Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Munzur Gözeleri başta olmak üzere Dersim’deki akarsu ve vadilerin önemine dikkat çekti. Alan, Munzur Gözeleri için “Bölgeye ‘canlı yaşam statüsü’ tanınmalı. Umut ediyorum ki öncelikle bölgedeki sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, milletvekilleri, bu hususu dikkate alarak o bölgeyi bir koruma statüsüne kavuşturur” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Dersim coğrafyasında kutsal kabul edilen ancak birçok etmen sebebiyle tehlike altında olan Munzur çayı hakkında bilgi verdi. Hüseyin Alan, bölgenin bu yıl içerisinde yeterince yağış aldığına işaret ederek akarsuların da eski debilerine ulaştığını söyledi.
Hüseyin Alan, hidroelektrik Santraller (HES) ve barajların, bölge ikliminde değişime neden olduğuna da işaret ederek şunları söyledi:
“Munzur Çayı aşağı yukarı 40’ı aşkın gözeden çıkan sularının yüzeye çıkmasıyla, yani Munzur Dağları’ndan süzülen suların o bölgede çıkmasıyla oluşan bir kaynak. Daha sonra buna Mercan suyu ve yan derelerden gelen sularla beslenerek Murat Nehri’ne oradan da Fırat Nehri’ne boşalan bir çayımız olduğunu özellikle belirteyim. Munzur Gözelerinin olduğu bölümün tamamı Munzur dağlarındaki karstik yapılardan, yani oradaki karların erimesi sonucu oluşmuş buzul göllerinin süzülmesi sonucunda meydana geldiği için barajların bu bölgede doğrudan etkisinin olduğunu söyleyemem. Ama barajların özellikle orada mikro klimayı değiştirmesinden kaynaklı olarak küresel iklim değişikliğinin etkileri ile son yıllarda özellikle düşük miktarda kar yağışı alması nedeniyle oradaki gözelere akan suyun eriyen kar sularının azalması nedeniyle bir hayli debisinin düştüğünü söyleyebilirim. Hatta geçtiğimiz Aralık ayında ben de Dersim’deydim ve saniyede 13 metre kadar düşen bir debiye sahip olduğunu oradaki vatandaşlarımız ifade ediyorlardı. Ama bu yıl görece olarak geçmiş yıllara göre kar yağışının artması nedeniyle son günlerde o bölgede özellikle Munzur Gözelerinin eski ihtişamına kavuştuğu ifade ediliyor. Bu tamamen bölgenin aldığı kar ile ilintili olduğu için bu sürecin korunması gerekiyor.”
“MUNZUR, KUTSALİYET ATFEDİLEN BİR NEHRİMİZ”
Alan, Munzur Gözeleri ve vadisindeki peyzaj eksiklerine de dikkat çekti. Yöre halkı için söz konusu bölgenin kutsaliyet taşıdığına vurgu yapan Alan, “Munzur o bölge için bir inanç merkezi” dedi.
Hüseyin Alan, Munzur Vadisi’nin koruma altına alınması konusunda uyarıda bulunarak sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Munzur, bölge insanı için kutsaliyet atfedilen bir nehrimiz. Dünyada da buna benzer nehirler, çaylar söz konusu. O nedenle insanlarımız yoğun olarak o bölgeyi ziyaret edip, dualar okuyor, mum yakıyor ve kurban kesiyor. Aynı zamanda oralar bir ören yeri. Bu açıdan o bölgenin kutsaliyetini de dikkate alarak bir peyzaj düzenlemesinin yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Ama bölge insanının gerçekten fikrini alıp, amaca hizmet edecek şekilde bir peyzaj düzenlemesine ‘Evet’ denilebilir. Oysa son yıllarda Valilik tarafından başlatılan, birçok kişinin veya kurumun görüşleri alınmaksızın yapılan peyzaj düzenlemelerinin çok yerinde olduğunu düşünmüyoruz. Artık yılda bir milyonu aşkın insanın ziyaret ettiği gözelerin insan sirkülasyonuna olanak tanıyan, çevre düzenlemesinin, yol, altyapı, tuvalet, kurban kesim merkezi gibi insanların rahatça ibadetlerini yerine getirecekleri bir şekle dönüşmesinin çok anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Ama bugünkü yapılan peyzajın bu amaçların hiçbirisini gerçekleştirecek bir düzenleme olmadığını biliyoruz.”
MUNZUR VE PÜLÜMÜR VADİSİ İÇİN YASAL DÜZENLEME STATÜSÜ TALEBİ!
Hüseyin Alan, 2018 yılında Munzur Vadisi ile birlikte Pülümür Vadisi’ni de kapsayan bir coğrafyanın ‘Jeopark’ alanına dönüştürülmesi için yaptıkları çalışmayı da hatırlattı. Alan, birçok dünya ülkesindeki akarsu ve coğrafyaya, bölge halkının kültürel yapısı göz önünde tutularak özel statü sağlandığını belirterek şunları aktardı:
“Yeni Zelanda’da mesela Maorilerin yaşadığı bir vadi söz konusu ve bu vadi çok önemli. İlk başta Yeni Zelanda parlamentosu, yerel halkın inançlarını göz önüne alarak oraya 2017 yılında ‘canlı yaşam statüsü’ tanıdı. Ardından yine aynı yılda Hindistan’da Ganj ve Yamuna nehirleri kutsaliyet atfedilen havzalardan biri. Hindistan Anayasa Mahkemesi benzer bir kararı her iki nehir için de aldı. Şimdi Munzur Vadisi, Pülümür Çayı ile birleştiği noktadan tutun gözelere kadar birçok yerde insanların inanç merkezi olarak kullandığı alanlar söz konusu. İki suyun birleştiği yere ‘Gole Çeto’ deniliyor. İnsanlar oraya gidip adaklar adayıp, mumlar yakıp, dualarını ediyor. Munzur Vadisi boyunca Dikilitaş, Ana Fatma, Halbori Gözeleri gibi ta ki Munzur suyunun çıktığı yere kadar birçok yerde insanlar ibadetlerini yerine getiriyor. Bu vadi o bölge insanı için bir kutsaliyet arz ediyor. Biz de bu hassasiyete inanarak Alevi toplumu açısından bir inanç vadisi olması sebebiyle burası için bir yasal düzenleme statüsü talep ettiğimizi belirtelim.”
“‘MUNZUR VADİSİNE CANLI YAŞAM STATÜSÜ’ TANINMALI”
Hüseyin Alan, Munzur Vadisi başta olmak üzere Dersim’de kutsal görülen bölgelerin koruma statüsü altına alınması için çalışma yürütülmesi gerektiğini belirtti. Alan, sorumluluğu olan kişi ve örgütlere ise şu çağrıda bulundu:
“Maalesef bugüne kadar ne parlamentodaki milletvekillerinin ne de bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının, arzu eden dinamiği sergilediğini söyleyemem. Ama mutlaka gelecekte bu toplumun inanç yapısı korunacaksa bu bölgede maden sahaları kapatılmak isteniyorsa, bu vadi özellikle HES’lerden, barajlardan kurtarılmak isteniyorsa mutlaka bu vadinin, bölge insanının inanç merkezi olduğu gerçeğinden hareketle ‘canlı yaşam statüsü’ tanınmalı. Bunu Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bizler birçok toplantıda dile getiriyoruz. Umut ediyorum öncelikle bölgedeki sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, milletvekilleri, bu hususu dikkate alarak, konuyu Meclis gündemine alıp o bölgeyi bir koruma statüsüne kavuşturur ve inanç merkezi haline dönüştürebilirler.”
Eren GÜVEN/ANKARA