlıkla basıncı artırabilirsiniz. Fakat benim tarih boyunca sekmeyen bir gerçek var. Oda darbeye uğrayanında, darbe yapanında fişlendiği. Örneğin Doğu Perinçek yakında 180 derece döneceğini gösteren ön açıklamalara dikkat edin. O demeçler başladığı anda silah stoklarınıza bakmadan güvenli bir yer aramaya başlayın kendinize. Bu durumda yakındır. Ya da Metiner küfürlü konuşmaya başlarsa tehlike çok yakın demektir. Libya da Suriye de bel bağlanan gayri nizami güçler birbirine girmeye başlayacak oradan zafer beklentisi ile üste çıkarız demeyin sakın. Yüzlerce evlat bu hırs yüzünden o savaşta her an yaşamını yitirebilir. Kürt – Alevi katliamı düşünüyorsanız o iş büyük beka meselezi olur. İçerde ölümü tencere kaynatma derdine düşmüş vatandaştan beklemeyin, bizim derdimiz birlikte dayanışmak. En iyisi ve makulü siz sonbahara bir seçime hazırlanın artık payınıza ne düştüyse. Bu süreçten başka bir darbe planlayarak çıkılır diyorsanız o çok büyük sıkıntı. Bu süreci Türkiye demokrasi mücadelesinde darbesiz bir geçiş başarabilirsek günahı, sevabıyla çilemizi başka bir eşiğe taşıyabiliriz.
Başka bir mesele bugüne kadar en tehlikeli görünen Kürt gerçekliği dünya çapında kendi örerek geliyor. Bu süreç Türkiye için tüm güçleri yeniden yorumlama sürecine girmek zorunda. Ama elinde cihatçı bakiyesi büyük. Libya hepsini kaldırır mı bilemeyiz. Ama Kürtler ve Türkiye halkları ile birlikte gelecek arzusu bir çizgiye dönebilirse başka başka şeyleri birlikte örme gücümüz olabilir. Türkiye Zini Werte ve KDP’nin basıncı Kürtlerin nüfuzunu KDP’ye taşıma pratiği ya da diyaloğa anlaşmaya çekme yöntemi çok daha büyük kayba sebep olabilir. Oradan İran’a basıncın riskleri de büyük. Amerika ile müttefiklik meselesi Kürtler olamdan buda tehlikede. Rusya ile ABD dengeli bir anlaşma eşiğinde, Libya, Irak, Suriye de yeni güç ya da sıtratejik ortak Kürtlerden bağımsız Türkiye değildir. Kürtlerle anlaşmış Türkiyedir. Müzakere ise tek seçenektir. Kalan seçenek olan başkaca İslami rejim darbesi ise karanlık ve müslümanları da derin çıkmaza sokan bir süreç olarak büyük acıları ile önümüzde duruyor.