Alsancak’ta buluşan kadınlar: Şiddetin nedeni iktidarın politikaları.

İZMİR – İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla düzenlenen gece yürüyüşünde yüzlerce kadının katılımıyla kadınlar, şiddete karşı kadın direnişlerini selamlayarak sloganlarla alanları doldurdu. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi ve İLO 190 sayılı sözleşmesine taleplerini yükseltti.
İzmir’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yürüyüş düzenlendi. Alsancak Eski Leman Kültür Merkezi önünde başlayan yürüyüş yüzlerce kadının katılımıyla Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde son buldu. Burada basın açıklaması ile devam eden eylemde “Kadın cinayetleri politiktir”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Jin jiyan azadi”, “Kobanê’de direnen kadınlara bin selam”, “AKP istifa kadınlar geliyor”, “Görünmeyen emek sesini yükselt”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Sözleşme bizim vazgeçmiyoruz”, “Çocuk istismarını aklatmıyoruz” ve “Görünmeyen emek sesini yükselt” sloganları atıldı. ‘Evde sokakta işte kampüste şiddet her yerde çözüm örgütlü mücadelede” yazılı pankartın taşındığı eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da katıldı.
Kadınlar adına açıklamanın Türkçesini Nuray Öztürk, Gül Gök, Kürtçesini ise Nazlıcan Yıldız okudu.
‘Şiddetin nedeni iktidar politikaları’
Kadına yönelik şiddetin katlanarak arttığına dikkat çekilen açıklamada, AKP iktidarının kadın düşmanı politikaları, erkek egemen yargı kararları, kriz ve pandeminin kadın emeği sömürüsü açısından fırsata dönüştürülmesi gibi nedenlerle kadınların bulunduğu her yerde şiddetin türlü biçimlerine maruz kaldığına dikkat çekildi. Açıklamada, “AKP iktidarı Diyanet İşleri Başkanlığı ve vakıf, cemaat gibi gerici odaklar eliyle, erkek egemen sistemi derinleştirmekte kadınların eşitlik haklarına saldırılmakta, yargı ve medya eliyle kadına yönelik şiddet meşrulaştırılarak, pekiştirilmektedir. İktidarın nefret dili sokaklara yansımakta, körüklenen ayrımcılık ve eşitsizlikler sonucu ‘güçsüz’ gösterilen kadınlar ve LGBTİ+’lar sokak ortasında samuray kılıçlarıyla katledilmektedir” diye  diye belirtildi.
‘Erkek yargı eşit yaşamı hedef alıyor’
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, AKP ve MHP iktidarının kadına yönelik saldırılarının bir parçası olduğunu, ancak kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğini  vurgulanan açıklamada, “Yerel ve mülki amirler tarafından uygulanmayan, uygulanması engellenen 6284 Sayılı Kanunda değişiklik, boşanmalarda arabuluculuk, nafaka hakkının kısıtlanması, 5. Yargı Paketi ile çocuk ve kadınların can güvenliğini tehdit eden yeni yasal düzenlemeler gündeme getiriliyor. Kadın katillerinin, şiddet faillerinin yargılamalarında iyi hal ve haksız tahrik indirimleri uygulanırken, hayatını savunan kadınlara devlet ve erkek egemen yargı adeta intikam alırcasına saldırıyor. Ölmemek için öldürmek zorunda kalmış Çilem’in cezasının onanmasında olduğu gibi erkek egemen yargı kadınların şiddetsiz, eşit yaşam hakkını hedef alıyor.  Buradan bir kez daha sesleniyoruz, yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz” diye kaydedildi.
‘Yoksulluk şiddeti tırmandırıyor’
AKP iktidarının her fırsatta çocuk yaşta evlendirme ile istismarı meşru kılmaya çalıştığı ifade edilen açıklamada, bu yasaların Meclis’ten geçmesine izin verilmeyeceğinin altı çizildi. Kadınların ekonomik kriz  gerekçe gösterilerek, erkeklerden daha düşük ücret almaya ve esnek çalışmaya zorlandığına dikkat çekilen açıklamada, “Büyüyen işsizlik, artan yoksulluk kadına yönelik şiddeti tırmandırıyor. Birçok kadın geçim kaynağı bulamadığı için şiddet dolu birlikteliklerine devam etmek zorunda kalıyor. Ev içinde görünmeyen emek daha fazla görünmez hale getirilerek yaşlı, hasta ve çocuk bakımı kadınların mecburi görevi haline getiriliyor” ifadeleri kullanıldı.
‘Göç edenler koz olarak kullanılıyor’
AKP iktidarının Taliban gibi gerici örgütlerle işbirliği yaptığı, yurdundan göç etmek zorunda kalan insanları AB ülkelerine karşı koz olarak kullandığına işaret edilen açıklamada, bu tablodan en çok da göçmen kadın ve çocukların etkilendiğine yer verildi. Açıklamanın devamında, “Narenciye paketleme tesisinde çalışırken eşarbı iş makinesine takılarak feci şekilde hayatını kaybeden 13 Yaşındaki Suriyeli Ula Kerem’in ölümü göçmen kadın ve çocukların neler yaşadığını acı bir şekilde ortaya seriyor.  Merdiven altı atölyelerde güvencesiz ve güvenliksiz bir biçimde ucuzunda ucuzu olarak sömürülen göçmen kadın ve çocuklar, şiddet ve tacize uğruyor, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor” sözleri kullanıldı.
‘Direnen kadınların yanındayız’
Polonya, Afganistan, Danimarka gibi birçok ülkede kadın direnişçilerin yanında oldukları kaydedilen açıklamada, “Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara karşı sesimizi yükseltmek hesap sormak için isyandayız. Bu düzeni değiştirene kadar şiddete uğrayan, ezilen ve sömürülen kadınların her biri için dayanışarak, örgütlenmeye devam edeceğiz” denildi.
İlO 190 bir an önce imzalanmalı
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO)  kabul ettiği ve 21 Haziran 2021 de yürürlüğe giren iş yerinde şiddeti ve tacizi önlemeyi amaçlayan 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin bir an önce imzalanması gerektiğini ifade edilen açıklamada son olarak, “6284’ün uygulanmasını, ekonomik, sosyal, hukuksal önlemlerin derhal hayata geçirilmesini istiyoruz. Biz kadınlar şiddetin, yoksulluğun olmadığı eşit ve adil bir yaşam istiyoruz. Bu yaşamı, Mirabal Kardeşler’in özgürlük mücadelesinden ve tüm kız kardeşlerimizden aldığımız güçle hep birlikte kuracağız” diye belirtildi
Açıklamanın ardından kadınların eylemi, şarkılar eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.
alevinet12/İZMİR
ELİF KELEŞ O.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER