TBMM’de görüşülecek olan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi’ne ilişkin açıklama yapan DAD, “Savaşa dayanak değil, barışa umut olalım. Savaşlar acılar üretir, travmalar üretir. Muhalefetin halklara barış için imkan yaratması beklenirken, savaş ardında sıralanması, gelecekte aynı politikaları üreteceğinin temel kanıtıdır. Güvenlerimizi sarsmaktadır” ifadelerini kullandı.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) “Savaşa dayanak değil, Barışa umut olalım” başlıklı bir açıklama yayımlayarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülecek olan tezkereye hayır oyu verilmesi çağrısında bulundu. DAD açıklamasında, “Savaşlar acılar üretir, travmalar üretir. Bunları telafi etmek kısa zamanlarda mümkün değildir. Muhalefetin halklara barış için imkan yaratması beklenirken, savaş ardında sıralanması, gelecekte aynı politikaları üreteceğinin temel kanıtıdır. Güvenlerimizi sarsmaktadır” ifadelerini kullandı.
“TEZKEREYE HAYIR DİYEREK BARIŞA İKRAR VERELİM”
TBMM’de görüşülecek olan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile ilgili olarak açıklama yapan DAD, “Gelin tezkereye hayır diyerek barışa ikrar verelim” dedi. Yapılan açıklama şöyle:
“Yol cümle varlığın doğmak ve yaşamak düsturu ile revan olduğu gerçektir. Barış dili Reya Heq Aleviliğin insanlık ve külli varlığın yaşam hakkının korunması için şer zamanlarına karşı hünerli kültür dilidir. Hüner hürmetli olanların edep erkan ile şeri uzak tutma gücüdür.
Devlet iktidarı bu hüneri bazen kurnazlık sayar. Kurnazlığın vadesi, komşusunu düşünmeyen maddi çıkar olduğu için ömrü uzun olmaz. Bu nedenle kurnazlık sürekli düşman ile beslenir. Korku ise kılıcı bu kılıç halkın üzerinde ölüm, iktidarın üzerinde ise iktidarını devam ettirmek için korku kurnazlığına sebep olur.
Türkiye iktidarları yıllardır, hünerli dile meyil etmedikleri için düşman siyaseti ve karşıtlık dili ile ülkeyi talan ederken, kurnazlık dili ile ceplerini doldurmuş yandaş beslemiş ve tarihte hürmet uyandıramamışlardır. Zihinlerimizde ise derin travmatik yarıklar açmışlardır ve bu durum devam etmektedir. Hep bir dış mihrak her iktidar sıkıştığında Amerika’yı yeniden keşfedermiş gibi bir “Dış Mihrak” sarmalına giriyor. Sanki dünya da hep tek başına yaşamış, sanki dünya da kendisinden önce başka kimse yokmuş, sanki hiç komşu bilmemiş bir edayla dış mihraklar diyerek korku üretiyor. İşlerini bu korku sarmalı ile yürütüyor. Çünkü adalet duygusu ile sözüne güvenilir hünerli yaklaşımı ortaya koyacak kültür üretmekten yoksun, iktidar korkusu kurnazlık üretiyor. İtibarsızlığını gizlemek için ise düşmanlık üretiyor.
SAVAŞLAR, ACI VE TRAVMA ÜRETİR
Türkiye de yeniden sınır ötesi tezkere iktidar tarafından kurumsal onay almak için bizlerin seçtiği partilerin ve vekillerin önüne gelecek. Şu ana kadar görünen ise iktidar bekası için şer yaklaşımını engelleyebilecek hürmet bilen hünerli bir itirazın gelmediğidir. Reya Heq/ Hak Yol Alevi halklar için kırmızı çizgi savaş dili ve savaşı besleyen yaklaşım oy verdiği partiler tarafından da beslenmekte. Muhalefet topyekün milyonlarca insanın yurtlarından sürülmesine, binlercesinin ölümüne, kendi evlatlarının canlı yayın ile gözlerinin önünde yakılmasına tanık oldukları savaş yaklaşımına onay vermektedir. Tek tek edep erkan bilmeden iktidarın arkasına dizilmelerine tanık olacağız. Mesel nedir beka sorunu, iktidar bu korku yöntemi ile yıllardır hizalıyorken savaşa karşı bu kadar hünersiz olmak halklara, savaştan Akdeniz’de onca ölüme hiç hürmet beslememek değil de nedir.
BARIŞ DİLİ VE YAKLAŞIMI VAZGEÇİLMEZ İNANÇ DÜSTURUMUZDUR
Hak Yol Aleviler olarak savaş politikalarına karşı vicdanlı bir yaklaşım beklentimiz ve ısrarımızdır. Barış dili ve yaklaşımı ise temel vazgeçilmez inanç düsturumuzdur.
Dünya ve komşularla ilişki en basitinden komşu hakkı düsturu ile olmalı, kurnazca yaklaşımların bir güven ilişkisi yaratmadığı güçler arasında top gibi oradan oraya savrulmak sonucunu getirdiğini yakın zamanda cümlemiz gördük.
Savaşlar acılar üretir, travmalar üretir. Bunları telafi etmek kısa zamanlarda mümkün değildir. Muhalefetin halklara barış için imkan yaratması beklenirken, savaş ardında sıralanması, gelecekte aynı politikaları üreteceğinin temel kanıtıdır. Güvenlerimizi sarsmaktadır. Fırsatçı bir dış politikanın yıkımı büyük olur. Ama barış dili, adalet kültürü ile bezenmiş liyakatli dış politika hürmet bilen güvenilir hünerli çözümler üretebilir.
ÇERAĞ UYANDIRAN HER KURUMUN, BARIŞA SEMAH DÖNME ZAMANIDIR
Zaman meydan kurup Hak kelamını söyleme zamanıdır. Toplumsallığa hizmet etmeyen her söz puçtur, yalandır. Gelin tezkereye hayır diyerek barışa ikrar verelim.
Çerağ uyandıran her kurumun, barışa semah dönme zamanıdır. Bütün kurumlarımız, yol ulularımız tezkere günü barışa çerağ uyandıralım. Masumu pak evlatlarımıza bakacak yüzümüz olsun. Karanlığın kaosun esiri değil, barışın ve kardeşliğin ışığı olalım! Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir.”
(HABER MERKEZİ)