Britanya Alevi Federasyonu (BAF) Genel Başkanı İsrafil Erbil hakkında Maraş Katliamı’nın 41. yıl dönümünde yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek iddianame düzenlendi. ‘Halkın bir kesimini alenen aşağılama suçu’ işlendiği belirtilen iddianamede Erbil’in; “Alevinin canı, malı, namusu helaldir dediniz. Gelin mallarını toplayın gidin dediniz öyle mi? Camide bunun anonsunu yaptınız. O gün burada olan Ülkü Ocakları’nın derneklerinde bunları planladınız. Biz katilimizin kim olduğunu biliyoruz” sözleri suç sayıldı.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker’e Maraş Katliamı’nın 37. yıl dönümünde yaptığı konuşmadan dolayı ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği’ iddiası ile dava açılmıştı.
Bu kez de Maraş Katliamı’nın 41. yıl dönümünde yaptığı konuşma nedeniyle Britanya Alevi Federasyonu (BAF) Genel Başkanı İsrafil Erbil hakkında iddianame düzenlendi. İddianamede Erbil’in Maraş Katliamı’nın 41. yıl dönümü dolayısıyla gerçekleştirilen anma sırasında yaptığı konuşmalar yer aldı.
AYNI KONUŞMADAN İKİ SORUŞTURMA AÇILDI
İddianamede, Erbil’in sarf ettiği sözlerin ‘Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama suçu’nu oluşturduğu belirtilirken, TCK’nın 216/2 maddeleri gereğince cezalandırılması ve TCK’nın 53’üncü maddesindeki belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi istendi.
14.06.2021 tarihli Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen ve 2 sayfadan oluşan iddianame Kahramanmaraş Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi.
İddianameye göre Erbil’in yaptığı bu konuşmasından dolayı TCK’nın 301. maddesinden de ayrıca bir soruşturma yürütüldüğü öğrenildi. Yürütülen bu soruşturmada da ‘Katil devlet’ sözleri suç sayıldı.
“BİZ KATİLİMİZİN KİM OLDUĞUNU BİLİYORUZ”
Erbil’in iddianamede yer alan ve ‘suç unsuru’ olarak görülen konuşmasının tamamı ise şöyle;
“Değerli canlar 41. yılında Maraş’ta katledilen canlarımız anısına burada olan, burada olma cesaretini gösteren bütün canlara gerçekten teşekkür ediyorum. Maraş’ta katledilen canlarımız şahsında Aralık ayında yine devletin kendi uçakları ile parçalanan Roboski’de ki canlarımızı, yine devletin kendi kolluk kuvvetleri tarafından katledilen 19 Aralık ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda ki canlarımızı saygı ile sevgi ile anıyorum. Değerli arkadaşlar biz katilimizin kim olduğunu biliyoruz. Kerbela’dan bugüne biliyoruz. Bizim böyle bir arayışımız, böyle bir soru işaretimiz yok. Bu cemevimizin temel atma töreninde bu ilin Valisinin ve tüm devlet erkinin olduğu ortamda ben Valinin kendisine bunu söyledim. Devlet eliyle yapılan katliamlar Alevilere yönelik ve mazlumlara yönelik katliamlarla devlet yüzleşmek zorunda. Siz gelip burada konuştu diye Turgut Öker’e yurt dışı yasağı koyabilirsiniz ama 41 yıl sonra başka birisi çıkar aynı sözü söyler. Yasaklamakla, katletmekle, baskı uygulamakla bitmez.
“ALEVİNİN CANI, MALI, NAMUSU HELALDİR DEDİNİZ ALEVİLERE SALDIRDINIZ” SÖZÜ SUÇ SAYILDI
Bugün burada yaptığınız gibi bugün buraya anmaya gelen canlarımızdan daha kalabalık kolluk kuvvetlerinin sayısı var. Bu büyük, güçlü görünen bir devlet değildir. Tam aksine utanç verici bir tablodur. Demokrasi dediğiniz şeyin olmadığını gösterir. Birileri diktatörlük dediğinde hemen sus diyorsunuz ama bu diktatörlüğün ta kendisidir. Ne yapacaktık? Hakka yürürken, katledilirken bir gülbeng okunmamış, hakka yürüme hizmeti yürütülmemiş, dedesi, piri, mürşidi bir cümle bir kelime etmemiş mi olsun? Şu bulunduğumuz sokakta, şuralarda, şu duvarda halen sesleri asılı kalmış, çığlıkları asılı kalmış bu canlılarla ilgili ne yapmamızı bekliyordunuz? Dış güçler geldi yaptı diyorsunuz öyle mi? 800’ün üzerinde sanık yargılandı. İçlerinde bir tane Hans, bir tane Jones, bir tane Elizabeth gördünüz mü? Ömer, Osman, Bekir falan filan hepsinde bunlar vardı değil mi? Çünkü siz çevre köylerden de, şehir merkezinden kandırarak getirdiğiniz çapulcuları burada televizyon hırsızlamaya, burada buzdolabı hırsızlamaya çağırdınız. Alevinin canı, malı, namusu helaldir dediniz. Gelin mallarını toplayın gidin dediniz öyle mi? Evet camide bunun anonsunu yaptınız. Evet o gün burada olan Ülkü Ocakları’nın derneklerinde bunları planladınız. Bugün ortaya çıkıyor. Bugün çıkaramadıklarımız yarın zaten çıkacak. Siz okuyamayacaksınız ama torunlarınız okuyacak, utanacak. Bizim utanacak bir yanımız yok. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakıyoruz. Ya siz ne bırakıyorsunuz? Evet bu nedenle Maraş’ın önemli bir noktasına ‘Utanç Anıtı’ yapacaksınız, utanıyoruz diyeceksiniz. Bir daha asla olmasın diye o anıtı dikeceksiniz ki bu anmaları yasaklamak yerine onurlu bir şekilde bu anmalara izin vereceksiniz. Hatta buranın Belediyesi Alevi kurumlarımıza, Alevi inanç önderlerimize yardımcı olacak. Bu anmaların yapılması için Sütçü İmam Üniversitesi’nde bununla ilgili bölüm açacaksınız. Orada çocuklarınıza bunu öğreteceksiniz, olmasın diyeceksiniz. Komşunun komşusunu öldürmek hangi inançta vardır diyeceksiniz, yapmayın diyeceksiniz. O gün bunu sakladık bugün Suriye’yi de karıştırdık diyeceksiniz. O gün bunu sakladığımız için bugün ülkemizde karışık diyeceksiniz. Alevilere saldırıyorduk daha düne kadar bugün birbirimize saldırıyoruz diyeceksiniz. Daha düne kadar bugün birbirimize saldırıyoruz diyeceksiniz demektir.
“SİZ UNUTTURDUĞUNUZU, YOK ETTİRDİĞİNİZİ Mİ ZANNEDİYORSUNUZ?”
Saldırganlıkla bu iş olmaz sevgi ile olur barışla olur. Avrupa’da yapılan katliamlarla ilgili demokrasi şöyle böyledir demeyeceğim. Avrupa’yı övmeyeceğim. Tabii ki eksikleri vardır ama gidip diz çökmüşler, özür dilemişler. Devlet adamları gitmiş özür dilemiş, diz çökmüş yüzleşmişler. O nedenle burada bir anıt talebimiz var. Anıt dikiline kadar bu devlet katliamla yüzleşene kadar canlarımızın her birinin adı orada olana kadar devam edecek artık. Kayıp mezarlarımızı mutlaka istiyoruz. Kayıp mezarlarımızı vereceksiniz. Tek tek defnetmediniz biliyoruz ama toplu olarak nereye defnetti iseniz mutlaka talep ediyoruz. Dış mihrak diyerek burada katledip koyduğunuz, göç ettirdiğiniz, bugün Londra’da, Berlin’de Avrupa’nın farklı şehirlerinde yaşayan insanlara birer kulp takmaya kalkmayın. O gün burada katlettiğiniz, öldürdüğünüz o insanların torunlarını gidin görün. Sırtlarında birer saz, dillerinde gülbeng, dedelerinin ağıtlarını yakıyorlar. Siz unutturduğunuzu, yok ettirdiğinizi mi zannediyorsunuz? Asla yok edemeyeceksiniz. Kötülük asla hiçbir şeyi yok edemez. Barışla, kardeşlikle birbirimizi olduğumuz gibi kabul edeceğiz. Birbirimizi olduğumuz renkleriyle kabul edip öyle bir dünya, öyle bir yaşam, öyle bir ülke kuracağız. Katletmekle, tutuklamakla, yok saymakla, yasaklamakla hiçbir şeyin olmadığını, yapamadığımızı Dersim’de de görüyoruz. Seyit Rıza’nın o anıtı bugün Dersim’in ortasında büyük bir bayrakla dalgalanıyor. Bugün de derin devletin o katil elleri Seyit Rıza’ya laf etmeye kalkıyor. Oysa her onlar laf ettikçe bir ölüp bin diriliyoruz canlar.”
Melis CİDDİOĞLU/PİRHA