Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) şubelerinin her hafta yaptığı eylemler kapsamında Amed’de, 29 Kasım 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Ender Toğcu’nun ve Êlih’te ise Mehmet Raci Değirmenci’nin akıbeti soruldu
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) şubelerinin her hafta “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” amacıyla yaptığı eylemle bu hafta da Amed ve Êlih’te (Batman) devam etti.
Amed’de yapılan eylemin 721’incisi Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Bu haftaki eylemde 29 Kasım 1994 tarihinde Amed’de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Ender Toğcu’nun akıbeti soruldu. Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, bir önceki eylemlerinin polis tarafından engellendiğini hatırlatarak, “Kürt coğrafyası her ne kadar resmi anlamda bir OHAL kaldırılmış olsa da fiili anlamda OHAL’in uygulamaları devam ediyor” dedi.
‘Oğlun bizim elimizde’
Sistematik devlet politikasının, sistematik bir cezasızlıkla sürdürüldüğüne dikkat çeken Zeytun, 2009 yılında polisin açtığı ateş sonucu üniversite öğrencisi Aydın Erdem’in katledilmesinin yıl dönümünde kendisini sevgiyle andıklarını ifade etti.
Konuşmaların ardından gözaltından kaybedilen Ender Toğcu’nun hikâyesini okuyan İHD Amed Kayıplar Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, “Evli ve tek çocuk babası olan Ender Toğcu, 29 Kasım 1994 tarihinde saat 15.00 civarında ağabeyi olan Ali Toğcu’ya, hastaneye yatırılan eşinin yanına gideceğini belirtir, onun yanından ayrılır. Hastanede o gün refakatçi olarak bulunmakta olan Ender Toğcu’nun annesinin beyanına göre oğlu o gün hastaneye hiç uğramaz. Aynı gün gece saat 22.30 civarında Ender’in babasının ikamet ettiği eve 7-8 kişilik sivil polisler tarafından baskın düzenlenir. Polisler, baba Hüseyin Toğcu’yu sürekli olarak oğlunun nerede olduğunu sorarak dövmeye devam eder. Baba Hüseyin Toğcu, korktuğundan dolayı sivil polislere oğlu Ender Toğcu’nun ‘üç gün önce Kayseri’ye dayısının yanına gittiğini’ söyler. Bunun üzerine polisler babayı ‘oğlun bizim elimizde, üç gün içinde sana ölüsünü teslim ederiz’ diye tehdit ederek evden ayrılırlar” dedi.
‘Babasına tutanak imzalattılar’
“Evden ayrılan sivil polisler daha sonrasında Ender’in ağabeyi olan Ali Toğcu’nun evine giderler” diyen Akdeniz, “Ali’ye de aynı şekilde Ender Toğcu’nun nerede olduğunu sorarlar. Ali Toğcu, sivil polislere Ender’in saat 15.00 civarında yanından ayrıldığını ve kendisini bir daha görmediğini ifade eder. Bunun üzerine polisler, Ali Toğcu’yu da yanına alarak babasının evine tekrar gelirler ve babaya ‘Evinizde silah var, o silahı bize teslim edeceksiniz’ deyip odunluğa girerek silahı çıkarırlar. Polisler babasına silahın yerini Ender Toğcu’nun söylediğini belirtip oradan ayrılırlar. Aynı gece saat 24.00 sıralarında oradan ayrılan polisler bir süre sonra tekrar eve geri gelip baba Hüseyin Toğcu’ya tutanak imzalatırlar” dedi.
“Olayın ertesi günü Ender’in ağabeyi Ali, kahvehanede oturduğu sırada Çarşı Karakolu polisleri tarafından kahvehaneden alınıp üç gün boyunca gözaltında sorguya çekilir. Ağabeyine de Ender’in nerede olduğu sorulur, ağabeyi nerede olduğunu bilmediğini söyleyince polisler ‘yalan söyleme, biz onu yakaladık, üzerinde bir liste de çıktı. O listede telsiz ve pil gibi eşyaların fiyatı da yazıyordu’ derler. Ender Toğcu’nun babası Hüseyin Toğcu’nun beyanına göre, Ender’in ağabeyi gözaltında kaldığı sürede Ender’in çığlıklarını ve sesini duyar. Ağabeyi olan Ali Toğcu, üçüncü gün Erxanî yolu üzerinde serbest bırakılır” diyerek o günden sonra ailenin adalet mücadele yürüttüğünü ancak sonuç almadığını belirtti.
‘Köyümüz yakıldı’
Êlih’te ise kayıp yakınları ve İHD üyelerinin yaptığı eylemin 557’nci haftasında 27 Kasım 1993 yılında Êlih Kısmet Mahallesi’ndeki evinin önünde katledilen Mehmet Raci Değirmenci’nin akıbeti soruldu.
İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi, Değirmenci’nin hikâyesini şöyle anlattı: “Katledilen Değirmenci’nin abisinin anlatım ve beyanlarına göre; ‘Mehmet Raci Değirmenci HEP’in (Halkın Emek Partisi) Kozluk ilçe yönetiminde yer alıyordu. Bu sebeple, Mehmet Raci ile birlikte bizde sürekli tehditler alıyorduk. Bu süreçte, sürekli Jandarma Karakolu’na çağırılıyordu. Mehmet Raci, 1992 yılında jandarmanın baskısından dolayı Batman’a göç etmek zorunda kaldı. 1993 yılında da güvenlik güçleri tarafından, köyümüz boşaltıldı ve biz de köyümüzden ayrılıp Batman’a göç etmek zorunda kaldık. Biz ayrıldıktan hemen sonra da askerlerce köyümüz yakıldı.”
‘Hizbullah itiraf etti ama’
“Mehmet Raci Değirmenci Batman Kısmet Mahallesinde ikamet ediyordu. Giyim dükkanı işletiyordu. Katledildiği gün yani 27 Kasım 1993 tarihinde, saat 16.00 sularında evine gitmek için giyim dükkanını kapattı. Evinin kapısında kimliği belirsiz kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Bunun üzerine silah seslerini duyan komşuları olay yerinde yerde yatan Mehmet Raci’yi bulup devlet hastanesine götürdü. Biz de haberi alır almaz hastaneye gittik. Hastaneye vardığımızda maalesef hayatını kaybettiğini öğrendik. Hastane girişinde, Emniyet güçleri hastaneye girişimizi engellediler” diyerek anlatımlara devam eden Elçi devamında, ” Görgü tanıklarının aktarımlarına göre, Mehmet Raci’yi katledenler 20-25 yaşlarında ve yüzleri açık olan iki kişiydi. Yıllarca bu cinayetle ilgili herhangi bir soruşturma yapılmadı, başvurduğumuz adli mercilerden olayın aydınlatılması ile ilgili herhangi olumlu dönüş almadık. Fakat 1998 yılında yakalanan Hizbullah militanlarının, Batman’da yayımlanan yerel bir gazetedeki haberinde kardeşimin öldürülmesi olayında da rol aldıklarını itiraf ettiler.
Aile, Susurluk Olayı’ ndan sonra yeniden açılan soruşturmalara istinaden 1997 yılında olayın aydınlatılması ve faillerin yakalanması için savcılığa yeniden dilekçe verdi. Fakat herhangi bir sonuç alamadı” dedi.
HABER MERKEZİ
#Aliye #kardeşi #Enderin #çığlıkları #dinletildi