Çocukluğumun bir kesimi ve ortaokul-lise yıllarım Antep şehrinde geçti, Anteplilerin kendilerine özgü ilginç deyimleri var. Bunlardan birisi var ki, Erdoğan iktidarına tam uyuyor. Birileri olmayacak şeyler yaptığında Antepli şöyle der “hele şuna bak boyuna posuna bakmadan b.kuyla gülle oynuyor”. Evet bugünkü AKP iktidarında boyuna posuna bakmadan kendi pisliği ile gülle oynuyor. Bu vasıtayla da pisliğini etrafına da bulaştırıyor.
Erdoğanın ağababaları onu öylesine şımartmışlar ki, kendi evine bakmadan bölgedeki her olaya müdahil olmaya çalışıyor. Türkiye’nin iç sorunları boyunu aşmışken, bunları çözmeye çalışmadan komşularındaki iç çatışmalara müdahil olmaya kalkıyor. Erdoğan bölgenin süper gücü olmaya oynuyor, ancak gerek devlet adamlığı tecrübesi, gereksede bilgi birikimi ve siyasi çapı buna yetecek düzeyde değil. Her ne kadar kendisi ustalık dönemini yaşadığını söylese de, gerçeklikte kendisi de bir çırak olan Fetullahın çıraklığından kurtulabilmiş değil. Fetullah Batılı güç odaklarının çırağı, Erdoğanda dolayısıyla çırağın çırağı daha.
Bakın kendisi Fetullaha dön çağrısı yapınca Hoca hemen açıklama yaptı. Şu an gelmeyi düşünmüyorum, çünkü gelişim kazanımlarımızı tehlikeye sokar dedi. Yani Erdoğandan akıllı olduğunu gösterdi. Aynı zamanda nazik bir şekilde bu dön çağrısını red ederken, Erdoğan’a da haddini aşma senin çağrınla mı döneceğim demek istedi aslında. Fetullah’ın tek görevi Türkiye yi ılımlı İslam çizgisine çekmek değil, bunun yanında aslında bir bütün olarak radikal İslam çizgilerini güçten düşürerek,İslamı batılı güçlerin hizmetini yapacak bir ılımlı çizgiye çekmektir. Bugün Türkiye bu çizgiye gelmiştir. Şimdi sıra diğer İslam ülkelerinde, arap baharıgirişimi de aslında bu amaçla sahneye konmuştur. Ancak batılı güçlerin istediklerinin olup olmayacağı hala belirsizdir.
Arap baharıyalanı çok kısa sürede ortaya çıktı, dikta iktidarlarının yıkıldığı hiçbir ülkede vaad edilen demokratik iktidarlar kurulamadı, İslamcı partiler güçlendi, çoğunda şeriat yasalarıuygulamaya sokuldu. Tabi tüm bunlar belkide radikal İslamcı hareketlerin elindeki silahları almak amaçlı olabilir ve Müslüman Kardeşler hareketleri başını ABD’nin çektiği batılı egemenlerin emrine süreç içinde girebilir. Görünen o ki, batı bu oyunu oynamayısürdürmektedir. Bölgede Şii hareketin etkisini azaltma ve Sünni İslam eksenliılımlı İslam modeli uygulamasında ısrar edilmektedir.
Bugün Erdoğan’ın Suriye yönetimini devirme oyununda aktif rol alması da, Suudi önderlikli bölge Arap ülkelerinin İran ve Suriye’ye tutum almasının altında yatanda bu amaçta gizlidir. Bölgede Şii önderlikli değişim hareketlerinin Sünni iktidarlar tarafından kanla bastırılmasına seyirci kalan ABD önderlikli batılı güç odakları, sıra İran, Lübnan ve Suriye’ye geldiğinde, dün kendileri tarafından kanlı terör örgütü olarak adlandırılan Müslüman Kardeşler örgütlerini desteklemekten geri durmuyorlar.
Batılı güçlerin bölgedeki enerji kaynaklarını denetim altına almak için her yöntemi mübah gören anlayışı bugün alenen ortadayken, hala bölgede yaşanan müdahaleleri ilerici, demokratik değişimler olacak, diktatörler yıkılacak, insan hakları ihlalleri ortadan kalkacak diye destekleyen bazı sol çevrelerin göremediği gerçekler ortada değil mi? Bir yandan Erdoğanın kurmaya çalıştığı sivil diktatörlüğe karşı mücadele ettiğini söyleyeceksin, öte yandan onun bölgemizde desteklediği batı yanlısı oyunlarıgörmezden gelip aynı çizgiden saldırı yapacaksın. Bu büyük bir çelişkidir.
Ancak gerek batılı güçlerin, gerekse de bölgedeki işbirlikçilerinin akıllarından çıkardığıbir şey var. Artık ne kadar medyayı kontrol etseler de, bir iletişim çağı olan günümüzde, uzun süre gizli amaçları gizleyerek halkları aldatmanın olanaklarıortadan kalkmaktadır. Artık her türlü olaydan tek tek her birey anıında haberdar olmakta ve iletişim araçları aracılığıyla tepkisini dile geritebilmektedir. İnternet yoluyla yapılan çağrılarla bile binlerce insan bir araya gelerek tepkilerini anında koyabilmektedir.
Yine gelelim Erdoğan’ın yeni maceralarına, düne kadar kadim dost dediği Esad’ı devirmek için uçak dahil her aracı kullanmaya başladı.Ancak ilk uçak denemesi başarısız oldu. Bakalım şimdi ne tür bir maceraya girişecek. Arapların liderliğine oynadı, ancak bu hevesi kursağında kaldı. Dışarda liderlik hevesine kapılan Erdoğan, içeride son hesapsız söylemleri ile irtifa kaybetmeye başladı, düşüşe geçti. Oyları yavaş ta olsa düşüşe geçti. Elini attığı hiç bir iç sorunu çözemedi. Adeta hepsinde başa döndü. İşte Kürt açılımı ve sonuçları, işte Alevi açılımı ve sonuçları, asıl amaç çözüm olmayınca gelinecek nokta burasıdır. Amaç tüm ötekileştirilmiş toplumsal kesimleri asimile ederek tek tipleştirmeye devam etmek olunca sonuçları da bu oluyor. Çünkü dünyanın da, Türkiye’nin de dünküşekliyle yönetilemeyeceği gerçeğini unutuyor Erdoğan, iktidar nimetleri onun gözünü kör ediyor ve bu körlükle gidip beton duvarlara tosluyor.
Anteplilerin deyişiyle artık AKP iktidarı “ kendi b.kuyla gülle oynuyor” ve Kürtlerin deyimi ile de “lıser tırbe xa de lizi”. Yani Türkçesiyle bu iktidar artık “mezarının üstünde oyun oynuyor” öleceğinin farkında değil. Sağa sola saldırmaya başladı. Fetullah Hocasıyla önce bir güç denemesine girişti. İkisi de beceremeyeceğini anlayınca başkaları aramıza fitne-fesat, nifak sokuyorlar diyerek, dışlarındakilerini suçlamaya başladı. Bu gidişle ABD’nin kendisi dikensiz gül bahçesi yapmak istediği ortadoğu da, Erdoğan’ın 2023’e kadar iktidar hesapları da tutmayacağa benziyor. Yaşayan görecek, hızlı yükselenlerin, hak edilmemiş iktidarların, ne kadar kolay kaybedileceğine de şahit olacaktır. Bunun er ya da geç olması tamamen iktidar karşıtı güçlerin örgütlenme düzeyine ve mücadele azmine bağlıdır.