90’lı yıllar, 12 Eylül darbesinin yarattığı baskı ve karanlığın ardından toplumun kendine gelmeye, kimlik arayışına girdiği bir dönemdi. O yıllar, özellikle Kürtlerin, Alevilerin ve hatta Türklerin kendilerini yeniden bulmaya çalıştığı, kimliklerini yeniden inşa ettikleri bir süreçti. İnsanlar bilgiye ulaşmak, geçmişlerini öğrenmek, köklerine dair daha fazla bilgi edinmek için çok büyük çabalar sarf ediyorlardı. O günlerin karanlıktan aydınlığa geçmesinde emeği geçenlerin fedakarlıkları çok büyüktü. Zaman iğneyle kuyu kazmak misali sabır ve emek gerektiriyordu. Çünkü darbe sonrası yıllarda bilgiye erişim çok kısıtlıydı. Kitaplar, belgeler, kaynaklar bulunması zor şeylerdi. Özellikle belirli konular hakkında yazılmış eserler neredeyse yok denecek kadar azdı. Ama insanlar yine de yılmadan bu bilgilere ulaşmak için mücadele ettiler.
O dönemde hatırlıyorum, Ethem Xemgin’in “Kürdistan Tarihi” adlı kitabı yayımlanmıştı. Kitabın içerdiği tarihsel bilgi ve araştırmaların derinliği ya da genişliği o kadar da önemli değildi. Asıl önemli olan, Kürt tarihi hakkında yazılmış bir kaynağın varlığıydı. Teorik olarak savunduğumuz, inandığımız şeyler vardı ama bunları destekleyecek kaynaklara ulaşmak çok zordu. İşte bu dönemde, bu tür kaynakları yaratmak ve okuyuculara sunmak için büyük çaba sarf eden isimlerden biri de Mehmet Bayrak’tı. Mehmet Bayrak, Kürt ve Alevi kimliklerine dair araştırmalar yaparken, bu alandaki bilgi açığını kapatmaya çalışan önemli isimlerden biriydi. Aynı zamanda o yıllarda, Mehmet Uzun da romanlarıyla Kürt dili ve edebiyatına dair önemli notlar düşmeye çalışıyordu. Her iki isim de o yıllarda çok önemli işler başardı.
90’lı yıllar, sadece Kürtler için değil, Aleviler için de bir uyanış dönemi oldu. Aleviler de bu dönemde kimliklerini yeniden örgütlemeye, kaybettikleri, unuttukları değerleri tekrar hatırlamaya çalışıyordu. Bu süreçte hem Kürtlerle hem de Alevilerle ilgili araştırmalar hızlandı. Adeta küllerinden yeniden doğan topluluklar ortaya çıktı. Unutturulmaya çalışılan her şey gün yüzüne çıkmaya başladı. Bilinmeyen, gizli kalan, üzeri örtülen her şey yeniden keşfediliyordu.
Bu dönemde Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin yükselmesi ve bu mücadelenin kararlılığı, Kürtler ve Aleviler üzerine yapılan araştırmaları teşvik etti. Aynı zamanda bu mücadele, geniş bir okur kitlesinin de oluşmasına vesile oldu. Yani bu süreç birbirini besleyen, tamamlayan bir döngü haline geldi. Bir çocuğun emekleyerek yürümeyi öğrenmesi gibi, Kürt tarihi, bilinci, edebiyatı ve kültürü hakkında yazılan eserler yavaş yavaş çoğalmaya başladı. Kürtçe müzik yapan sanatçılar sahneye çıkıyor, Alevi deyişleri yeniden kaydediliyordu. Sadece kitaplar değil, akademik araştırmalar da arttı. Özellikle Kürt ve Alevi gençler, bu konuda çok ciddi çalışmalar yapmaya başladılar. Mehmet Bayrak, Ethem Xemgin, Cemşit Bender gibi önemli isimler, büyük emek vererek çok değerli eserler ortaya koydular. O dönemde İsmail Beşikçi’nin kitapları da büyük bir ihtiyaçtı ve önemli bir boşluğu dolduruyordu. Bugün bile bu değerler üzerine yapılan çalışmalar, yeni nesillere ilham vermeye devam ediyor.
Mehmet Bayrak’tan özellikle bahsetmek gerek. Çünkü Ethem Xemgin gibi, Mehmet Bayrak’ın da iki kimliği vardı: Kürt kimliği ve Alevi kimliği. Mehmet Bayrak, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgede büyümüş bir isimdi ve hem Kürt kimliği hem de Alevi kimliği üzerine sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyordu. Bu çok önemliydi, çünkü Kürtler içinde Alevilik mücadelesi vermek ya da Aleviler içinde Kürt kimliğini savunmak oldukça zor bir işti. Mehmet Bayrak da bu zorlu görevi üstlenen isimlerden biriydi. Hem Kürt hem de Alevi kimliklerinin tarihini araştırmak, bu kimliklerin üzerindeki baskıyı ortaya çıkarmak ve kimlik mücadelesi verenlerin sesini duyurmak için çok emek verdi.
Mehmet abinin “Alevilik ve Kürtler” kitabı benim için her zaman çok önemli bir kaynak olmuştur. Kitabın kapağındaki muhteşem resim ve içindeki belgeler, adeta birer mucize gibiydi bizim için. Kendi varlığımızı, kimliğimizi o belgelerde bulmak, bize tarifsiz bir sevinç veriyordu. Her bir belge, adeta bir hazine değerindeydi. Mehmet Bayrak’ın Kürt Alevileri üzerine yaptığı araştırmalar, büyük bir titizlikle hazırlanmış ve çok ciddi bir emeğin ürünüydü. Ayrıca dönemin ihtiyaçlarını çok iyi görebiliyordu. Bu alandaki boşluğu fark ediyor ve bu boşluğu doldurmak için çalışmalar yapıyordu. Etrafındaki insanları sürekli araştırmaya teşvik ediyordu. Elindeki bilgi ve belgeleri paylaşmaktan hiç çekinmiyordu. Genelde araştırmacılar, akademisyenler ya da yazarlar bilgiyi kendine saklama eğilimindedir, ama Mehmet Bayrak tam tersini yaptı. Elindeki bilgileri çevresindekilerle paylaştı ve herkesi bu çalışmalara katılmaya teşvik etti. İnsanları, kendi tarihleri hakkında yazmaya cesaretlendirdi.
Mehmet abi, hakikatçi Alevi geleneğinin bir temsilcisi olarak, hakikati Dallıkavak’ın toprağı, havası, güneşi ve suyu gibi doğal ve bereketli gördü. Tıpkı Hacı Bayrak’ın sazından dökülen nağmeler gibi güzel, Haydar Bayrak’ın sesindeki huzur gibi derin ve Dallıkavaklı Fedai’nin “ez kurmancım” derken hissettirdiği aidiyet duygusu kadar köklü bir bağlılıkla yoğrulmuştur. Bu toprakların özü, sesi, nefesidir. Binlerce yıldır baskı altında kalan, unutturulmaya çalışılan bir coğrafyanın sesi olmuştur. Kalemiyle, sözüyle, geçmişiyle barışık bir varlık mücadelesi veren bir savaşçıdır adeta. Onun yazıları, İç Toroslar’ın ruhunu yansıtan, toprağını ve insanını yaşatan bir mücadelenin belgesi gibidir.
Binlerce yıldır bu topraklar üzerinde yaşayan halkların, inançların ve kültürlerin üzerine uygulanan baskıların, yok sayılmanın ve dışlanmanın karşısında Bayrak, varlığın aydınlatılmasının temsildir. Onun mücadelesi, sadece kendisi için değil, bu topraklarda yaşayan ve kimliği, kültürü baskı altında olan herkesin mücadelesidir. Tıpkı İç Toroslar’ın bereketli toprakları gibi, Bayrak da yazılarıyla, araştırmalarıyla, halkının hafızasında filizlenmiş ve büyümüştür. O, bu coğrafyanın sesi olmakla kalmamış, bu sesi gelecek kuşaklara aktarmak için de büyük bir çaba sarf etmiştir.
Bayrak’ın çalışmaları, tıpkı İç Toroslar’ın doğası gibi doğurgandır, yaşamla doludur. Yüzlerce yıldır unutulmuş, göz ardı edilmiş olan gerçekleri su yüzüne çıkarmış, onları koruyup yaşatmak için her türlü bedeli ödemiştir. Kalemiyle, sazıyla, sözleriyle bu toprakların gerçek sahiplerinin tarihini ve kültürünü yaşatmak için büyük bir özveriyle mücadele etmiştir. Bu nedenle Mehmet Bayrak, hem bu toprakların tarihini yazan bir bilge, hem de halkı için hakikati arayan bir savaşçıdır.
Mehmet Bayrak’ın genç araştırmacıları yeni çalışmalara yönlendirmek, onların önünü açmak konusunda da büyük katkıları oldu. Birçok kişiye öncülük etti, onların yolunu açtı. O dönemde böyle değerli insanların varlığına sahip çıkmak gerçekten çok önemliydi. Bugün bir kitapçıya girdiğinizde ya da internet üzerinde bir araştırma yaptığınızda yüzlerce belgeye, kaynağa ulaşabiliyorsunuz ama o dönemde bu bilgilere ulaşmak çok büyük bir zorluktu. O günlerin zorluklarını, mücadelelerini bilmeden bugünkü rahatlığı anlamak mümkün değil. Geçmişi bilmeyenlerin geleceği olmaz. Özellikle Türkiye’de kimlik mücadelesi verenlerin, o günlerde ödedikleri bedellerle bugünkü zenginliğin temelini attıklarını unutmamak gerekiyor. Bu yüzden o dönemdem bu güne akıp gelen değerlerimize sahip çıkmak, bu insanları ve çalışmalarını destklemek çok önemli.
Kısacası Mehmet Abi bizim çoğrafyada Gül gibi güzel, Ay gibi parlaktır.
Saygılarımla
MEHMET BAYRAK’IN KITAPLARI
(Liste Yazar Firaz Baran tarafından derlenmiştir)
- Tevfik Fikret ve Devrim: İnceleme, 1973
- Köy Enstitülü Yazarlar-Ozanlar: İnceleme, 1978
- Halk Hareketleri ve Çağdaş Destanlar: Araştırma, 1984
- Eşkıyalık ve Eşkıya Türküleri: İnceleme-Antoloji, 1985
- Pir Sultan Abdal: İnceleme-Araştırma, 1986
- Halk Gülmecesi: İnceleme-Örnekleme, 1987
- Kilam û Stranên Kurdî: İnceleme-Antoloji, 1991
- Red ve İnkardan Kabullenmeye… Kürt Kimliği Mücadelesi: Savunmalar Kararlar, 1992
- Kürtler ve Ulusal Demokratik Mücadeleleri/Gizli Belgeler, Araştırmalar, Notlar: Araştırma, 1993
- Açık-Gizli/Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri I: İnceleme-Araştırma, 1994
- Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri: İnceleme-Antoloji, 1996 (Bu kitap 1985’te yayınlanan “Eşkıyalık ve Eşkıya Türküleri” isimli kitabın geliştirilmiş halidir.)
- Alevilik ve Kürtler: İnceleme, 1997
- Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm: Araştırma-İnceleme, 1999
- Köy Enstitüleri ve Köy Edebiyatı: İnceleme, 2000
- Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları I-II-III: 2002
- Geçmişten Günümüze Kürt Kadını: İnceleme-Bibliyografya, 2002
- Gravürlerle Kürtler: Albüm, 2002
- Ortaçağ’dan Modern Çağa Alevilik: İnceleme, 2004
- Açık-Gizli/Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri II: İnceleme-Araştırma, 2004
- Alevi- Bektaşi Edebiyatında Ermeni Aşıklar: İnceleme- Antoloji, 2005
- İçtoroslar’da Alevi- Kürt Aşiretler: İnceleme- Antoloji, 2006
- Osmanlı’da Kürt Kadını /Jinên Kurd Dı Serdema Osmanî De: Albüm, 2007
- Kürtlere Vurulan Kelepçe Şark Islahat Planı: İnceleme-Araştırma, 2009
- Alevilik-Kürdoloji-Türkoloji Yazıları (1973- 2009): İnceleme, 2009
- Dersim-Koçgiri: İnceleme-Araştırma/2010, Genişletilmiş yeni baskı 2012
- Bir Siyaset Tarzı Olarak Alevi Katliamları: İnceleme-Araştırma, 2011
- Kürt ve Alevi Tarihinde Horasan: İnceleme-Antoloji, 2013
- Êzidî–Kızılbaş-Yaresan Kürtler: İnceleme-Araştırma, 2014
- Kürt ve Alevi Tarihinde Tabular Yıkılırken: İnceleme ve Tv Konuşmaları, 2014
- İçtoroslar’da Oda Kültürü ve Kürtçe Edebiyat: İnceleme-Antoloji, 2015
- Acılı Coğrafyanın Kederli Çocukları: Êzidîler: İnceleme-Araştırma, 2015
- Kuşatmayı Yaran Kürt Kadını: İnceleme-Araştırma, 2015
- Kürt Bâtıniliğinde Kutsal Metinler: İnceleme-Antoloji, 2016
- Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Aşuğlar: İnceleme-Antoloji, 2016
- Alevilik-Kürdoloji-Türkoloji Yazıları, Cilt II, 1972-2018: İnceleme- Araştırma, 2018
- Kürtler’in ve Kürdistan’ın Görsel Tarihi: İnceleme-Araştırma, 2019
- İçtoroslar’da Hakikatçı Alevilik: İnceleme-Antoloji, 2020
- Kürt Kimliği Mücadelem: İnceleme, 2023
- Alevi Kimliği Mücadelem: İnceleme, 2024