Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı çalışan ilahiyatçı İhsan Şenocak’ı bilirsiniz. Diyanet İşleri Başkanlığı onu kadınlara yönelik cinsiyetçi açıklamalar nedeniyle hakkında soruşturma açıldığında açığa almıştı.
Demokrasi ve hukuk diyarı ülkemizde soruşturmadan paçayı yırtan Şenocak’ı Diyanet İşleri Başkanlığı yeniden bünyesine almış.
Bu habere çok şaşırdığınızın farkındayım. Ama şaşkınlığınızı bir kerede kullanıp tüketmeyin. Dahası var.
Şenocak adlı kadın düşmanına soruşturma açtıran konuşmayı birlikte anımsayalım mı? Babalara (yani erkeklere) seslenerek demişti ki:
“Yani kızın şu sokaktan geçip de okula pantolonla giderken yüreğin parçalanıyor mu senin? 18 yaşında kaşını aldıran kızın üniversiteye giderken o halde, yüreğin parçalanmıyorsa vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak. Allah’ın emanetini ne hale getirdin? Sevindin üniversiteyi kazanınca; ODTÜ’ye, Boğaziçi’ye gidince sevindin. Doktor olacak, mühendis olacak, 5 milyar aylık alacak, arabaya binecek, eşine mecbur olmayacak, mahkum olmayacak… Peki onlara sevindin; kot pantolonuyla erkeklerin bakışı arasında kızın yürüyor, delikanlılar arkasına takılmışlar, arkasından gidiyorlar. Yavrunu cehenneme attın cehenneme.”
Cennetin erkekler için açılan mekan olduğundan emin olan, aç erkek nefsinin orada sayısız huri ile doyurulacağını düşünen bu erkek, bu tarafta kadınlara ne kadar zulüm ederse o kadar cennetlik olduğunu düşünüyor, belli.
Yalnız mı? Değil.
Akit adlı insanlık ve kadın düşmanı erkekler platformu kadın düşmanı Şenocak için “Naif sohbetleriyle son dönemlerin takip edilen ismi” diyor.
Naif sohbetler…
Bu “naif kadın düşmanı” erkek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na döndükten sonra yine “naif” bir konuşmasında:
“Genç kayınvalide olan kadınlar şehvet uyandıracağı için bu erkeklere ebediyen haram”dır diye buyurmuş.
Akılları uçkurlarında. Neye, nereye baksalar uçkur üzerinden yorumlar, değerlendirmeler yapıyorlar.
Cinselliğe zaafları var. Kadınlara bakınca insan değil, sadece cinsel objeler görüyorlar.
Bu nedenle kadınları kapattıkça kapatıyorlar yine de azgınlıkları dinmiyor. Çünkü sorun kendilerinde. Erkekliklerinde. O erkekliği yok etmedikçe sorun çözülmüyor. Kadınları ezdikçe eziyorlar. Ezilmesi gereken kadınlar değil, onların erkekliği oysa.
Nedense erkeklikle uğraşan yok.
Kadınları kapitalizmden bile daha çok metalaştıran siyasal İslam’la karşı karşıyayız.
Kadınları erkeklerin malı, onların hükmedip, şiddetle kontrol edebilecekleri, başka erkeklere satabilecekleri eşya olarak görüyorlar.
O kadar azıttılar ki sonunda hem Şenocak ve gibileri hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendisi sık sık kadınlara karşı açıklamalarıyla İslami çevreleri yeniden yeniden dizayn ediyorlar. Çok da ilgi görüyorlar.
Kadın düşmanı sohbetler naif diye adlandırılıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından annelerinin diz kapaklarından şehvet duyan erkek çocukların duyguları sorgulanmadığı için annelere “tahrik edici diz kapaklarını” örttükçe örtmek “tavsiye” ediliyor.
Annesinin diz kapağından tahrik olan erkekler olur da “genç kayınvalideden” tahrik olan damat olmaz mı?
O eksikti, o da çıktı?
İslami çevrelerde çoluk çocukla evliliklerde artış olduğu için haliyle genç kayınvalidelerin sayısında da belli ki patlama olmuş. Çocuklarla yetinmeyip onların annelerine de göz diken ne kadar “damat” varsa, düşünün ki mesele “sohbetlere” konu olacak boyutlara ulaşmış…
Ama yine erkeklerde hiç sorun yok.
İlahiyatçı din adamı için sorun nerede? Kayınvalidelerin genç oluşunda. Çoluk çocukla evlenmek sorun değil. O çocukların annelerine de göz dikmek sorun değil. Evlilikle akraba olunmuş, akrabayla ilişki de sorun değil. “Damatların” kayınvalidelere asılması sorun değil. Kayınvalidenin erkeği baştan çıkartacak gençlikte olması sorun.
Zampara “damatlar” kayınvalideden de tahrik oluyor!
Dinciler diyarında neler yaşandığını kestirebilen beri gelsin.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu kişiyi görevinden atsın diyeceğiz ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinden yapılan açıklamalar da bunlardan aşağı değil.
Hep beraber insanlığın ortak değerlerini ayaklar altına almaktalar. Yoz, kadın düşmanı, aklı fikir olmayan, nefret yüklü, bomboş bir toplumsal kesim oluşturdular. Şimdiyse istedikleri gibi at koşturuyorlar.
Sonuç ortada. Diyanet Şenocak’ı, Şenocak Diyanet’i temsil etmekte.
Diyanet’in ocağı şen.
Ya bu şen’lik sürecek ya da buna karşı olanlar Diyanet kapansın diyecek. Arası yok.