İmralı Barış Delegasyonu: Barışın tek adresi İmralı’dır

Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu heyeti, Öcalan üzerindeki özel tecride dikkat çekerek barışın tek adresinin İmralı olduğunu söyledi

25 ayı aşkın bir süredir de İmralı Cezaevi’nden hiçbir haber alınamayan PKK Lider Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın avukat görüşleri, Bursa İnfaz Hakimliği’nin 6 ayda bir verdiği “avukat görüş yasağı” ile aile görüşleri de İmralı Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından verilen 3 aylık “disiplin cezaları” gerekçe gösterilerek engelleniyor. PKK Lideri’nin müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, disiplin cezalarına ilişkin hem cezaevi hem de savcılığa çok sayıda başvuru yapmasına rağmen hiçbir cevap verilmiyor. Birçok yasak kararına karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunan avukatlara, bu noktada da bir yılı aşkın süre boyunca hiçbir dönüş sağlanmadı.

Heyet İstanbul’da  STK’larla görüştü

Öte yandan Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), çokça raporunda İmralı’da bir “işkence” uygulandığını vurguladı. Ancak Eylül 2022’de Türkiye’ye yaptığı ziyaretler kapsamında İmralı Cezaevi’ni ziyaret ettiğini duyuran CPT, görüşmeye dair aylarca hiçbir açıklama yapmadı. Son olarak 30 Mart’ta 2022 yılı raporunu açıklayan CPT, raporunda PKK Lideri’nin koşullarına dair bilgilere yer vermedi. Her geçen gün daha da ağırlaşan tecridin son bulmasına ilişkin dünyanın dört bir yanında eylem, çağrı ve Türkiye ile Kurdistan’a birçok ziyaret gerçekleştiriliyor. Bu ziyaretlerden biri de 11-12 Mayıs tarihlerinde 2 gün boyunca Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı bir araya gelen antropolog ve parlamenterlerden oluşan 3 farklı ülkeden 3 kişilik “Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu”nun İstanbul’da yaptığı temaslar oldu. Delegasyon heyeti, İstanbul’da siyasetçiler, sivil toplum ve hukuk örgütleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Heyetin temel gündemi İmralı oldu

Toplumu, ailesini ve dünya halklarını derinden etkileyen ağırlaştırılmış tecrit ve “incommunicado” yani mutlak iletişimsizliğe karşı yapılan ziyaretlerde, Avrupa Konseyi Sol Grup Başkan Yardımcısı Laura Castel, Konsey Parlamenter Meclisi’nin Onursal Üyesi Ögmundur Jonasson ile Sosyoloji ve Antropoloji Profesörü, Texas Üniversitesi İrlanda H Bloğu Cezaevleri, Türkiye F Tipi Cezaevleri ve ABD Süpermax Cezaevleri Uzmanı Denis O’Hearn yer aldı. 2 gün boyunca 6 kurum ve kuruluşa ziyaretlerde bulunan heyetin temel gündemi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecrit, incommunicado, 25 aydır haber alamama hali, görüş engellemeleri, avukatların girişimleri ve uluslararası mekanizmaların “sessizliği” oldu. Yine heyetin gündemleri, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, İmralı’da uygulanan “özel” tecrit konseptinin tüm cezaevlerine yansıması, uzun yıllar boyunca cezaevinde tutulan tutsakların durumu, infaz yakmalar, ağırlaştırılmış müebbet, cezaevi tipleri, tutsak yakınlarının maruz kaldıkları ve taleplerini de içerdi.

‘Barışın tek adresi Öcalan’

15 Şubat uluslararası komplonun yıl dönümünde Türkiye ve Kurdistan kentlerine gelmeyi planlayan heyet, 6 Şubat’ta Mereş (Maraş) merkezli gerçekleşen depremler nedeniyle ziyaretlerini ertelemek zorunda kaldı. Ziyaret takvimini 11-12 Mayıs olarak planlayan heyetin ilk adresi Asrın Hukuk Bürosu’ydu. PKK Lideri’nin 24 yıl boyunca maruz kaldığı “özel tecrit konsepti”, tüm hukuki girişimlere rağmen 25 aydan fazla bir süredir hiçbir haber alınamaması, iç ve uluslararası hukukun İmralı karşısında tükenmesi ve Abdullah Öcalan’ın savaş karşısındaki rolü ile heyet ilk ziyarette oldukça etkilendi. Heyet üyeleri, PKK Lideri’nin Kurdistan ve Türkiye’den başlayarak dünya halklarına örnek olan paradigmasına duydukları ilgiyi anlatırken, barışın tek adresi olduğunu da her fırsatta dile getirdi.

 ‘Düşüncelerinin topluma ulaşması engelleniyor’

Ancak heyet, bilgi sahibi olduğu tecridin “boyutunun”, sandıklarının aksine çok daha ağır olduğuna dair de ziyaretler esnasında kapsamlı bir şekilde bilgi edindi. PKK Lideri’nin avukatlarının anlattığı her hukuksuzluğu şaşkınlıkla dinleyen heyet üyeleri, yaşananları “büyük bir komplo” olarak yorumladı. 15 Şubat 1999 tarihinde gerçekleşen uluslararası komplonun bugün hala sürdürüldüğünü paylaşan heyet, Abdullah Öcalan’ın birçok halklar için lider konumunda olduğunu vurgulayarak tecrit ile düşüncelerinin topluma ulaşmasının engellendiğinin altını çizdi.

‘Bizi merak etmeyin, biz savaşırız’

Amed’de (Diyarbakır) Kürt bir genç ile yaşadığı diyaloğu paylaşan bir heyet üyesi, “Bizi merak etmeyin, biz savaşırız. Siz kendi çıkarları ve isimlerini düşünen Avrupa Birliği ile uğraşın. Türkiye, NATO’da olduğu sürece Avrupa Birliği’nin uygulamalarından ya da başka bir şeyden korkmaz. Ama Türkiye, Kürtlerden korkuyor” sözlerinden etkilendiğini dile getirdi. Bu nedenle de Kürt halkının bu korkusuz mücadelesini desteklemeye devam edeceğini belirten heyet üyesi, mücadelenin olmazsa olmaz kaynaklarından birinin de Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Kürt halkının PKK Lideri’nin fikriyatına olan saygısı, inancı ve bağlılığına şahit olması ardından mutlak iletişimsizliğin neden sürdürüldüğünü de daha iyi anladığını ifade eden heyet üyesi, geçmişten bugüne gelen tüm iktidarların Abdullah Öcalan’dan “korktuğunu” sözlerine ekledi.

Öcalan için Avrupa konseyi ile  görüşecekler

Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması için “Sayın Öcalan irademizdir” diyerek yapılan imza kampanyasında 16 milyon kişinin duruşu ve mücadelesinden de etkilenen heyet, bu imzalara ulaşmak için Avrupa Konseyi ile görüşeceklerini de belirtti. Heyet, 2 gün boyunca birçok kurum ve kuruluştan dinlediği tecride karşı, PKK Lideri ile ilgili verilen uluslararası kararların uygulanması yönünde Avrupa Konseyi’nde baskı kuracaklarını dile getirdi. Heyet, “Savaş sürecinden çıkışın en önemli yollarından biri Abdullah Öcalan’dır” vurgusunu yaparak, “Batıya da Abdullah Öcalan’ın anlatılması gerekiyor. Eğer burada bir konuşma yapılacaksa bu Öcalan tutsakken değil, serbest bırakıldığında olmalı. Biz de bunu destekleyeceğiz” mesajını verdi.

 Eşsiz direniş

Birçok hak ihlali, İmralı’da uygulanan tecridin benzer politikalarına maruz kaldıklarını paylaşan 30 yıllık tutsaklar, “Sayın Öcalan” tabirinin dahi ifade özgürlüğü kapsamına girmesine rağmen bu gerekçeyle yıllarca yargılanan insanların olduğunu aktardı. Yine infaz yakmalar, tutsakların katledilmesi ve birçok ihlali de dinleyen heyet üyeleri, bu hukuksuzluklar karşısında direnen Kürt halkının dünyada eşi ve benzeri olmadığını söyledi. Özellikle kayıp yakınlarının mücadelesinden de etkilenen heyet, Cumartesi Anneleri’nin 28 yıldır soluksuz bir şekilde sürdürdüğü mücadelelerini de bulundukları parlamentoda gündemleştireceklerini sözlerine ekledi.

‘Dünyanın kıskandığı kadınlar’

Heyet üyelerinin ziyaretlerinde ilgi ile dinlediği kurumlardan biri de Tevgera Jinên Azad (TJA) oldu. Kürt kadın mücadelesinin birçok bedel ödenerek nasıl büyütüldüğü, kadın örgütleri ile sürdürülen mücadeleleri ve bugün Kurdistan’da kadınların şiddete uğradığında Kürt kadın hareketi ile dayanışma sağlaması karşısında heyet üyeleri, “Dünyanın kıskandığı kadınlar sizsiniz” yorumunu yaptı.

‘Hiç bir güç bu iradeyi kıramaz’

Heyet ayrıca Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) yöneticilerinin kendilerini Kurmancî karşılaması karşısında da büyük bir sevinç duydu. Heyet üyeleri, Kürt halkının verdiği birçok mücadele ile birlikte anadili “kavgalarını” sürdürüyor olmaları ve bu şekilde yaşamsallaştırmaları karşısında hiçbir gücün iradelerini kıramayacağını da dile getirdi.

Heyetin ilerleyen süreçte, ziyaretlere ilişkin bir rapor hazırlaması da bekleniyor.

Haber: Marta Sömek / JINNEWS

#İmralı #Barış #Delegasyonu #Barışın #tek #adresi #İmralıdır

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER