24 yıllık işkence: Mutlak tecrit

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit hali 24’üncü yılında devam ederken, Abdullah Öcalan ile görüşmek için yapılan1956 başvurudan 1056’sı reddedildi. 736 aile görüşme başvurusundan ise 575’i reddedildi

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo sonucu 15 Şubat 1999 yılında Türkiye’ye teslim edilmesi ile Türkiye cezaevlerinde tecrit uygulaması sistematik bir hale getirildi. Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmeden önce İmralı Cezaevinde bulunan tutuklular başka cezaevlerine gönderilmeye başlandı ve sonrasında cezaevi kendi içerisinde farklı bir yapılanmaya gitti. Cezaevi Öcalan için yeniden düzenlendi ve tek kişinin kalabileceği bir hale getirildi. Öcalan, Demokratik Uygarlık Manifestosu adıyla yayınlanan 5. Savunmalarında, İmralı Cezaevine ilişkin şu detayları veriyordu: “İmralı tarihte devletin üst yetkililerine verilen cezaların infaz edildiği bir ada olmakla ünlüdür. İklimi hem çok nemli, hem çok serttir. Fiziki olarak insanın bünyesini çökertmeye yatkındır. Kapalı oda tecridi de buna eklenince, bünye üzerinde yıpratıcı etkisi daha da artar. Uzun süre Özel Kuvvetler Komutanlığının denetiminde tutuldum. Birer kitap, gazete, dergi ve tek kanallı bir radyo dışında iletişim imkanım yoktu. Birkaç ayda bir yarım saatlik kardeş ziyaretleri ve hava muhalefeti gerekçesiyle sıksa kesilse de avukat görüşmeleri iletişim evrenimi teşkil ediyordu.”

Cam fanus ile başlayan tecrit

Öcalan’a uygulanan tecrit ilk olarak cam bir fanus içerisinde mahkeme salonuna getirilmesi ile başladı. ‘Can güvenliği’ gerekçesiyle yapıldığı söylenen cam fanus uygulanması, sonraki yıllarda Öcalan’a uygulanacak tecridin ilk adımları oldu. Cam fanus uygulamasıyla başlayan tecridin bir adım sonrası ise, İmralı Cezaevi’nde, hepsi özel eğitimli 1000 kişinin gözetiminde tek başına bırakılma süreci oldu. 2009 yılına kadar tek başına bırakılan Öcalan, bu süreçte avukatları ve ailesi ile görüştürüldü ancak hiçbir şekilde yanına başka bir tutsak getirilmedi.

İlk engel aileye

Abdullah Öcalan’a uygulanan yasaklardan ilki aile görüşünde yaşandı. Avukatları ile görüşmeleri devam ederken, ailesi ile görüşmesi ‘koster bozuk’ bahanesiyle engellendi. İlk engellemeden hemen sonra avukatların yaptıkları girişimler sonrası ise, ‘koster bozuk’ bahanesi yerini ‘hava muhalefeti’ gerekçesine bıraktı.

CPT’nin ilk ziyareti

CPT Abdullah Öcalan’ın tutsak edilmesinden bir ay sonra cezaevine bir ziyarette bulundu. Bu ziyarete Öcalan’ın kaldığı yerin sağlık açısından olumsuz bir yer olduğunu söyleyen CPT raporunda özetle şöyle yazıyordu: “Issız bir yerde, yüksek güvenlik uygulaması altında tek başına tutulması Sayın Öcalan’ın ussal sağlığı üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini yok edecek ek önlemler alınması gerekir. Bu önlemler, diğerlerinin yanı sıra, dış dünyayla temas olasılığı ve uygulanan rejimin kesin doğasının aşama aşama daha az kısıtlayıcı olması gerekir. Özellikle yüksek güvenlik riski taşıyan mahkumların, özel birimlerinin sınırları içinde, ağır gözetim durumlarının bir telafisi olarak daha gevşek bir uygulamaya sahip olması gerekir.”

2002: İlk mutlak tecrit ve hücre cezası

Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecrit uygulamasının ilk adımı ise ilk olarak 2002 yılında gerçekleşti. 2002 yılının son aylarından itibaren Öcalan, ‘koster bozuk’ ‘hava muhalefeti var’ veya ‘disiplin cezası aldı’ gibi bahaneler ile hem avukatları hem de ailesiyle görüştürülmedi. Kürt halkının tepkisi sonucu Öcalan ile görüşmeler tekrar başladı. 2007 yılında ise Öcalan’ın avukatlarından Ömer Güney yaptığı bir açıklamada, son bir buçuk yıl içerisinde toplamda 80 gün hücre cezası verildiğini açıkladı. Verilen hücre cezaların ise ne zaman başladığı ya da ne zaman bittiği hiçbir zaman avukatlarına tam olarak söylenmedi.

2007: Öcalan zehirlenmek istendi

2009 yılına kadar hücre cezaları, koster bozuk gibi bahanelerle sık sık tamamen izole bir hale getirilmek istenen ve tecrit uygulanan Abdullah Öcalan’ın yanına, CPT’nin raporları, halkın Öcalan’ı sahiplenmesi ve Avrupa ülkelerinin baskısı sonrası beş tutsak daha getirildi. Getirilen tutsaklar ile Öcalan’ın belli saatler içerisinde görüştürülmesine karar verildi. 2007 yılında Türk devleti her ne kadar inkar etse de, Öcalan’a yönelik bir zehirleme girişiminde bulundu. Zehirleme girişiminin kamuoyunda duyulması sonrası özellikle Kürt halkı büyük halk eylemsellikleriyle bu girişimi protesto etti. Eylemlerin etkisi ile Türk devlet yetkilileri, zehirleme girişiminin olmadığını belirterek, CPT’nin İmralı’ya ziyaretine izin vermek zorunda kaldı.

CPT ve raporları 

CPT’nin belli aralıklarla İmralı adasına giderek incelemelerde bulunurken bir çoğu kez İmralı’ya ilişkin raporlarını açıkladı. Eylül 2001’de CPT, aralarında İmralı cezaevinin de bulunduğu çok sayıda cezaevi, ıslahevi ve karakola yaptığı ziyareti kapsayan raporu, Nisan 2002’de dönemin Türk hükümetinin izniyle kamuoyuna açıkladı. Raporda Abdullah Öcalan’ın “ebediyen olağanüstü tecrit içinde tutulamayacağını” belirten CPT, Türk hükümetinden bu koşulları değiştirmesini ve diğer tutuklularla bir arada bulunabileceği bir ortamın yaratılmasını talep etti.

16-17 Şubat 2003 tarihleri arasında İmralı’yı ziyaret eden ve raporunu 2004’de açıklayan CPT, raporunda Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile yapılan görüşmelerin basit gerekçelerle engellenmesi noktasında tavsiyelere yer verdi. 3 aydan fazla ziyaret hakkının fiili olarak askıya alınmasının bir tutuklu için ciddi ve bunun kabul edilemez bir durum olduğu bildirilen raporda Öcalan’ın akrabaları ve avukatlarını İmralı adasına ulaştırmalarında kullanılması için veya eğer o bot hazır değilse sahil muhafaza aracının kullanılması temelinde değiştirilmesi istendi.

Zehirlenme sonrası ziyaret 

CPT’nin 2007 yılındaki dördüncü ziyareti ise devletinin Öcalan’a yönelik zehirleme girişimleri sonrasına denk geldi. 1 Mart 2007’de Roma’da basın toplantısı düzenleyen avukatlar; Abdullah Öcalan’dan aldıkları saç örneğini laboratuvar ortamında araştırdıklarını, bunun sonucunda Öcalan’ın vücudunda yüksek dozajda kimyasal maddeler; stonsiyum ve kronim bulunduğunu, bunun da düzenli ve sistematik olarak zehirlenme anlamına geldiğini açıkladı.CPT yönetimi İmralı’ya bir heyet gönderme kararı aldı. CPT Yürütücü Sekreter Vekili Fabrice Kellens ve Cenevre Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürü ve bir uzman olan psikiyatrist Timothy Harding’den oluşan heyet 19-22 Mayıs 2007 tarihleri arasında İmralı’yı ziyaret etti. Bu ziyaretten bir yıl sonra açıklanan raporda CPT heyeti, Öcalan’ın dış dünya ile irtibatı ve tıbbi bakımı ile ilgili bir dizi tavsiyelerde bulundu.

1956 başvurudan 1056’sı reddedildi

İmralı’ya yeni tutsakların getirilmesi ve belli zaman aralıklarında birlikte zaman geçirmesine izin verilmesi sonrasında dahi avukat ve aile görüşlerine çoğu zaman izin verilmiyordu. İlk dönemler ‘koster bozuk’ ya da ‘hava muhalefeti’ diye verilmeyen izinler artık disiplin cezaları ya da hücre cezaları gerekçe gösterilerek verilmemeye başlandı. Görüşmelerin olduğu zamanlar ise, Öcalan’a yönelik sağlık hakkından yararlanmasını zorlaştırma ya da istediği yayınları vermeme gibi şeklinde tecrit uygulamasına devam edildi. 2011 yılına kadar 703 avukat görüşü başvurusundan sadece 366 tanesine izin verildi. Geri kalan 337 başvuru ise gerekçeler sunularak reddedildi.

Öcalan’a yönelik avukat görüşlerinde kısmi şekilde uygulanan görüş yasakları 2011 sonrası daha da artarak devam etti. Bu süreçte yapılan 1253 görüşme talebine, 324 kez gemi bozuk denilerek, 45 kez hava muhalefeti iddiası ile, 54 defa gemi onarımda, 11 kez resmi tatil denilerek, 22 kez gemi arızası var gerekçesiyle, 719 kez ise hiçbir cevap verilmeden izin verilmedi.

Yıl yıl görüşmeler ve yasak gerekçeleri ise şöyle:

2012 yılında 104 başvuru yapıldı, 73 başvuru gemi bozuk, 14 başvuru hava muhalefeti, 16 başvuru gemi onarımda, 1 başvuru ise resmi tatil gerekçe gösterilerek yasaklandı.

* 2013 yılında 102 başvuru yapıldı, 82 başvuru gemi bozuk, 9 başvuru gemi onarımda, 4 başvuru ise resmi tatil denilerek yasaklandı.

* 2014 yılında 104 başvuru yapıldı, 86 başvuru gemi bozuk, 9 başvuru gemi onarımda, 6 başvuru ise resmi tatil gerekçesiyle yasaklandı.

2015 yılında 100 başvuru yapıldı, 24 başvuru hava muhalefeti, 20 başvuru gemi arızası, 37 başvuru gemi bozuk, 20 başvuru gemi onarımda diye yasaklandı.

* 2016 yılında 126 başvuru yapıldı, bunların 66 tanesi 15 Temmuz ve 28 Aralık 2016 tarihlerinde yapıldı. 2 başvuruya “Koşullar oluştuğunda izin verilecek” denilerek, 1 başvuru “savcılık talebi cezaevine göndermedi” denilerek, 64 başvuru mahkeme kararı ile, 46 başvuru gemi bozuk denilerek, 7 başvuru hava muhalefeti denilerek, 2 başvuru gemi arızası denilerek yasaklandı. 2 başvuruya ise hiçbir cevap verilmedi.

* 2017 yılından sonra ise yapılan hiçbir başvuruya olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmedi. 2017 yılından 2023 Haziran ayına kadar 717 başvuru yapıldı. Aile görüşmelerinde ise, görüşmeler 2014 yılından sonra aile görüşmelerine de yasaklar getirilmeye başlandı. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının verilerine göre 2014 yılına kadar 277 aile görüş talebinden sadece 152 tanesine izin verildi, 125 tane görüşme talebine ise izin verilmedi.

736 aile görüşme başvurusundan 575 başvuru reddedildi

Aile görüşleri ise 1999 ile 2014 yılı arasında ise 277 görüşme başvurusundan 119 görüşmeye ret verildi. 2014 yılında sonra yapılan aile görüş başvurularında ise 3 görüşme izni ve 1 telefon izni dışında hiçbir şekilde izin verilmedi. Bu süreçte yapılan 459 başvurunun sadece 3 tanesine izin verildi. İzin verilmeyen başvurulara ise çoğunlukla mahkeme kararı gerekçe gösterildi.

2014 yılında sonra yapılan aile görüş başvuruları ise yıl yıl şöyle:

2015 yılında 47 başvuru yapıldı gemi bozuk gerekçesi gösterilerek izin verilmedi.

* 2016 yılında 77 başvuru yapıldı, 1 görüşme gerçekleştirildi, 76 kez ise gemi bozuk, hava muhalefeti gibi gerekçeler gösterildi.

* 2017 yılında 46 başvuru yapıldı, mahkeme kararı gerekçesi ile görüşe izin verilmedi.

* 2018 yılında 45 başvuru yapıldı, mahkeme kararı gerekçe gösterilerek izin verilmedi.

2019 yılında 51 başvuru yapıldı 2 defa görüşe izin verildi, 49 başvuruya mahkeme kararıyla izin verilmedi.

2020 yılında 57 başvuru yapıldı, izin verilmedi, bir kez telefon görüşmesi izni verildi.

2021 yılında 55 başvuru yapıldı, olumlu ya da olumsuz bir dönüş yapılmadı.

2022 yılında 51 başvuru yapıldı, olumlu ya da olumsuz bir dönüş yapılmadı

2023 Haziran ayına kadar 30 başvuru yapıldı, başvurulara hiçbir dönüş yapılmadı.

 BM: İletişimsizlik haline son verin

CPT raporları açıklamayı, devletinin iznine bırakarak, açık bir biçimde İmralı’da Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit uygulamasını da kabul etmiş oldu ve devletinin uygulamalarına açıktan onay verdi. Öcalan’a 2023 Nisan ayında 6 aylık süreyle avukat görüş yasağı ve 3 aylık süreyle verilen aile görüş yasağı ile tecrit hali derinleştirildi. BM İnsan Hakları Komitesi’nin tecrit uygulamasına ilişkin iletişimsizlik haline son verilmesi yönündeki 6 Eylül 2022 ve 23 Ocak 2023 tarihli kararlarına Türkiye tarafından hala cevap verilmedi.

Kaynak: ANF

#yıllık #işkence #Mutlak #tecrit

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON EKLENENLER