Sırbistan cumhurbaşkanının Fransız ve hatta Lüksemburg muhalefetiyle resmi olarak görüşmek istemesi fikri insana gülünç gelecek kadar hayali geliyor. Bu bir şaka. Bir olasılık olarak gündeme gelseydi, gerçekten de böyle muamele görürdü. Ama her şaka gibi bu da bize gerçek dünya hakkında bir şeyler söyler
Branko Milanović*
Bugün, son otuz yılda yaşananları aşırı bir biçimde yeniden teyit eden bir haber beni çok etkiledi. Hollanda ve Lüksemburg Başbakanları, muhtemelen Avrupa Birliği adına, Sırbistan’ı (Kosova’ya gitmeden önce) 24 saatten kısa bir süre için ziyaret etti. Her ikisi de devlet düzeyinde en üst düzey onurlandırmalarla karşılandı; ikisi de devlet başkanı olmadığı için bu aşırıya kaçmıştı. Ayrıca, Belgrad’a yaptıkları aşırı kısa ziyaret sırasında, şu anda sokaklarda gösteri yapan ve bence oldukça meşru bir şekilde hükümetten şiddet ve suçun çok daha ciddi bir şekilde bastırılmasını talep eden Sırp muhalefetinin temsilcileriyle (Belgrad’daki Parlamentoda oturan) ayrı ayrı toplantılar yapmak için yeterli zaman buldular.
Dikkat ederseniz, Batılı ülkelerin başbakanlarının yerel muhalefetle görüşmeleri normal bir habermiş gibi görünür. Ama sonra, açalım. Devletten devlete resmi bir ziyaret söz konusu ve ziyaret eden devletin temsilcileri yerel muhalefete de danışmanın gerekli olduğuna inanıyor. İlk sorun, devletten devlete ziyareti siyasetin geri kalanıyla karıştırmanın uygun olup olmadığıdır. Ülkelerin ileri gelenleri birbirlerini ziyaret ettiklerinde, ev sahiplerinin inandığı her şeye katıldıklarını ya da kendilerini kabul eden hükümeti desteklediklerini ister istemez ima etmez. O toprak parçasını denetim altında tutan hükümetle ortak iktisadî ve siyasî çıkarlar hakkında konuşmak için oradadırlar. Yeni ve farklı bir hükümet geldiğinde, onunla konuşmaktan da aynı derecede mutlu olacaklardır. Bu uluslararası siyasetin basit ve normal bir kuralıdır.
Daha da ileri gidelim. Hollanda ve Lüksemburg başbakanlarının Sırp muhalefetiyle (orada on iki saat kaldıktan sonra) konuşmalarında bir sakınca yoksa, Sırbistan Cumhurbaşkanının iade-i ziyarette Hollanda ve Lüksemburg muhalefetiyle görüşmesi kabul edilebilir mi? Hollanda ve Lüksemburg muhalefeti şu anda sokaklarda protesto gösterileri yapmadığı için bunun için bir neden olmadığını düşünüyorsanız, o zaman Sırbistan cumhurbaşkanının bir sonraki Fransa ziyaretinde, şu anda Fransa’nın kentlerinde protesto gösterileri yapan “hoşnutsuzlar”la görüşmek isteyip istemeyeceğini merak edebilir miyiz? Ya da emeklilik reformu karşıtlarıyla? Ya da Birleşik Krallık’ı ziyaret edecek olsa, Brexitçilerin ve AB yanlılarının parlamenter ve parlamenter olmayan destekçileriyle alternatif olarak görüşmek isteyebilir mi?
Sırbistan cumhurbaşkanının Fransız ve hatta Lüksemburg muhalefetiyle resmi olarak görüşmek istemesi fikri insana gülünç gelecek kadar hayali geliyor. Bu bir şaka. Bir olasılık olarak gündeme gelseydi, gerçekten de böyle muamele görürdü. Ama her şaka gibi bu da bize gerçek dünya hakkında bir şeyler söyler. O da devletlerarasındaki ilişkilerin düpedüz eşitsiz hale gelmiş olmasıdır. Üçüncü Dünya ve bağlantısız ülkelerin güçlü olduğu ve en azından resmi olarak devletlerin eşitliğinin tanındığı ve diplomatik alanda bu resmi eşitliğin kabul edildiği 1960-1990 döneminin aksine, gücün sadece törensel yönleriyle bile önemli olduğu Ortaçağ tarzı devletlerarası ilişkilere geçtik. Eşitsizlik gizlenmiyor, aksine sergileniyor: secde edin ve mor cübbemin kenarlarını öpün!
Devletlerarasındaki güç eşitsizliği açıkça sergileniyor ve son otuz yılda buna alışan pek çok insan bunu normal karşılıyor. Çünkü onlar kendilerine olan saygılarını kaybetti.
* Branko Milanović kalkınma ve eşitsizlik konularında uzmanlaşmış bir iktisatçıdır. En yeni kitabı Capitalism, Alone: The Future of the System That Rules the World [Tek Başına Kapitalizm: Dünyayı Yöneten Sistemin Geleceği]
*dunyadanceviri.wordpress.com’dan alınan bu yazı S. Erdem Türközü tarafından çevrildi.
#Yeni #sömürgecilik