Almanya’nın Nürnberg kentinde 24 Aralık’da başlayan Maraş Katliamı, 19 Aralık 2000 Cezaevi Katliamları ve 28 Aralık 2011 Roboskî Katliamı’nın yıl dönümleri vesilesiyle bir anma etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlik, Nürnberg Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde düzenlendi ve halktan yoğun katılım gördü. Anmada, ayrıca Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de hedefli bir şekilde 19 Aralık’ta katlettiği gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin de anıldı.
Anmada konuşmacılar, Alevi ve Kürt kimliklerinin devlet nezdindeki algısının tarihsel boyutunu ve bu algının toplumsal etkilerini değerlendirdi. “Bir daha böyle katliamlara maruz kalmamak için geleceği inşa etmeye yönelik ortak bir yol haritası belirlemeliyiz,” mesajı veren konuşmacılar, ayrıca Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleştirdiği son saldırılara da dikkat çekti.
Roboskî Katliamı’nda yakınlarını kaybeden siyasetçi Ferhat Encü ve gazeteci Şükrü Yıldız etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı. Şükrü Yıldız, bu üç katliamın ortak yönlerine dikkat çekerek, “Maraş Katliamı Alevileri, 19 Aralık Cezaevi Katliamları solcuları, Roboskî Katliamı ise Kürtleri hedef almıştır. Bu katliamlar, Türkiye’nin siyasi kimliğinin temelinde yatan acı gerçeklerdir. Devlet siyaseti bu katliamlar üzerine şekillenmiştir,” dedi.
Ferhat Encü ise hukuki boyuta değinerek, Roboskî Katliamı’na dair bir dava bile açılamadığını vurguladı. Encü, birlikte mücadele etmenin ve dayanışmanın bu tür olayların tekrarını önlemek için kritik olduğunu ifade etti. “Adalet arayışında tek başına değil, birlikte hareket etmeliyiz,” diyen Encü, geleceği dayanışma ruhuyla inşa etmenin önemine dikkat çekti.
Anma etkinliği, katliamlara ilişkin sinevizyon gösterisi ile başladı. Görsel sunumda, 24 Aralık 1978 tarihinde gerçekleşen ve Alevilere yönelik sistematik bir şekilde uygulanan Maraş Katliamı, 19 Aralık 2000 tarihinde çoğu sol görüşe mensup tutsakların hedef alındığı Cezaevi Katliamı ve 28 Aralık 2011 tarihinde Roboskî Köyü’nde sivillerin bombalanarak öldürüldüğü Roboskî Katliamının detayları anlatıldı.
Yoğun bir katılımın olduğu etkinlikte, izleyicilerin soruları da yanıtlandı. Sorular daha çok hukuki süreçler, dayanışma yolları ve toplumsal bilinçlenme üzerine yoğunlaştı. Katılımcıların aktif olarak dahil olduğu bu bölümde, dayanışmanın önemine dair fikir birliğine varıldı.
Etkinlikte, Alevi kültüründen değişler ve katliamların yarattığı acıları ifade eden ağıtlar seslendirildi. Bu sanatın bir araya getirici gücünü vurgulayan katılımcılar, anma ritüelleri aracılığıyla toplumsal dayanışmanın önemine yeniden dikkat çekti.
Etkinlik, tarihsel hafızanın korunması ve gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması için dayanışma ve mücadele ruhunun diri tutulması gerektiğini bir kez daha gösterdi.