Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan için Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde tören yapıldı. Margosyan Şişli Ermeni Mezarlığı’na defnedildi.
Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan, bugün Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde yapılan törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Mıdırgıç Margosyan’ın ardından dostları, yazarlar ve siyasetçiler Gazete Duvar’a açıklamalar yaptı.
‘YERİ DOLDURULAMAZ BİR ŞAHSİYET’
Edebiyatçı ve yazar Şeyhmus Diken, cenaze törenine Heredan’dan bir avuç toprak getirdiğini belirterek şunları söyledi:
“15 yaşındayken anadilini öğrensin diye İstanbul’a göçmüş, ondan sonra da hep İstanbullu olmuş bir Diyarbekir Ermenisi… Ama işin tuhaf tarafı toprağından 15 yaşından itibaren ayrı düşmüş olmasına rağmen ölünceye kadar düşünsel, edebi ve yaşamsal anlamda hiç toprağından ayrı düşmemiş biriydi. Çünkü bütün yazılı metinlerine baktığımızda ve Diyarbekir ile olan bağını düşündüğümüzde hep Diyarbekir, başka bir şey yok. Onu değerlendirirken hep yakın dönem taşra Ermeni edebiyatının tek kalemi diyorlar. Bu doğru bir ifade. Diyarbakır’ın uzağında olduğu halde Diyarbakır’daki halklar mozaiğinin yaşamsal hikâyelerini onun kadar doğru düzgün, onun kadar derli toplu, derinlemesine anlatan başka yazar yok. Biz Diyarbakır’da yaşayarak yazıyoruz, o ise Diyarbakır’ın uzağında yazıyor. Bu açıdan Margosyan yeri doldurulamaz bir şahsiyet. Toprağı bol olsun. Ben Heredan’dan köyünden bir avuç toprak getirdim. Toprağına gömülmesini isterdik ama mümkün olmadı. Toprağı bol olsun. Dün yayınevine uğradım. Ölümü duyulur duyulmaz, Margosyan’ın kitaplarının siparişi en çok Diyarbakır’dan verildi.”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Hem Ermeni cemaati hem Diyarbakır hem de Türkiye için çok büyük bir kayıp. Yeri dolmaz. Ben ailesini Cumhuriyet Halk Partisi adına ziyaret ettim. Ermeni cemaatinin ve sevenlerinin başı sağ olsun. Acıyı paylaşıyoruz. Yeri dolmaz bir değeri kaybettik” dedi.
‘YAZILARINDAN TÜRKİYE GÜNCESİ ÇIKAR’
Margosyan’ın uzun yıllar boyunca yazdığı Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Kendi edebiyatı olan bir insan. Uzun yıllar Türkiye’de politikayı, edebiyatı ve felsefeyi birleştirerek yazmış bir isim. Hem Ermeni edebiyatı hem Türkiye edebiyatı için yaptıklarıyla önemli izler bıraktı. Diyarbakır’daki operasyon sürecinde, Sur’un binlerce yıllık tarihinin alt üst edilmesi ve dönemin başbakanı tarafından Toledo yapılacağı söylenmesini bir utanç belgesi olarak eleştirmişti. Margosyan’ın doğduğu mekanların yerle bir edilmesi, hastalığının ilerlediği bir dönemdi. Ben o dönemde oradaydım. Onu çok derinden sarsan bir süreçti. Mıgırdiç abi, başından beri Evrensel’de yazıyordu. Şöyle bir özelliği vardı. Farklı yazarların numarasını alırdı benden, yazarları arayıp tebrik ve teşvik ederdi. Gündemi de son anına kadar yakından takip etti. Hasta olduğunda da tamamlanmamış yazısını yayınladık. Çok güçlü bir kalemdi. ‘Kirvem’e Mektuplar’, çok dertleşmeli, politika ve edebiyatı iç içe geçirdiği yazılardı. O yazılarından Türkiye güncesi çıkar. Türkiye’nin gayrı resmî tarihini de görürüz çünkü pek çok kişi çeşitli kaygılarla bazı şeyleri atlarken, Mıgırdiç Margosyan, cezai yaptırımları umursamadan, baskı altında olan bütün kesimlerin derdiyle hemhal olmuş bir isimdir” diye konuştu.
Mıgırdiç Margosyan’ın çocukluk arkadaşı Aydın Kılıççı ise, “İkimiz de 1938 doğumluyuz. Sınıf arkadaşıydık. Margosyan İstanbul’dan geldiğinde hemen buluşurduk. Sessiz, sakindi. Çok fakir bir ailenin çocuğuydu. Yaz tatillerinde çalıştığı için ben kızardım kendisine. Biz sokaklarda bilye oynarken sürekli ‘sen neredesin, neden gelmiyorsun?’ derdik. O da ‘ben dayımın dükkanında çalışıyorum’ derdi. Dayısı demirciydi. Körüğün başına geçer demirleri döverdi. Küçüktü, bu yüzden ayağının altına sehpa koyarlardı. Bütün yaz tatilleri böyle geçerdi” ifadelerini kullandı.
‘DİYARBAKIR’LA BERABER BÜTÜN ANADOLU’NUN HİKÂYESİNİ ANLATTI’
HDP Milletvekili Garo Paylan da şunları söyledi:
“Biz değerli bir ozanı, bir hafıza insanını kaybettik. Ulu bir çınar devrildi bugün. Mıgırdiç Margosyan, Ermeni toplumunun çok önemli bir eğitimcisi, entelektüeli, yazarıydı… Onu kaybetmek büyük bir kayıp. Aynı zamanda Diyarbakır’ın hafızasını da ortaya koyan bir insandı. Diyarbakır’ın çok kimlikli, çok inançlı bir şehir olduğunu ortaya koydu. Diyarbakır’la beraber bütün Anadolu’nun hikâyesini anlatmıştı. Hafızanın yeniden konuşmasıydı. Önemli bir değerimizi kaybettik ama kendisi kitaplarında, hikâyelerinde ve romanlarında yaşayacak.”
Margosyan, karaciğerle bağlantılı sağlık sorunları nedeniyle bir süredir Maltepe Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Ermeni yazınında “taşra edebiyatının son temsilcisi” olarak bilinen Margosyan, Aras Yayıncılık’ın da yöneticilerinden biriydi.
MIGIRDİÇ MARGOSYAN KİMDİR?
Mıgırdiç Margosyan, 23 Aralık 1938’de Diyarbakır’da, Hançepek Mahallesi’nde (Gavur Mahallesi) doğdu. Eğitimini Süleyman Nazif İlkokulu, Ziya Gökalp Ortaokulu, daha sonra İstanbul’daki Bezciyan Ortaokulu ve Getronagan Lisesi’nde sürdürdü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi.
1966-1972 yılları arasında Üsküdar Selamsız’daki Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi’nde müdürlüğün yanı sıra felsefe, psikoloji, Ermeni dili ve edebiyatı öğretmenliği yaptı. Daha sonra öğretmenliği bırakarak ticarete atıldı. Edebi çalışmalarını aralıksız sürdürdü.
Marmara Gazetesi’nde yayımlanan Ermenice öykülerinin bir bölümü ‘Mer Ayt Goğmerı’ (Bizim Oralar) adıyla kitap haline getirildi (1984) ve bu kitabıyla 1988’de, Ermenice yazan yazarlara verilen Eliz Kavukçuyan Edebiyat Ödülü’nü aldı. Aras Yayıncılık tarafından basılan ‘Gâvur Mahallesi’ (1992), ‘Söyle Margos Nerelisen?’ (1995) ve ‘Biletimiz İstanbul’a Kesildi’ (1998) adlı Türkçe kitaplarını, 1999’da ikinci Ermenice kitabı ‘Dikrisi Aperen’ izledi. Türkçe kaleme aldığı ‘Tespih Taneleri’ (2006) adlı anı-romanı büyük ilgiyle karşılandı. Evrensel, Agos ve Yeni Yaşam gazetelerinde yazdığı yazılar, ‘Kirveme Mektuplar’, ‘Çengelliiğne’, ‘Zurna ve Kürdan’ isimleriyle kitaplaştırıldı. Yazarın, dünyanın yaratılış hikayesini mizahi bir üslupla ele aldığı son kitabı ‘Tanrı’nın Seyir Defteri’ ise 2016’da yayımlandı.
KAYNAK / DUVAR GAZETESİ