Çocukluğumda köyümüze gelen dervişler Dersim’i anlatırken şöyle derdi: ”Dersim’e giderseniz ayakkabınızı çıkarın. Her taraf ziyarettir. Ziyaretleri incitmeyin.”
Yıllar yıllar sonra Dersim’in kutsal mekanlarını Yeni Özgür Politika için araştırırken bu sözün ne kadar doğru olduğunu gördüm. Öyle ki bazen bir köyde 5-6 ziyaret olabiliyor. Örneğin Hozat’ın Zımeq köyünde beş ziyaret ve bir nısangı var. Şahin Er Zımeq köyünden… Köln kentinde görüştüğüm Er, Zımeq’teki ziyaretleri şöyle anlattı:
Zımeq Köyündeki Ziyaretler
”Çewrs Çime: 40 Göze anlamına gelir. O gözeleri halen var. O suyun üzerinde beş ardıç ağacı var. O ağaçlar da kutsaldır. O ağaçlara dokunulmaz.
Kale Siş veya Kale Spi: Bir su kaynağıdır. Orada kurbanlar kesilir.
Aldaşiye: Yüksekliği 10, genişliği 30-35 metre olan bir kayadır. Kayanın hemen altında en az 200 yaşında olan bir ardıç ağacı var. O ağaç da bizim için kutsaldır.
Diyare Duzgin: Düzgün Baba dağını gören bir alan. Düzgün Baba’ya gidemeyenler buraya gelir ve duasını yapar. Yine ilkbaharda köyümüz toplu olarak giderdi. Güzel, temiz ve renkli elbiseler giyilirdi. Göme, kawut ve helva götürülür, orada pay edilirdi.
Ciye Xızır: Barix dağının eteğinde ve çok sarp bir yerdedir. Oraya Xizir’ın oturduğu yer, Xizir’ın Evi de diyebiliriz. Orada 10-15 mazan ağacı var. Bu ağaçlar kutsaldır. Yüzyıllardır kimse dokunmaz. Oradan odun götürülmez.”
Görüldüğü gibi ziyaretler sadece ağaçlardan oluşmuyor. Bazen bir pınar, bazen bir kaya, bazen bir mekan da ziyaret olabiliyor. Aleviler doğada nerede bir güzellik görmüş ise onu kutsamış ve ziyaret haline getirmiştir. Bu kültür halen tüm canlılığıyla Dersim’de varlığını sürdürmektedir. Dersim’in her köy ve mezrasında ziyaretler vardır. Ama acı olan henüz bir isim listeleri olmamasıdır. Araştırmacıların bir görevi Dersim’de köy köy, mezra mezra giderek bütün ziyaretlerin listesini çıkarmak, onları fotoğraflamak, neden ziyaret olduğu ve üzerine anlatılan öyküleri yazılı hale getirmektir. Çünkü bir inanç mitolojisi, efsaneleri, öyküleri, müziği vb. yönleriyle ele alınıp yazılmalı. Ki, bu bilgiler olduğu zaman romanlarda işlenir, öykülerde anlatılır, filmler için senaryolar yazılır, daha kaliteli belgeseller ortaya çıkar. Yazım ve belgeleme çalışmaları son birkaç yıldır artsa da coğrafyanın belki de %10’u henüz belgelenmedi.
Nısangı ve anlamı
Elbistan, Pazarcık, Kürecik ziyaretleri üzerine epey araştırmalarım oldu. İnançta ortak yönler olsa da her yörenin kendine has özellikler taşıdığını da gördüm. Dersim’de karşılaştığım özgün bir durum nısangı’lar oldu. Nısangı Zazaca bir kelime ve Türkçede nişangah anlamına geliyor. Kiminle röportaj yaptıysam Dersimli çoğu arkadaşın köyünde nısangı olduğunu gördüm.
Özetle nısangı’yı şöyle tarif edebiliriz: Kişi ile kutsal mekanı buluşturan aracıdır nısangı… Örneğin siz Buyer Ana’ya gitmek istiyorsunuz. Ama eviniz uzak ve mevsim kış. Gitme olanağınız yok. Köyünüzün çevresinde Buyer Ana dağını gören bir yere 70-80 cm yüksekliğinde bir taş dikiliyor veya bir kaya parçası indiriliyor. Oraya gidip yönünüzü Buyer Ana’ya çeviriyorsunuz ve duanızı yapıyorsunuz. Artık o taş da köy için kutsallaşıyor. Çünkü kişiyi kutsal mekanla buluşturuyor.
Ya da insanlar niyazını yapıp nısangıya götürebilir veya orada çıra yakabiliyor. Bazen de nısangı‘lar 5 km’de bir ardarda gelir ve birbirini görecek şekilde olur.
Ziyaretlerin birbirini görmesi Pazarcık’ta da sık yaşanan bir durumdur. Örneğin Keferdiz’deki Xûrşud Dağı‘nda Hokaşiye Ziyareti var. Burası çocuk ziyaretidir. Yani çocuğu olmayan kadınlar Hokaşiye’ye lokma götürür. En az 30 km mesafede Maxsiyan köyü var. Bu köyde de Hisênî Kome Ziyareti vardır. Bu ziyaretler birbirini görür. Maxsiyan köyünde çocuğu olmayan kadınlar Hisênî Kome Ziyareti’ne gider, yönünü Hokaşiye’ye çevirir ve onu çağırır.
Yine Elbistan, Kürecik ve Pazarcık’ta bazı ziyaretlerin etrafı 70-80 cm yüksekliğinde küçük taşlardan yapılmış duvarlarla örülüdür. Bu çemberin içine bir giriş kapısı bırakılır. Böyle ziyaretlerde şöyle yapılır: Önce o ziyarete niyaz olursun. Sonra o giriş kapısına gider ve yönünü çevirirsin. Gözünün tam hizasında başka bir ziyaret görürsün. Onun ismini de zikrederek o ziyarete de sevgini sunarsın.
Çıra nedir ve nasıl yapılıyor?
Günümüzde artık çoğu insan ziyaretlerde veya diğer kutsal mekanlarda mum yakıyor. Oysa 90’lı yıllara kadar Dersim’de çıra kültürü çok hakimdi ve toplumsal hafızada önemli bir yeri ve manevi ağırlığı vardı.
Siltê Çena Memliyê Mursayî Dersim’in Veranîs köyünden… Siltê Avrupa’nın ortasında, Köln’de yaşamasına rağmen Dersim’den getirdiği otantik özelliklerini halen koruyor. İtikatli olan Siltê ocaklarını, ziyaretlerini dilinden düşürmüyor. Siltê bize çıranın nasıl yapıldığını şöyle anlattı:
”Yeni kuras (çarşaf) alıyorsun. Hiç kullanmıyorsun. Onu 10 cm uzunluğunda ve yarım cm genişliğinde parçalara bölüyorsun. Tereyağını tavada eritiyorsun. O kopardığın kuras parçalarını yağın içine koyuyorsun. Sonra çıkarıyorsun ve 6-7 parçayı yanyana getirip birbirine doluyorsun, birbirini tutuyor.
Bu işlemden hemen önce şu duayı söylüyorsun:
– ”Woznag sebâ tîya“ (Woznag senin için), ”Xizir e tîya“ (Xizir senin için), ”Haqo e tîya“, ”Dizgun e tîya“, ”Jiyarene, diyarene e sima.“ (Bütün ziyaretler ve diyarlar için). Her yaptığımızda 10, 20 tane böyle çıra hazırlıyoruz. İndiriyoruz, kuruyorlar.
Ziyarete gittiğinde bir çıranı götürüyorsun. Çıraya kibriti vurduğunda yanıyor. Dileğini tutup çıranı yakıyorsun.
Çıraları hazırlarken tavanın altında kalan yağa da biraz un atıyorsun. Onu kavuruyorsun. O un katılaşıyor. O katılaşan hamuru getirip ateşe atıyorsun. Ateşe ölülerin için atıyorsun. Mesela şöyle diyorsun:
– ”Pîyê mi xêro tîyo“ (Baba bu senin için), ”Dayê xêro tîyo” (Anne senin için)… O hamur yanıyor. Ateş gür gür çıkıyor.
Bizim için çıra çok önemlidir. Her nısangı, ziyaret veya diğer kutsal mekanlarımıza gittiğimizde duamızı yapar, çıramızı yakarız.”
Niyaz’ın önemi
Kürdistan’ın birçok yerinde ziyaretlere yiyecek veya para bırakılır. İhtiyacı olanın alması için… Lokma kurdun-kuşun, börtü-böceğin hakkı içindir. Para da daha çok çocuklar veya ihtiyacı olan yoksullar içindir. Oradan geçen bir kişi ihtiyacı yoksa parayı almaz, üzerinde varsa o da para bırakır. Bu kültür tüm canlılığıyla Dersim’de de sürmektedir.
Dersim’i diğer yörelerden ayıran bir özelliği ziyaretlere gidilirken yapılan Niyaz lokmasıdır. Dersim’de niyaz lokması gören bir insan ziyarete gidildiğini anlar.
Tıpkı çıra gibi niyaz da Dersim inancında çok önemli bir yere sahiptir. Dersimliler Niyaz’ı ziyaretlere gittiklerinde, Xizir Orucu günlerinde, mezarlara gittiklerinde pişiriyorlar. Yine çocuğu okul kazanmıştır niyaz pişirir, güzel bir rüya görmüştür, kalkar niyazını pişirir ve lokmasını dağıtır. Ayrıca ziyaretlere gidenler kendileriyle orada dağıtılan niyazı getirir ve ev ahalisine şifa niyetine verir. ”Lokmadır, yiyin“ derler. Yani kutsal bir yiyecektir.
Niyazın nasıl yapıldığını öğrenmek için Almanya’nın Dortmund kentine gittik ve orada Sibel İlgün ile görüştük. İlgin niyazın nasıl pişirildiğini şöyle anlattı:
Niyaz nasıl yapılır?
- 2-2.5 paket tereyağı, 2 kilo un, göz kararınca tuz ve bir su bardağı ılık su.
- Tereyağımızı eritiyoruz.
- Geniş bir legene unumuzu koyuyoruz. Unun ortasından bir çukur açıyoruz. O çukura önce tuzumuzu atıyoruz.
- Sonra erittiğimiz tereyağından üç yemek kaşığı kenara ayırıyoruz. Geri kalan tereyağını çukura ekliyoruz. Yağı erittiğimiz tencereyi bir bardak su ile çalkalayıp onu da çukura ekliyoruz.
- Sonra çukurun içindeki tuzu terayağının içinde parmaklarımızla iyice eritiyoruz.
- Sonra onu unla karıştırarak yoğuruyoruz. Çok kuruysa elimizi ıslatıyoruz ve hamuru kulak memesi kıvamına gelene kadar yoğuruyoruz. Yoğurma işi bitince hamuru leğenin içinde yuvarlak top şekline getiriyoruz.
- İçinde pişireceğimiz tepsimizi getiriyoruz. Kenara ayırdığımız üç kaşık eritilmiş tereyağının birazını tepsinin altına sürüyoruz. Top şeklindeki hamurumuzu tepsiye alıp elle bastırıp yayıyoruz. Geri kalan tereyağını da onun üzerine sürüyoruz.
- Sonra işaret parmağıyla hamurda delikler açıyoruz ve biraz katı tereyağı indiriyoruz. 200 derecede altlı üstlü yanacak şekilde fırına atıyoruz ve pişene kadar bekliyoruz.”
Golê Xizir
Dersimde çok sayıda Golê Xizir vardır. Xizir’ın mekanı olarak kabul edilir bu yerler. O nedenle de kutsanırlar. Ancak Golê Xizir denilince akla sadece göl gelmemeli. Bazen uçurumu olan kayaların arasında hırçın akan bir suya, bazen iki nehirin birleştiği yere Golê Xizir deniyor. Bazen de gerçekten çevresi 1.5-2 km’yi bulan bir göle Golê Xizir deniyor.
Dersim’in bu yönünü anlamak için Wuppertal kentine gittik. Çünkü orada yıllardır Dersim’i görmeyen ve Dersim’e sevdalı bir saz ustası var. Hep şöyle düşünürüm: Kendi doğup büyüdüğü mekana gidemeyen insanın belleği mekanları daha çok hafızasında tutabilir. Yine içinde özlem olduğu için heyecanla anlatır ve güzel bilgiler ortaya çıkar. İşte bu nedenle Derviş Ali ile görüştük ve kendisine Golê Xizir’ları sorduk. İşte verdiği yanıt:
”Xızır’ın mekanları her zaman en zorlu, en çetin, aşılmaz yerlerde olur. Golê Xizir’larda kurban kesilir, niyaz dağıtılır.
Dersim’de çetin kayaların ve akarsuların en zor bölgelerine Golê Xizir demişiz.
- Örneğin Golê Xizir’lardan birisi Kemero Şa‘ya yakın. Teşnîge köyüne doğru giderken, Xagu deresinin birçok irili ufaklı derelerle birleşip büyüdüğü bir yerdir. Burada iki büyük kayanın arasından geçip devam ediyor. Bu iki kayanın arası ziyarettir. Golê Çeto diyoruz. Golê Xizir da deniliyor.
- En büyük Golê Xizir Dersim merkezinde Harçîk ve Munzur’un birleştiği yerdeki uçurum kayalığın önünde biriken su gölüdür. Bugün orada cemevi de yapılmış.
- Yine Kutudere’den Nazimiye’ye doğru araba yolundan giderken tünelden çıktığın zaman köprüden karşıya geçiyorsun. Köprünün civarında biriken suya da Golê Xizir deniliyor. Oradan arabalar geçtiği zaman müziğini kapatıp öyle geçiyorlar. Saygı ve inançtan dolayı. Komünist de olsa teybi kapatıyor.
- Dersim merkeze bağlı Marçîg ile Noro köyleri arasında geçen suyun bir bölgesinde de Golê Xizir mekanı vardır.”
Özetle Golê Xizir’lar Dersim’e özgü bir kültürdür. İnançta çok önemli bir yeri vardır. Ayrıca Dersim’in birçok bölgesinde onlarca Golê Xizir bulunur ve hepsinin kendine özgü öyküleri de bulunmaktadır.
özgür politika