Cumhuriyet tarihi 100. Yılına yaklaşırken, hakikatli bir değişim ve algılayış süreci kaçınılmaz sonuç olarak Türkiye devlet sisteminin önündedir. Kürtler, Aleviler, Emekçilerin, Ötekilerin direnci ve bedelleri ağır olmuş kurumsal örgütlülükleri sonuç alıcı noktalara gelme eşiğini hak ediyor. Anadolu ve Mezopotamya halkları bu çözümleri gerçekleştirmiş hakikat bilgisine ve deneyimine sahiptir. Doğal rıza toplum örgütlenmeleri, Aşiret demokrasisi modelleri, Birleşik konfederasyon pratikleri, İmparatorluk ve Cumhuriyet pratiklerini çokça deneyimlemiştir. Karşıtlık üzerinden düşman geliştirme pratiği güçlü olduğu kadar, müzakere etme gücü deneyim, pratiğin görüldüğü kadim coğrafik yerleşim alanlarıdır. Anadolu ve Mezopotamya alanlarına uygun olmayan batı ikameli Ulus Devlet modeli ise en sıkıntılı kaus yaratan süreç olmuştur. Temelinde inkar, imha ve asimilasyon barındıran, tek tipleştirme, merkezi iradeye biat ettirme zorbalığı toplumların birlikte yaşam ve müzakere gücünü kıran, toplumların geleneksel kültürünü hırpalayan Ulus Devlet formu çözüm üretemediği gibi, büyük acılara ve soykırımlara sebep olmuştur. Birlikte yaşam gücü geliştirmeyen model sürekli suç üreten ve üretilen suçun altında suçluların birlikte, suçlarını örtbas ettikleri yaşanmışlıklara sebep olmuştur. Ulus Devletler gelinen süreçte halklar tarafından geleceksizlik ve suç üreten durumda algılanmakta, Karşıtlık – Beka sorunu üzerinden politika üretme biçimi meşruluk sorunu yaşamaktadır. Canlılığın birbirinden beslenme ilkesine aykırı olan bağımsızlık manipülasyonu ile ırkçılık pompalayarak zorba meşruluk sağlayan dönemleri yaşadık yaşıyoruz.
Türkiye son 20 yılını muhafazakâr demokrat çıkışlı Akp hükümetinin mutasyonlarını görerek ve yaşayarak deneyimledi, deneyimliyor. Sanırım 100. Yılına yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm eşiklerini, Osmanlı’nın üç tarzı siyasetini 20 yıla sıkıştırıldığını gördük. On yılları ise Akp-Mhp koalisyonlu ırkçılığı çıtalayan sağ siyaset formu artık çok derin meşruluk sorunları yaşıyor. Uluslararası arenada ise ciddi güven sorunu ile her geçen gün yalnızlaşıyor. Bölgesel ve küresel jeopolitik, jeostratejik kaymaların olabildiği değişimler eşiğinde iken, Türkiye yakıcı sorunlarını çözemediği için ekonomi örtülü köklü sorunları Kürt gerçeği, Alevi gerçeği, Tarihle yüzleşme gerçeği ile yolunu açmaktan korktuğu için yalnızlaşıyor, tekleşiyor, yoksullaşıyor, suç üretiyor, suça ortak oluyor. Türkiye halkları olarak bu gerçeği en acı pratikler ile deneyimliyoruz. Her geçen gün bir yanımız çürüyor. Çıkışın yollarını hep birlikte bulmak durumundayız. Bu geçiş ise demokratik yöntemlerin radikal özellikleri ile putları yıkan formda olmalı. Halkın zor aygıtı meşruluk gücüdür. Ama halkın zor gücü radikal demokratik yöntemleri barındıran salih geçişi hedeflemelidir. Karşıtlık, düşmanlık siyaset yöntemlerinden çok aidiyet, vicdan, adalet ve birliktelik esaslarını rehber edinmelidir. Güç ise halkın olan yönetişim erkinin vekaleten temsilcilerini yeniden varlığın kurucu değerlerine ahlaki- politik meşru alana çağırmaktır. Öncülüğünü göğüsleyerek.
Biz Hakk Yol Alevi Halklar için her meseleye yaklaşımımız hakikat değerleri üzerindedir. O değerler ise varlığın iman ve ilahi makamı olan 10 temel yasa düsturudur. On temel düsturu besleyen hakikat ise her varlığın doğum gerekçesi sebepsiz değildir. Her varlık bir hükümle meydandadır. İnsan mana sahibi olduğu kadar nefis sahibidir. Kamil insan düsturu olarak görev ise nefsine uyanı hakikate çağırmak sorumluluğudur. Son kertede iyi ve kötü insan varlığının tanımı ve sorunudur.
Türkiye için; gelinen eşik yeniden on temel yasa düsturuna göre nefisten uzak yasayı ve adaleti rehber edinmiş düşmanlık üretmeyen kurucu değerlerdir. Bu durum 10 bin yıl öncede böyle idi şimdi de böyle olmaktan başkaca yolu görünmüyor.
Seçimli Kurucu Meclis:
Türkiye devleti, Türkiye halkları öncülükleri ve politik temsilcileri kökten ideolojik ve kurumsal değişimleri önüne katmış olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin rıza üretemeyen sıkışmışlığından çıkmak için yasal güvenliği sağlanmış Cumhurbaşkanı’nın siyasal ve sosyal obdusmanlığında partisinden azade alana çekilerek Seçimli Kurucu Meclis’in oluşturulması için bir geçiş sürecinin tanımlanması. Bu sürecin anayasal güvenlik kodlarının da tanımlandığı yasal düzenlemelerin TBMM zemininde tüm siyasi partilerin mutabakatıyla yasal zemine oturtulması ön koşulu ile 2022 Haziran ya da Kasım döneminde TBMM seçimine gidilmesi ile başlayacak ve seçim süreci güvenliğini kolluk ve bürokrasi yapıları güvenceye alacak, sivil ve uluslararası denetime açık Seçimli Kurucu Meclisin oluşturulması demokratik geçiş modeli olabilir.
Cumhurbaşkanı’nın obdusmanlığını güçlendirecek yasal güvencesi oturtulmuş sosyal ve politik obdusmanlık aktörleri de yurt bütünlüğü ve genel rıza alanı açısından önemlidir.
Seçimli Kurucu Meclis Türkiye’nin temel sorunlarını gündemine alan demokratik geçiş zemini ve reformları için çalışmaya başlar. Anayasa, Yurt, Yurttaşlık, Kürt sorunu barış süreci, Alevi halkların anayasal tanımlanma meselesi, azınlıklar meselesi, kadın, ekonomi, ekoloji, emek alanlarını içine alan bir süreci işletir.
Seçimli Kurucu Meclis temel üç kurucu süreci işletir.
1) Kurucu Anayasa 2) Anayasal Kurucu Yurttaşlık 3) Kurucu Ekonomi
Bu başlıklar ademi merkeziyetçi, çok kültürlü, çok dilli bir devlet modelini hedef alan Demokratik referandum ile birlikte, birleşik bir geleceği gerçekleştirebilecek güç alanı doğuracaktır.
Yol kazalarının çok olacağı bu radikal demokratik çıkış dünyaya, orta doğuya da yeni bir ruh ve önderlik alanı açacaktır. Referansları Anadolu ve Mezopotamya halklar tarihinde mevcut olan bu süreç en çok birlikte yaşam ısrarından ve deneyiminden gücünü alacaktır. Bu toprakların doğurduğu her evladın yüreğinde bu gücün olduğuna inanmak zorundayız. Gerisi düşmanlık, kırım ve kıyımdır. Ölüm denizi olmuş olan Akdeniz nasıl bir çıkmaz da olduğumuzun açık kanıtıdır.
Hakk Aynamız, Xızır Yardımcımızdır.