İstanbul’da dün Hakk’a yürüyen Ozan Haydar İspir bugün Yenibosna Cemevinden Hakk’a uğurlandı. Sefa Öztürk Dede’nin okuduğu gülbenkler ve sanatçıların seslendirdiği deyişlerle uğurlanan İspir’in genç yaşta Hakk’a yürümesi büyük üzüntü yarattı. İspir, yarın Maraş Elbistan’ın Yoğunsöğüt köyünde toprağa sırlanacak.
Maraş Elbistanlı ozan Haydar İspir, bir süredir tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle dün sabah Hakk’a yürüdü.
Haydar İspir’in Hakk’a yürüme erkanı Yenibosna Cemevinde yürütüldü.
İspir’in yakınları, sevenleri, sanatçılar, Yazar Mehmet Kabadayı ve çok sayıda Alevi yurttaşın da katıldığı Hakk’a yürüme erkanı Güvenç Abdal Ocağı dedelerinden Sefa Öztürk tarafından yürütüldü.
İspir’in genç yaşta Hakk’a yürümesinin üzüntü verici olduğunu belirten Sefa Öztürk Dede, rızalık aldıktan sonra gülbenkler okudu.
Daha sonra İspir’in sanatçı dostları, onun vasiyeti üzerine deyişler seslendirdi.
Yakınları gözyaşlarına boğulurken, Hakk’a uğrulama erkanının ardından Ozan Haydar İspir, doğduğu köy Yoğunsöğüt’e götürülerek toprağa sırlanacak. Köyde sırlama ise 6 Temmuz Salı günü saat 13:00’te yapılacak.
12 YAŞINDA BAĞLAMA ÇALMAYA BAŞLADI
Haydar İspir, Yazar İsmail Güner’in yaptığı bir röportajda, müziğe 12 yaşında başladığını belirterek şöyle devam ediyor:
“Bağlama ailesinden cura ile başladım. Daha sonrasında çöğür dediğimiz kısa sap bağlamayla devam ettim. Ailem ile İstanbul’a yerleştik ve İstanbul’da çeşitli müzik evlerinden nota, şan, icra dersleri aldım ve bağlamamı geliştirdim. 94 yılından beri bağlama ve şan dersleri vermekteyim. 27 tane halk müziği yönetmenliği yaptım. Yüzlerce albüme bağlama icra ettim. Bildiğiniz üzere 2 Albümüm var… Tamamı kendi ürettiğim eserlerden oluşuyor. Bağlamayı sevmem ve halk müziğine gönül vermem; doğuştan var olduğuna inandığım duyarlı donanımım halktan ve haktan yana olmamdır.
İcra ettiğim enstrümantal (sazlar) bağlama branşım olmakla beraber ustalık derecesinde olmasa da lavta, ud, cümbüş, keman klasik gitar, bas gitar, tambur, yaylı tambur klasik kemençe.
Ozanlarımızdan en çok etkilendiğim Mahzuni Şerif’tir. O, bir derya idi. Aşık Daimî, Hüdai, Melüli, Aşık Veysel, Muhlis Akarsu’dur. Sanatçılarımızdan en çok dinlediğim ve esinlendiğim Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli ve Edip Akbayram, Hasret Gültekin, onlar birer ekoldür benim için.Kürt müziğinin duayeni olarak da Şivan Perveri görüyorum. Şivan Perwer, Kürt müziğinde bir ekoldür.”
PİRHA/ İSTANBUL