Gezi Davası’nda çıkan karar bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde gerçekleştirilen Adalet Nöbeti’nde protesto edildi. Nöbete mesaj yollayan Avukat Can Atalay, “Taksim Gezisi, farklı fikirlerin, dünya görüşlerinin çoğulcu bir ortamda yaşayabileceğinin kanıtıdır. Taksim Gezisi, ekmeği paylaşmanın tadını yeniden anımsatandır. Gezi bu toprakların eşitlik özgürlük adalet umududur” ifadelerini kullandı.
Gezi Davası’nın dün görülen karar duruşmasında Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ile Tayfun Kahraman’a da 18’er yıl hapis cezası verilmişti.
Gezi Davası’nda çıkan karar, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde gerçekleştirilen Adalet Nöbeti’nde protesto edildi. Nöbete Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Özgür Özel, İbrahim Kaboğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık‘ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti temsilcisi, yazar ve avukat katıldı.
“DÜN BU ADLİYEDE FACİA YAŞANDI”
Adalet Nöbeti’nde ilk olarak açıklama yapan Avukat Kemal Aytaç, “Dün bu adliyede facia yaşandı. Bir infaz bürosu infaz memurları aracılığıyla adına hukuk, yargı diyemeyeceğim bir kepazelik yaşadık. Bu cesareti nereden alıyorlar bunun cevabını vermek zor. Bu cellatlardan hesap soracağız. Yaptıkları yargılama değildir” diye konuştu. Dava sonuncu 18 yıl hapis cezası alan ve tutuklanan Avukat Can Atalay‘ın Silivri Hapishanesi’nden gönderdiği mesaj da nöbette okundu. Atalay‘ın mesajı şöyle:
“Ülkenin gündemi açlık yoksulluk olması gerekirken, hiçbir hukuk kuralı tanımadan saçma sapan şeylerle meşgul ediyorlar. Biz İstanbul’un kent merkezinde son kalan müşterek, kamusal bir yeşil alanı, afet sonrası toplanma alanını savunduk. Polisin şiddetine karşı çıkan her bir insanımız kendi itirazını aldı geldi. Taksim Gezisi, farklı fikirlerin, dünya görüşlerinin çoğulcu bir ortamda yaşayabileceğinin kanıtıdır. Taksim Gezisi, ekmeği paylaşmanın tadını yeniden anımsatandır. Gezi bu toprakların eşitlik özgürlük adalet umududur. Gezi’nin toplumsal politik ya da hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız. Gezi’yi savunduk, savunuyoruz, savunacağız. Adalet istiyoruz, insan, hava, toprak ve su için adalet. Hep birlikte mücadele edeceğiz ve hep birlikte kazanacağız.”
“ÖFKEMİZ BÜYÜK AMA KARARLILIĞIMIZ DA BİR O KADAR YÜKSEK”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel çıkan kararı “Öfkemiz büyük ancak kararlılığımız da bir o kadar yüksek” şeklinde değerlendirdi. Özel şunları söyledi:
“Sözümüze değer verenlere bir tek şey söylüyorum: Bundan sonra nereye çağrılırsanız oraya gidin. Baroların, sivil toplum örgütlerinin barışçıl çağrılarına bedeninizle, zihniniz, yüreğinizle katkı verin. Karşımızdaki bu büyük kötücül aklı hiçbirimiz tek başına yenemeyiz ama hepimiz yeneriz. Gezi’yi hazmedemediği için Geziyi savunanları mahkum etmeye çalışıyor. Bu ülkenin bir diktatörden kurtuluşu ancak yine hepinizin hep birlikte omuz omuza vermesiyle olacak. Biz bu diktatörü hep beraber göndereceğiz. Buna söz veriyoruz.”
“BU KARAR SARAYIN KARARIDIR”
Pen Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral ise “Düşüncelerini korumak isteyen insanların gerçekleştirdiğimiz Gezi’nin suçunu eğer suçsa 20 kişiye bağlamak istemek yeryüzünün en kötü romanı, en kötü yazısı, en kötü makalesi, en kötü senaryosu ve bu tutmaz. Eğer bir ülkede bir kişi haksız yere hapisteyse bu ülkede hiç kimse özgür değildir” ifadelerini kullandı.
HDP Milletvekili Oya Ersoy da verilen kararın siyasi olduğunu belirtirken, “Bu karar sarayın kararıdır. Egemenliği için, sarayın çıkarları için verilen bir karar. Sana kul olmayacağız” dedi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şunları söyledi: “Bu kararı veren hakimlerden, savcılardan tek tek adil bir şekilde hesap soracağız. Bu davanın iddianamesi Saray’da yazıldı, hükmü de Saray’da verildi. Burada sadece açıklandı.”
“KAYBEDECEK BİR TEK GÜNÜMÜZ YOK”
TİP Milletvekili Ahmet Şık ise şöyle konuştu:
“Bu, iyiyle kötü arasındaki, savaş isteyenlerle barışı hakim kılmak isteyenler, demokrasi ve hukuk normlarının hakim olmasını isteyenlerle, hukuki pas pas ederiz diyenler, bir avuç sömürücünün milyonlarca insanın sömürmesine devam etmek isteyenlerle, siyahla beyaz arasındaki bir savaş. İnsanın hayatta durduğu yeri tüm hayatı boyunca tercihleri belirliyor. Bu tercihler haysiyet sahibi olup olmadığınıza iyi bir emare. Mevzu bir mafya ile mücadele ederken, o mafyanın tetikçiliğini üstlenmiş bir yargının tasarrufuyla olmayacağının bilerek bu işin siyasi ve politik olduğu bilinciyle hareket etmekten geçiyor. Mafyayla, mafyanın anladığı dilden mücadele edeceksiniz. Başka yolu yok. Kaybedecek bir tek günümüz yok. Zamanımız kalmadı.”
PİRHA / İSTANBUL