Eşqê dila tava zelale, hîyva zerîn bi eşqê wî zerinê
Xemla can eşqê, bo wi şewle dide cane bi eşq
Heza wî şewqa roje ye, şewq bi eşq cem digerinê
Zerre u misgal hez digire, tari roniya re eşqe, roni tariye ra….
Aşk-Eşk ölümsüzlük bilgisi olarak canın zamanı ve mekânı birlediği ikrarlı bilme hali. Aşık demi bilip derman olandır. Aşık dem ile dem olandır. Aşık olmak iman etme halidir. İman eden memun olur. Memun mecnunun rıza halidir. Onun üzerinde başka güç henüz keşfedilmedi. Keşif ise ancak yine aşk ile mümkündür. Mümkün memunun (Emin, Ma’ya(Ana Tanrıçaya) ikrar vermiş olan) iman ettiği gerçekleşmedir. Gerçek ise aşk ile doğmuş olan, ışığı ile görünmüş olandır.
Aşık kâinatın doğum yasalarına tabidir. Bu durum cümle varlığın birbiri ile bağlı olması gibidir. Yaşadığı dönemin aşığı olmaz varlık, yaşadığı dönemi tüm zamanların aşkı ile anlar. Aşık için zaman birlik içerisindedir. İlk doğumla aşikâr olmuştur maşuk.
Aşık taşa dil veren, suya gönül bağışlayan, toprağı harlayan, havaya nefes olan, ateşi harlayan hakikat birliğinin nişanıdır. Her can aşkı tadar elbet, doğumu tattığı gibi. Yaşamak bir aşk eylemi olarak, ölümsüzlük cesareti taşır. Aşığın cenneti de cehennemi gönül Kabe’sidir. Akıllardan üstün akıl taşır aşık, mekâna sığmadığı gibi, zamanı da genleştirir. Tüm kâinat aşığın bahtında atar, orada yeniden kâinat doğacak kadar güçlüdür ateşi.
İnsan aşığın kemaline mana dermiş varlık hali olarak, aşk ile meydan kurabilir ancak.
Aşkın içerisinde iyilik ve kötülük aranmaz, çünkü saf haldir aşk. Kâmil insan aşkın bilgisi ile saflaşmış, mana bulmuş, dem bilmiş, meydan görmüş varlık halidir.
Bugün aşktan uzaklaşmış softalık ve kötülük ile mücadele ediyor aşk insanları, aşk ile yoğrulmuş doğa ana, aşka kör kalmış tüketicilerin, kötüye mana biçmişlerle mücadele ediyor. Aşıkların yüzü suyu hürmetine nefes alıyoruz bunca kötülüğün içerisinde. Kötülüğün, korkaklığın, kör olan gözlerin açlığı ile mücadele ediyoruz aşk ile. Çoğumuz yurtlarını yitirdi, çoğu zindanlarda dünyanın dört yanında. Çoğumuzu aşk ile delirdik sokaklarında meczup olduk. Köşe başlarında aşk ile dilenirken içlerinde ki rahmet biraz görünsün diye gözlerine bakıyoruz. Bir ağacın filizinde, bir ceylanın gözlerinde, bir annenin umudunda, adalet narasında direniyoruz.
Ya da dağın başında eşkiyanın sevdasında, sokakta copların karşısında, bir panzerin dibinde uzanırken kötülüğe karşı direniyoruz. Rızkımızın peşinden koşarken paylaşıyoruz onu birer birer her canlı ile.
Yaşamak neden direnmektir, aşk bir direnme halimidir?
Nasıl cesur oluyoruz bu kadar. Aşk bir cesaret hali mi, toplara, tüfeklere, bombalara karşı parça, parça ceylan bakışı mı aşk?
Nasıl kenetleniyoruz bu kadar çok dünyanın dört yanında, aşk yurt olmak hali mi?
Nasıl muazzam bir birlik ve doğal bir örgütlülük hali bu yıkılması mümkün olmayan, önderin, fedainin nereden çıkacağı kestirilemeyen, devamcısı hiç bitmeyen aşk insanlarını kim yenebilir. Aşka teslim olmadan kim direnebilir bu coşkulu cesurlar karşısında.
Aşk ile direnmek siz istemeseniz de kapınızda duran maşuka borcunuzdur. Herkes içinde aşkın sıcaklığına sarılsın orada kâinatın varlık hali ile harlanacaksınız. Kapıyı açtığınızda ise göçe revan olmuş turna katarlarını, sığırcığın ötüşünü, kırlangıcın süzülüşünü, ağacın baharı bekleyen çırılçıplak sevişini, bir mahpusun güneş gören penceresini, havayı koklayacaksınız, kendi zindanlarınızı kırarak. Her anne ve babanın evlat sevişinde ki rızık yolculuğuna çıkarken ki dik duruşlarına tanık olacaksınız.
Aşk ile direniriz ancak, aşka biat edene kadar, aşıklar ordusu ile büyük cenge hazırlayın kendinizi, bedeninizi, ruhunuzu, dağlarınızı, dağlar başında ki keçilerinizi, onlar bilgeliğin müjdesini getirecektir.
Aşk ile, Hakk Aynamız, Xızır Yardımcımızdır..