Çarşamba, Ağustos 20, 2025

‘Kimse Anzele’ye sahip çıkmadı’

Havaların ısınmasıyla çocukların serinleme mekanı haline gelen Anzele’yi anlatan Yusuf Turcan, ‘Kimse buraya sahip çıkmadı. Beton yığını bırakmışlar’ dedi

Bir zamanlar efsanelerin anlatıldığı ve balıklı havuz olarak bilinen Anzele, bugün ise çocukların serinlemek için uğrak mekanı haline geldi. Her ne kadar “Dikkat havuza girmek tehlikeli ve yasaktır” yazılı uyarı tabelası olsa da Amed’de sıcaklığın 35 ila 40 derecelerde seyretmesiyle çocuklar serinlemek için Anzele’ye akın ediyor. Ailelerin de uğrak yeri olan parkta, çocuklar alternatif havuzlar olmadığı için tehlike içinde yüzüyor. Yüzmenin tehlikeli olduğu Anzele’de hem tarih hem de çocukların güvenliği yetkililer tarafından göz ardı ediliyor.

1950’lerde şehrin üç önemli su kaynaklarından biri olan Anzele’nin yolculuğu, tarihi Sûr ilçesinin 4 ana kapısından biri olan Mardin Kapı’dan geçerek Hevsel Bahçeleri’ne kadar uzanıyor. Kentte yaşanan çarpık kentleşme ile kaybolan Anzele, sonrasında belediyenin çalışmalarıyla yeniden kentte kazandırılsa da hala turisttik özelliğe kavuşturulmadı.

 Anzele’yi anlattı

Melikahmet Mahallesi’nde doğup büyüyen ve hala yaşamını burada sürdüren Yusuf Turcan Mezopotamya Ajansı’na tanıklık ettiği Anzele’nin yakın tarihini anlattı. Anzele’nin daha önce kesimhane (mezbaha) olduğunu hatırlatan Turcan, arka kısmının da tabakhane olduğunu kaydetti. Turcan, “Burası açık alandı. Topraklı yerdi. Burada ciğerciler vardı. Annemiz, kardeşimiz buraya gelip yün çırpıyordu. Yün yıkıyorlardı. Çamaşır yıkarlardı. Tabi bu eski hali değil. Bayramlarda burada davul zurna çalınırdı. Millet şen şakrak eğlenirdi” diye aktardı.

‘Buranın hakkını vermediler’

Anzele’nin hak ettiği ilgiyi görmediğini dile getiren Turcan, “Buranın hakkını vermediler. Buranın hakkını verselerdi, bambaşka olurdu. Çok büyük balıklar vardı. Et, ciğer ve sakatat parçalarıyla beslenirdi. O zaman ziyaret balığı derlerdi. Kimse karışmazdı. Burası çamaşır yıkama, yün çırpma yeriydi, o kadar. Bugün Urfa’da da var. Orada çocuk var mı? Burası turistik bir yer. Belediye açsın bir halk havuzu, bu çoluk çocuk orada yüzsün. Burası turistik yerdir. Tarihi var buranın. Buranın eski bir tarihi var, konuşulmaz. Burada geçim derdi yoktu. Sıkıntı yoktu. Herkes birbiriyle abi kardeş gibiydi. Buraya bir an evvel el atılması lazım. Urfa’yı nasıl yapmışlarsa, burayı da öyle yapsınlar. Biz layık değil miyiz? Yıllardan beridir kimse buraya sahip çıkmadı. Beton yığını bırakmışlar. Neye yarar?” ifadelerini kullandı.

AMED

#Kimse #Anzeleye #sahip #çıkmadı

‘Diyanet’in hutbesi, kadınların kamusal alandaki varlığına bir saldırıdır, kabul etmiyoruz’

Diyanet’in son hutbesinin kadınların kamusal alandaki varlığını hedef aldığını belirten DAD İzmir Şube Eş Başkanı Nebat Çelik, “Bizler bunu bir zihniyetin ürünü ve politikası...

Hema’da Alevi bir aileye saldırı: Bir kişi katledildi, 2 kişi ağır yaralandı – وكالة هاوار للأنباء

Hema’da Alevi bir aileye saldırı: Bir kişi katledildi, 2 kişi ağır yaralandı - وكالة هاوار للأنباء

Alevi Hakları Üzerine Tarihi Bir Değerlendirme: Mehmet Altan’ın Analizi

Tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı olarak bilirim ki ne zaman “Kürt Açılımı” gündeme gelse, bir süre sonra “Alevi Açılımı" da tedavüle girer. Aynen şimdi olduğu...

Munzur Gözeleri’ne Erişim Engellendi: Alevi Kutsallarına Müdahale

Dersim’in Ovacık ilçesinde bulunan ve Aleviler için kutsal kabul edilen Munzur Gözeleri’nin girişine inşa edilen mescit, Alevi toplumu arasında endişe ve protestolara yol açtı....

Alevi Ansiklopedisi Yayına Açıldı!

Rızaşehri Akademisi’nin 27 Nisan 2024’te startını verdiği; “Aleviler Kendi Ansiklopedisi’ni Yazıyor “projesi önemli bir aşamayı geride bıraktı. Projenin ilk adımı olan Alevi Ansiklopedisi Web...

Özümüzde Barış, Yolumuzda Hakikat: Hacı Bektaş Veli’nin Rehberliğinde

“Sen seni bilirsen yüzün Hûda’dır; Sen seni bilmezsen, Hak senden cüdâdır!” Her sorunu dışarıda aramak yerine, Hakk’ı kendi özümüzde bulmak, Özümüzü Hakk’ta görmek… Pirimiz Hacı Bektaş Veli, bir hakikat...

Alevi Cumhurbaşkanı Neden Olmazmış? Kime Göre, Ne Hakkına?

Yeter artık. Bu ülkede Alevi olmanın, adı konulmamış bir “suç” gibi muamele görmesinden bıktık, usandık. Yüzyıldır “eşit yurttaşlık” masalıyla oyalanan, sandıkta eli öpülen ama makam kapılarında...