Öğretmen Zeliha Kelekçi, Tahtacı kültürü olan mengi oyunu hakkında üç yıllık çalışmasını şimdi cemevinde çocuklarla paylaşıyor. Kelekçi, verdiği mesajda ise “Eğer bir kültürü yaşatmak istiyorsanız sadece cemevi yapmakla olmaz. Bizim gibi orta yaşa gelmiş olanlar, bunu gençlere ve çocuklara aktarmamız gerekiyor” diyor.
Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Çamalan köyünden Zeliha Kelekçi, kendi köyünde öğretmenlik yaptığı üç yıl boyunca Tahtacı Alevilerinin folklörü hakkında çalışmalar yaptı. Kelekçi, 1990 – 1993 yılları arasında kendi köyünde öğretmenlik yaptığı sürede Tahtacı Alevilere özgü ‘Mengi’ oyunu hakkında araştırma yürüttüğünü anlattı.
Öğretmen Zeliha Kelekçi, üç yıllık süreçte Tahtacı kültürünü daha yakından tanıma olanağı edindiğini belirterek ‘Mengi ve Semah’ hakkında yaptığı araştırmaların detaylarını paylaştı. Kelekçi, “Bu konularda çalışmayı bir misyon olarak gördüm” diyerek köylerinin bu kültürünü sonraki nesillere aktarmak için çaba sarf ettiğini anlattı.
TAHTACI ALEVİLERİNDE MENGÜ OYUNU
Zeliha Kelekçi, yaptığı çalışmalara ilk olarak ‘Üç etek’ ile başladığını belirtti. “Köyümüzün ebe ve annelerinin giydiği üç etekler vardı” diyen Kelekçi, öncelikle o üç etekten diktirdiğine dikkat çekti. Öğretmen Zeliha Kelekçi’nin sonraki adımı, köyün yaşlı kadınlarından düğün adetlerini yazmak oldu.
“Bizim düğünlerimizde 1-2 halay dönülürse bir tane de mengi oynanırdı” diyen Zeliha Kelekçi, mengi oyununun semah gibi kadın ve erkeklerin birlikte, halka şeklinde dönerek oynanan bir oyun olduğunu anlattı. Kelekçi, bu oyunun davul ve zurna ile oynandığının da altını çizdi.
MENGİ İLE SEMAHIN AYRIŞIMI
Zeliha Kelekçi, mengi oyununun cemlerdeki semahlardan farkını da anlattı. Enstrüman olarak davul ve zurnanın kullanıldığını ve mengide coşkunun hakim olduğuna işaret eden Kelekçi, şunları anlattı:
“Mengi eğlenerek oynanan bir oyun. Dönerek oynanması dünyanın yuvarlaklığını, mevsimleri, gece ve gündüzleri anlatır. Beraber oynamamız kadın erkek eşitliğini hatırlatır. Birbirimize, kadın-erkek yüz yüze, elimizi havaya kaldırarak oynarız. Hakk’tan aldığımız sevgiyi, yüreğimizle beraber halka, doğaya verme; doğadan ve insandan aldığımız bir olmayı, biz olmayı, Hakk’a verme, ‘adım, yürüyüş, koşma’ anlamına geliyor.
Semahtan farkı ise, semah ile cem yaparken ibadet yapıyoruz. Ama mengi, tahtacılar çam kesmeye gittiklerinde, tahtacılık yaparken önce kurbanlarını keser sonra ise eğlenerek oynadıkları bir oyundur. Semahtan farkı ise sazla da oynanıyor ama davul zurna ile daha bir coşkuyla oynanıyor. Kadın, erkek hep beraber oynuyoruz.”
MENGİ OYUNUNU YENİ NESİLE AKTARIYOR
Öğretmen Zeliha Kelekçi, Tahtacı kültürü olan mengi oyununu günümüzde çocuklara öğrettiğini de anlattı. Eğitimleri cemevinde verdiğini belirten Kelekçi, “Çocuklara kitap okutarak, resim yaptırarak, mengi oyununun anlamını vererek öğretiyorum. Çünkü bu kültürün yaşamasını istiyorum. Eğer bir kültürü yaşatmak istiyorsanız sadece cemevi yapmakla olmaz. Bizim gibi orta yaşa gelmiş olanlar, bunu gençlere ve çocuklara aktarmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KADIN-ERKEK AYRIMI YAPMAYAN KÜLTÜR: TAHTACI ALEVİLERİ
Öğretmen Zeliha Kelekçi, son olarak Tahtacı Alevilerinde kadınların çalışkanlığına dikkat çekti. Kelekçi, Alevi kültürünün yaşaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Tahtacı kültürünü varedebilen, Aleviliğin gelmesini sağlayan kadınların erkeklerle eşit alanda hem ormanda çalışması, hem de kültürü ayakta tutmaları onları güçlü kadınlar yapmış. Erkekler de onları geri plana itmemiş.
Dünyadaki en büyük barışı, adaleti sağlayan Alevi toplumudur. Bu inanç, bu kültür yaşadığı sürece barış olacağını düşünüyorum. Böyle bir kültürde doğmak, yaşamak, büyümek; bu eşitliği hayatına geçirmek, kadın-erkek ayrımı yapmadan, yan yana, yarın yanağından gayrı her şeyi paylaşmak bizim özümüz ve tüm insanlara verdiğimiz mesaj da budur.”