Hızır (Xizir) ayındayız. Cemevlerinde Hızır (Xizir) cemleri yapılıyor, ardından lokmalar dağıtılıyor. Her cem sonrası ceme katılan tüm canlara lokmalar eşit şekilde dağıtılır.
Hala Alevi inanç mekânlarıyla iç içe yaşıyor olan il, ilçe, köylerdeki ziyaretler tepsi tepsi lokmalarla ziyaret edilir, herkes içinden geçeni Hızır’a (Xizir) söyler.
Alevi evlerinin çoğunda lokmalar yapıldı, yapılıyor. Eve davet edilen akraba, eş, dostun yanı sıra, lokmaların paketlenip gittiği evler oldu.
Alevi evlerinde lokmaların pişirilmesi, dağıtımı ve konuklara sunulması gibi organizasyonları kuşku yok ki kadınlar yaptı.
Çünkü kadın erkek eşitliğine “inanan” Alevi toplumunda da evlerde, cemevlerinde ve Alevi kurumlarında mutfak işleri “kadın işleri” olarak algılanmakta. Bu nedenle profesyonel yöntemlerle mutfakta çalışma sorununu çözmüş az sayıda kurum hariç mutfaklarda kadınları görmekteyiz.
Erkekler ya hiç girmiyor ya da çok nadiren ve çok kısa süreliğine giriyor.
Alevi erkekler de tıpkı diğer tüm erkekler gibi kadınların yaptığı işleri değerli görmüyor. O işleri kadın işi diye görüyor, kadınsan bunu yapmalısın bilinciyle bu cinsiyetçi bakışı normalleştirip içselleştiriyor.
Gözlemlerim, sorularım, okumalarımdan yola çıkarak diyebilirim ki daha lokma pişirip ceme getiren Dede görmedim, duymadım. (Yapan varsa da ben duymadım. Böyle bir Dede herkesi gururlandırır.)
Gidip markette alışverişini kendisinin yaptığı… Evde lokmayı kendisinin hazırladığı… İnsanları davet edip lokmasını sunduğu… Lokmaları paketleyip canlara yollayan Dede’den bahsediyorum.
Yoksa evinde kadınların yaptığı, cemevlerinde, Alevi kurumlarında kadınların yaptığı lokmalardan değil.
Doğrusu Alevi toplumu da Dede’leren böyle bir hizmet beklemiyor. Nedense?
Oysa Ana’lar lokma yapıyor ve her türlü organizasyonunu da yapıyor. Aynı Alevi toplumu bunu da normal görüyor. Çünkü Ana denen kişi kadın. Ve kadın inançsal olarak da hangi statüye sahip olursa olsun önce kadın. Onun lokma yapması normal.
Burada çözülmesi gereken önemli bir sorun var: Kadınların ve kadın emeğinin Alevi inancının temelinde olduğunun Alevi toplu tarafından görülmemesi. Görebilenlerinse nedense bunu dillendirmemesi…
Aleviler yazılı ve sözlü olarak hep “İnancımız bugünlere geldiyse Dede’ler sayesinde geldi” der.
Bu haklı bir tespit. Elbette Dede’lerin hakkı inkâr edilemez ve emekleri toplum üzerinde çok fazla.
Ama bu tespit aynı zamanda eksik bir tespit.
Alevilik inancı toplumda ilk eviçinde, ailede öğrenilir. Her Alevi birey ilk Alevilik bilgilerini gözlem, aktarım ile önce evde alır. Evlerde çocuklarla her konuda ilgilenenler kadınlardır. Erkeklerin çocuklarla geçirecek zamanları yok. Onların hep daha önemli işleri olur.
İlerde Dede olacak çocuklar da ilk olarak evin içinde, Alevilik bilgilerini ilk olarak annelerinden, büyükannelerinden ya da kadın akrabalarından öğrenir. İlk aktarıcılar kadınlardır.
Çocukları ziyaretlere kadınlar götürür. Lokmaları, Muharrem çorbası, Hırisi gibi inançsal aşları kadınlar evlerde hazırlar. Cemlerin yapılacağı evler kadınlarca hazırlanır. Bu işlerde çocuklar da kadınlarca yönlendirilerek sürecin parçası olur.
Çocuklara ninniler, inançsal anlatılar, hikâyeler hep kadınlarca anlatılır. Deyişler okunur. Semah nasıl dönülür evde kadınlarca öğretilir ilk. Müsahiplik nedir, nasıl müsahip olunur vb hemen her konu en önce kadınlarca aktarılır Alevi toplumuna.
Alevilik inancı hayatın her döneminde aralıksız olarak kadınlarca anlatılır. Birlikte yaşanarak öğrenilir.
Alevilik inancının temel aktarıcıları, onu bugünlere getirenler kadınlardır.
Elbette istisnalar da olabilir ama tartışmasız olarak Alevi toplumunda Aleviliğin aktarıcıları kadınlardır. Yılda bir iki kez köylere gelen Dede’ler, kadınlarca şekillendirilmiş, hazırlanmış bu toplumla cem yaparlar. Birlikte sohbet ederler. Ve yine o Dedeler varken de, Dede’ler gittiğinde hep kadınlar aktiftir.
Kadınların bu çabaları, emekleri nedense Alevi toplumunda konuşulmamakta, yok sayılmakta. Her şey erkekler üzerinden anlatılmakta.
Çünkü günümüzde Alevilik iyice kurumsallaşıp, kurumları da erkekler ele geçirince kadınlar (Ana’lar dahil) pasifleştirilerek unutturulmaya çalışılmakta.
Alevi yazın dünyasından panel ve söyleşilere, politik tutumlara dek Aleviliğin kadıncıl bir inanç ve kadınlar tarafından aktarıldığı, bugünlere esasen kadınlarca getirildi ne yazık ki erkeklerce dillendirilmemekte, kadınlar yok sayılmakta.
Cemlerde yapılan sohbetlerde kadınların katkılarından bahsedilmemekte.
Hızır (Xizir) ayında bile cem yürüten kaç Ana var? Kadınlar bu derece dışlanmışlar.
Hızır (Xizir) zorda olana, darda olana yardım edense Alevilerin Hızır’ı (Xizir) belli ki kadınlar. Çünkü Alevileri ve Aleviliği bu günlere esasen kadınlar taşıdı. Alevi toplumu kadınlara çok şey borçlu. Umarım bu borcu ödemeye niyetlenirler.
Bir Hızır (Xizir) ayını daha yine en çok kadınların çabaları, kadınların emeği ve kadınların heyecanı ile karşıladık.
Lokmaları kabul ola. Gönül pırpırları dinmeye.
Kadıncıl aşk ile.