“Yol bir sürek binbir” dev müzikal projesi gibi birçok projeye imza atmış olan Genel Sanat Yönetmeni Necati Şahin, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu tarafından Köln’de konservatuar kurulmasını ve bağlamanın bir sanat dalı olmasını PİRHA’ya yorumladı. Şahin, projenin eğitim kurumunun, kuruluşunun ötesinde olduğunu ifade ederek, “Bu binlerce insanın soylu yolculuğunun başarısıdır” dedi.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Köln-Wuppertal Konservatuar’ıyla birlikte geçen hafta önemli bir projeye imza attı.
‘Müzik Akademisi’ isimli projenin ilk adımı olan ‘Bağlama/Koro Sertifika Eğitim Programı’ hayata geçirildi.
Konuya dair PİRHA’ya konuşan “Yol bir sürek binbir” dev müzikal projesi gibi birçok projeye imza atmış olan Genel Sanat Yönetmeni Necati Şahin, imzalanan projenin eğitim kurumunun, kuruluşunun ötesinde düşünmek gerektiğinin altını çizdi.
Şahin, bağlamanın Aleviler için bir enstrümandan öte, inancın olmazsa olmaz bir kutsalı olduğunu dile getirerek, “Bu kutsalımıza tarihin çeşitli dönemlerinde Alevilere yapılan baskılar dolayısıyla ona da yapılmıştır. Bunu 1993’te Sivas’ta yaktılar. Bağlamamızı sazımızı, sözümüzü, ozanımızı, şairimizi edebiyatımızı Türkiye’nin aydınlık yüzünü yaktılar” dedi.
“BU SOYLU YOLCULUK BİNLERCE YIL ÖNCE BAŞLADI”
“Hasret Gültekin Köln’de yaşıyordu. Ve şimdi Hasret Gültekin’in yaşadığı Köln kentinde Sivas’ta yakılan bağlamanın küllerinden tekrar bir can oldu bağlama ve dönüşü olmayan bir can oldu” diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alevi konservatuar kurma protokolünü bir üniversitenin yapması çok çok önemli. ‘Ben sizin kutsalınızı tanıyorum’ denmiş oluyor. Zaten profesör ‘ben inancınızı tanıyorum’ diyerek onu çok güzel söylemiş. Bu soylu yolculuk binlerce yıl önce başladı zaten. Kendim tabii ki içinde yaşadım. Sivas’ın hesabını soralım dediğimizi düşündüğümüzde 90’lı yıllarda sonra aklıma geldi nasıl soracağız. Orada bizim sazımız, sözümüz, bağlamamız yıkıldı. O zaman ‘bir gideriz bin geliriz’ devrimci düsturunu hayata geçirelim. Ve Köln Arena’da 13 Mayıs 2000 yılında 1346 bağlama 800 semah dönen sanatçısı, yazarı, korolarıyla, senfonilerle 2500 kişiyi sahneye çıkardık.
1246 bağlamanın bir anda aynı duygu ile o elbiseler giymiş, o beyaz gömlekler giymiş o kadını erkeği çoluğu çocuğu üniversitelisi okuma yazma bilmeyen o temiz toplum beyaz atlar içinde bu müthiş bir çıkıştı. Bu bağlamanın isyanıydı bir yerde. İşte oradan başlayan o soylu yolculuk bugün günümüze kadar geldi.”
“BAĞLAMAYI BİNLERCE YILDIR SUNAN DEDELERİMİZİN, ZAKİRLERİMİZİN ÇOK CİDDİ BİR EMEĞİ VAR”
3 Ekim 2002 tarihinde Türkiye’de ‘Bin yılın türküsü’nü, 1500 bağlama sahneye çıkardıklarını hatırlatan Şahin, “Bu da önemli bir adımdı. O soylu yolculukta önemli bir duraktı. O bölümü de de şöyle adlandırdım: Bağlamanın İstanbul İsyanı. Burada tabii binlerce insanın emeği var. En başta cemlerde bunu bir kutsal olarak binlerce yıldır sunan dedelerimizin, zakirlerimizin çok ciddi bir emeği var” diye konuştu.
“DEVLETİN YAPMASI GEREKENİ ALEVİ TOPLUMU YAPTI”
Tarihsel süreçten notlar aktaran Şahin, Devletin yapması gerekeni Alevi toplumunun yaptığına işaret ederek, şunları dile getirdi:
“Alevi federasyonu (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu) yaptı. Bunu küçümsememek gerekir. Bu çok ciddi örgütler üstü hatta Alevilerin de dışında çok ciddi bir olgu. Bu Anadolu’nun hümanizmasının Avrupa’da üniversiteler tarafından resmen tanınması ve üniversitenin bir parçası olması demektir. Çünkü orada yalnız o konservatuarda Ana dalı bağlama olan sadece Anadolu’daki insanların çocukları olmayacak ki dünyanın dört bir yanından insanlar olacak.”
“Tarih unutmuyor hepimiz unutuyoruz ama tarih yapılan güzellikleri, yapılan o soylu yolculuğu unutmuyor” diyerek sözlerine devam eden Şahin, “Ama tarih aynı zamanda taş koyanları, aynı zamanda kötü ruhlu insanları, aynı zamanda bu girişimleri boğmak isteyenleri de unutmuyor. Günün birinde mutlaka ortaya çıkıyor” diye ifade etti.
“KADININ TÜRKÜSÜ” ADLI PROJEYLE KADINLARIN AĞITLARINI BİRLEŞTİRDİK”
“Kadının Türküsü” adlı projeyle onlarca dilde yüzlerce kadının dünya kadınıyla buluştuğunu belirten Şahin, “Köln arenada Aleviler kendi acısını dünyadaki diğer musahip halkların acısıyla birleştirerek bu ağıtları yüzlerce bağlamanın eşiğinde sundu ve orada yine 30’a yakın dilde ağıtlar söyledi, gözyaşı döküldü. Her dökülen gözyaşının rengi yokmuş. O ağıtlar hangi dilden söylenirse söylesin herkes o duyguyu aldı ve orada yüzlerce bağlama ağıtlara eşlik etti.
Zaten en son yine Köln arenada yaptığımız Yol bir, Sürek bin bir barış senfonisi projemizin de adını koymuştu” diye söyledi.
“BİNLERCE İNSANIN SOYLU YOLCULUĞUN BAŞARISIDIR”
O gecenin sabahı Köln müzik yüksekokul rektörü federasyona bir mektup yazarak, geceden çok etkilendiğini ve etkinliğin yalnız bir müzik şöleni değil, felsefik bir dünya bakış açısı oluşturduğunu vurguladığını aktaran Şahin, devamında şunları söyledi:
“Hemen gelin bu konservatuar konusunu görüşelim. Zaten ‘Yol bir, Sürek bindir’ projesine başlamadan bir yıl önce genel başkanımız Hüseyin Mat’la ilk yaptığım görüşmede projeden sonra konservatuvar olmalı, diye ilk kez orada onu seslendirmiştim. Bugün ete kemiğe bürünecek olması en azından o temel taşının korunması her şeyden önce toplumumuza hayırlı olsun diyorum. Bu binlerce insanın soylu yolculuğun başarısıdır, emeği geçen herkesi kutluyorum.”
PİRHA HABER MERKEZİ