Güzelim bahçeler imara açıldı ve arsa oldu, kat karşılığı yapılan çirkin apartmanlar Meletî’yi doldurdu. Sonra lahana tarlaları, domates, biber ve salatalık bostanları imara açıldı. Depremde en büyük yıkım buralarda olmuş. Bütün bu bahçeler, tarlalar AKP döneminde imara açıldı
Hüseyin Kalkan
Meletî diye bir kent kalmamış. Yıkılmış ve yıkılacak binalar kalmış geriye. İktidar bunu gizlemeye çalışıyor. Sanki Meletî’de çok fazla yıkım olmamış havası yayıyorlar. Bazı gazetecilerin haber geçerken saldırıya uğraması, bazı politikacıların tartaklanmasının nedeni bu. Önce transit yollar üzerindeki enkazlar kaldırılmış. Şehrin merkezine yürüdüğünüzde sadece enkazla karşılaşıyorsun. Merkezde birçok bölgede enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Sokaklarda çok az sayıda insan var. Bunlar da ayakta kalan binaların yıkılma tehlikesine aldırmadan geziyorlar. Meletîlilerin büyük bölümü depremden etkilemeyen ilçelere taşınmış, başka kentlere taşınanların sayısı az değil. Bir bölümü kentin çeşitli bölgelerine kurulmuş konteyner kentlere yerleşmiş. Şehir merkezinde birçok bölgeye girmek yasak. ‘Girmek yasak. Polis’ işaret ve şeritleri ile kapatılmış birçok cadde. Tam şehrin merkezinde bulunan Yeni Cami’nin (Meletîlilerin deyimi ile Teze Cami) bulunduğu bölgeye girmenin en sıkı yasaklandığı bölge. Burda büyük yıkım yaşanmış. Bu caminin civarlarında bulunan Mısır Çarşısı, Şire Pazarı, Bakırcılar Çarşısı ve Büyük Otel yıkılmış.
Deprem ve bir restorasyon
24 Ocak 2020’de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki Elazığ depremi, halk arasında Yeni Cami olarak bilinen camiye büyük hasar vermiş, ana kubbenin bir bölümünde çökme, duvarlarında çatlama, minare külahlarında dökülme meydana gelmişti. Depremin ardından tehlike oluşturduğu için ibadete kapatılan ‘Yeni Cami’ için, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ihale düzenlenmiş, onarım ve restorasyon çalışmalarına Ekim 2020’de başlanmıştı. Sur Yapı adlı firmanını yürüttüğü restorasyon 14 milyon mal olmuş. Mereş depreminde ise yeni biten restorasyona rağmen Yeni Camii büyük ölçüde yıkıldı. Bazı Meletîliler ‘Restore edilmeseydi belki yıkılmazdı’ diyorlar. Sur Yapı iktidara yakınlığı ile bilinen ve Erdoğan’ın teşekkürüne mazhar olmuş bir şirket. Taksim’de inşa edilen Taksim Camii’nin resmi açılışında konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Mihrap, minber ve kürsünün bizzat caminin banisi’ dediği Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Altan Elmas tarafından tasarlandığını söylemiş ve Elmas’a teşekkür etmişti. (Cumhuriyet, 29. 05.2021)
Toz altında çay yudumlamak
Kışla caddesinde enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Şehir merkezinde bulunan bu caddeye girmek yasak. Ama enkazdan kalkan toz yasak tanımadığı için her tarafa yayılıyor. Hemen yanındaki kavşağa kurulmuş olan seyyar çay ocağında çayımı yudumlarken, bu notları bilgi sayarak geçirmeye çalışıyorum. Şehirde oturup bir çay içmek, yemek yemek için herhangi bir mekan kalmamış. Çay ocaklarında, kebapçılarda seyyar ve binalardan uzak kavşaklarda kurulmuş. Aslında perakende ticaret şimdilik seyyar hale gelmiş. Giyecek, yiyecek ihtiyaçlarınızı seyyarlardan temin edebilirsiniz. Bunlar da az miktarda. Sadece bazı AVM’ler ayakta kalmış. Bankaların merkezdeki şubeleri kapalı. Sadece Ziraat Bankası’nın Hükümet Konağı’nın karşısında Kapalı Çarşı’nın üstünde seyyar bir şube oluşturmuş. Şehirde AKP’nin herhangi bir etkinliğine rastlanmıyor. Aş evleri genellikle devlete ait başka kurumlar tarafından oluşturulmuş. Mesela Ziraat Bankası açmış bir aşevi. Yanında AFAD bürosu var. Her ikisinin önünde uzun kuyruklar var. AFAD bürosunda herkese ‘bekleyin’ cevabı veriyorlar. Meletî’de en büyük yıkım yeni imara açılan semtlerde olmuş. Karakavak ve Bostanbaşı mahalleleri. Buralar isminden de anlaşılacağı gibi Meletî’nin bostanları ve kayısı bahçelerinin bölgesiydi. Lahana tarlaları, domates, biber buralarda yetiştirilirdi. Bütün bu tarlalar sulu olduğu için verimli topraklardı. İmara açıldıktan sonra bir anda sitelerle doldu. Bütün binalar yeni ama hepsi ağır hasarlı. Yeni bitmiş daha kimsenin taşınmadığı binaların bile ağır hasarlı olduğu tespit edilmiş. Şehrin birçok bölgelerinde hala doğalgaz ve su kesik.
Enkaz ve hastalık tehlikesi
Şehrin birçok noktasında enkaz kaldırma çalışmaları herhangi bir tedbir almadan sürüyor. Kaldırılan molozlar iki noktaya dökülüyor. Biri daha önce haber olmuş olan Alevi köylerine yakın, diğer ise neredeyse şehir içi sayılacak kadar merkeze yakın olan şehir mezarlığının yanında. Bu alanın hemen yanında da fidan pazarı var. Ayrıştırılmayan bu molozlar çevreye kanser riski ve akciğer hastalıkları tehlikesi saçmaya devam ediyor. Ayrıca molozlar kamyonlara yüklenirken tedbir alınmaması ve tozların etrafa yayılması halk sağlığını tehdit ediyor.
Bedo’nun türküsü
Baxçalar dolu vişne,
Bedo peşime düşme
Bedo’nun baxçaları şimdi vişne değil beton dolu. Bedo, eskiden Meletî’de ‘Aile çay’ bahçelerinde sahne alırdı. (Ya öyle eskiden Meletî’de insanların kadın-erkek birlikte gittiği çay bahçeleri vardı!) Yukarıda zikrettiğim şarkı da onun en meşhur şarkısıydı. Sonra ne vişne ne baxçesi kaldı. Önce bahçeler imara açıldı. Sonra tarlalar ve bostanlar.
Kısa Meletî tarihi
Meletî ilk olarak Aslantepe denilen bölgede kurulmuş. Şimdiki Meletî’ye 30 km uzakta olan ve Meletîlilerin ‘Eski Malatya’ dediği, sonra Battalgazi diye adlandırılan ilçenin yerindeymiş. Şimdiki Meletî de yazlıkmış. İslam Ansiklopedisi’nin verdiği bilgilere göre şehrin bugünkü yerine, Aspuzu bağlarına taşınmasına sebep olan gelişme ise Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrâhim Paşa kumandasında Anadolu’ya gönderdiği orduya karşı genel karargâhın 1838 yazında Elazığ’dan (Mezraa) Meletî’ye nakledilmesidir. O sırada Aspuzu’daki yazlık evlerinde oturan Meletîliler, ordunun şehirden ayrılmasından sonra harap hale gelmiş olan kışlık evlerine dönmemişler ve Aspuzu’da oturmayı sürdürmüşler; böylece burası yeni Meletî’nin çekirdeğini oluşturmuş. Nitekim XIX. yüzyılın sonunda yeni Meletî ondördü Aspuzu merkezinde olmak üzere Çırmıktı ve eski Meletî ile birlikte altmış yedi mahallesi, 5000’e yakın evi, elli kadar cami ve mescidi, altı medresesi, on kilisesi, dükkânları, dokuz hanı, beş hamamı, kırk beş değirmeni, bir ortaokul, çok sayıda sıbyan mektebi, inşası süren Yenicami ile (halkın deyimiyle “Teze Cami”) kısa sürede gelişen bir şehir halini almıştır. 1889 ve 1890’da binlerce dükkânın yanmasına sebep olan iki büyük yangın geçiren Meletî, 3 Mart 1893’te vuku bulan depremden de etkilenmiştir. Bu felakette 1300 kişi ölmüş, 1200 ev, dört cami ve çok sayıda dükkân yıkılmış, ertesi yıl yerlerine yenileri yaptırılmıştır. 1893’te vuku bulan kolera salgınında da 896 kişinin öldüğü tespit edilmiştir.
Meletî 1970’lere kadar en fazla iki katlı olan bahçeli evlerden oluşurdu. Bu bahçelerde narenciye hariç her meyve bulunurdu. En çok da tut, ayva ve erik vardı bahçelerde. Vişne de vardı tabi. Ama kirazın en iyisi Çırmıktı ve Gündüzbey’de yetişirdi. Sonra bu güzelim bahçeler imara açıldı. Bahçeler arsa oldu, kat karşılığı yapılan çirkin apartmanlar Meletî’yi doldurdu. Sonra lahana tarlaları, domates, biber ve salatalık bostanları imara açıldı. Burada yapılan siteler daha moderndi. Depremde en büyük yıkım buralarda oldu. Yıkılmayan yapıların ise ‘ağır hasarlı’ olduğu tespit edilmiş. Bütün bu bahçeler, tarlalar AKP döneminde imara açıldı. Ve çok büyük rant ortaya çıktı.
#Baxçalar #dolu #beton