ERDAL YILDIRIM
Fetöcü “askeri darbe girişimi”nden sonra “tek tipçi” zihniyetin temsilcileri derhal biraraya gelip, yine bir “Kutsal İttifak”a imza attılar. AKP, MHP, CHP, ulusalcı, Ergenekoncu ve Balyozcular, “sivil darbe” ile selefi, ırkçı, kafatasçı piyonlarını sokaklara, meydanlara saldılar. İstanbul Gazi’de, Okmeydanı’nda, Malatya Paşaköşkü ve Antakya’da Alevilerin, solcuların, devrimcilerin yoğun yaşadığı mahallelere saldırdılar. Saldırılar zaman zaman devam ediyor.
Yıllardır emek cephesine, sosyalistlere, ezilenlere, tüm renklere ve farklı kimliklere yasaklanan “Taksim 1 Mayıs Alanına” önce Osmanlıcı, ülkücü, ulusalcı kesimler için, daha sonra da CHP mitingi için izin verilmiş ve meydanda AKP’liler, CHP’liler, MHP’liler, Ergenekoncu, Balyozcular bir araya geldiler.
Tabi bu arada aynı mitinge giden liberal, “yetmez ama evetçiler” ve “tatlı su devrimcilerini” ve darbe sonrası mecliste okunan ortak karara imza atan HDP’nin hatalı tutumu da unutulmamalıdır.
Ve daha birkaç gün öncesine kadar güya kanlı bıçaklı olan AKP, MHP ve CHP’liler, dün sarayda Alevilere, Kürtlere, devrimcilere, ezilenlere nispet yaparcasına poz da verdiler. İşin tiyatral yanına bakınca bu meşhur “saray” için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11 Temmuz 2015 tarihinde, yani sadece bir yıl önce, “Başbakan bile olsam kaçak saraya gitmem” demişti. Hatta aynı Kılıçdaroğlu bir başka konuşmasında “Saraya soytarılar gider” şeklinde bile konuşmuştu.
Yine 15 Temmuz 2015 tarihinden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, “Kaçak saraya da, davete de gitmem. Saraya gidenlerin partimizde yeri yoktur” demişti.
Günlerdir sözde darbeye karşı demokrasi havarisi kesilen, sabahlara kadar sokaklarda azgınca muhalif tüm kesimlere saldırılar düzenleyen, tehditler savuran, meydana salınmış yığınların temsilcileri “milli irade” bahanesiyle gösteriler düzenliyorlar. Ve sözde muhalefet partileri daha önce söyledikleri tüm sözleri unutup Cumhurbaşkanının sarayına kuzu kuzu gittiler. Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda bir araya gelen Binali Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli toplantı sonunda da beklenildiği üzere, kendileri dışındaki herkesi tehdit eden, korkutan ve demokrasi yerine diktatörlüğü adım adım sürdürecek olan kararlar aldılar. Toplantı sonunda “Fetullahçı Terör Örgütü, PKK ve diğer güvenlik tehditlerine (ki bu ifadeyle Alevilerin, Kürtlerin, solcu, devrimci ve sosyalistlerin, emek cephesinin kastedildiği çok aşikardır) karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği açıklaması yapılmıştır.
Darbe girişimi sonrasında zaten fiili olarak olağanüstü hal koşullarının hüküm sürdüğü ülkede bir de yasal olarak 3 aylık OHAL ilan eden saray ve iktidar, görüldüğü ve anlaşıldığı üzere, kimi sözde muhalefet kesimlerini de yedeğine alarak, gelecek günlerde aylardır sürdürdüğü savaş konseptini ve adım adım şeriat düzenine geçişi kuvvetlendirecektir. Bu yaşananların ve son toplantının bir tek tarifi vardır. Bunun tek bir tarifi ve adı vardır: Kutsal İttifak !
Bu açıdan baktığımızda demokrasi güçlerinin birlikteliliği her zamankinden daha çabuk tesis edilmelidir. bu son derece de zorunlu ve gereklidir. Aleviler, Kürtler, emek cephesi, solcular, devrimciler, sosyalistler bir an önce sürmekte olan bu savaş ve OHAL uygulamalarına karşı birleşik cepheyi mutlaka sağlanmalıdır.
Öncelikli olarak Aleviler, Kürtler ve devrimciler ülke çapında öz yönetim ve meşru müdafaa koşullarını zaman yitirmeksizin örgütlemeli ve bu zorbalığa karşı bir mücadele direnci oluşturmalıdır..
Aşk ile…
26.072016