‘Ağlayan anneleri görmezden gelemeyiz’
30 yılı aşkın süren çatışmalar sonucunda ağlayan annelerin görmemezlikten gelinemeyeceğini belirten Doğan, şunları ifade etti: “Bugüne kadar ağlayan anneleri görmezden gelemeyiz. İnsanın içi parçalanıyor. Her gün biri bize bir soy arıyor. Mantar gibi insanlar türüyor ve soylarımızı araştırıyorlar. Neden, çünkü daha ifade özgürlüğüne sahip değiliz. Konuşmaya çekiniyoruz. Bu süreçte de bir yumuşama oldu. Ve herkes konuşma hakkına sahip oldu. En azından bugünlerde kulağım çok rahatsız olmuyor. Herkesin söylediği gibi artık cenaze gelmiyor. Bundan mutluyuz. Elbette ki, biz her zaman bunu istiyorduk. Bu süreçte Alevileri sağa ve sola çekmeye gerek yok.”
‘Azınlıkların birinde bile samimi olmak bana o güveni veriyor’
Gelişen süreçle birlikte korku ve kaygılarının da olduğunu ifade eden Doğan, “Korku ve kaygılarımız var. Çünkü güvence verilmiyor. Nasıl çıkacaklar nasıl edecekler o konuda endişelerimiz var. PKK Lideri tarafından yapılan çağrıda Alevilerin ismi geçmemiş diyorlar. Eğer açıklamada azınlıklardan bahsediliyorsa bu yeterlidir. Bunu tutup, ‘Yok beni saymadı. Onu saydı’ gibi dillendirmek de gerekmiyor. Çağrıda ‘Aleviler ölsün’ diye bir açıklama yapılmamışsa neden bizi dışlasınlar. Böyle bir şey olmadı. Aynı görüşü dile getiren siyasi parti de tüm alanlarda Alevilere yer veriyor. Gerçeğin kendisi bunlardır. Azınlıkların birinde samimi olmak bile sana o güveni veriyor. Bizden bahsetmedi diye bunu hemen kötüye yorumlamak gerekmiyor. İslamiyet’ten bahsederken Erdoğan gibi ‘Herkesi asimile edeceğim. Herkesi İslamlaştıracağım’ diye bir cümle olsaydı direk hepimizi rahatsız edecekti. Ama öyle bir cümle geçmedi” diye konuştu.
Seyit Rıza’nın torunu: Sürece olumlu bakıyoruz
Alevilerin barışın dışında tutulamayacağını belirten Seyit Rıza’nın torunu Zeliha Polat ise, “Aleviler sürecin dışında tutuldu” gibi karalamaları da kabul etmediklerini dile getirdi. Polat, “Biz Alevi, Dersimliler olarak ve siyasi bir ailenin çocuğu olarak sürece olumlu bakıyoruz. Barışa doğru gidilmesi de bizi çok sevindirdi. Böyle bir sürecin başlaması güzel. Ama özellikle ben şunu isterdim. Bu barış süreci Türkiye’de olmalı. Türkiye’de başlamalıydı. Türkiye’de başladı ama buradan dışarıya gidildi. İnsanlarımız, gerillamız başka bir ülkeye çıkıyor. Türkiye’nin içinde kalması daha doğru olurdu. Barışın anlamı bence buydu. Biz zaten barış isteyen bir toplumuz. Bizi barışın dışında tutamazlar. Böyle bir karalamayı da kabul etmiyoruz. ‘Efendim Aleviler barışı istemiyorlar’ demeleri kabul edilemez. Bu sürecin yürümesi için, bu yürüyüşün doğru gitmesi için gereken her türlü şeyi de yaparız” dedi.
‘Bu sürece güvenmek isteriz’
Yeni oluşturulacak anayasa ile tüm halkların haklarının güvence altına alınması gerektiğini belirten Polat, “Çok mozaikli bir ülke. Tüm halkların aynı şekilde haklarını istemesi gayet doğaldır. Önümüzde bir anayasa var. Ve kendimizi güvende hissetmemiz lazım. Karşıya güvenmemiz için tüm halkların, Alevilerin de haklarının güvenceye alınmasını isteriz. Bu anayasanın da bir an önce çıkması ve sekteye uğramaması gerekir. Ama bu ne derece bize güven verecek o da ileriki zamana bağlı. Ama biz bu sürece güvenmek istiyoruz. Bu sadece Aleviler için değil, tüm halklar için yapılmalı. Biz buna inanırız. Artık acıları yaşamak istemiyoruz” dedi. CHP’nin süreci sabote etmek için ortalığı karıştırmaması gerektiğini ifade eden Polat, “CHP bu işin içinde olmalı. Ortalığı karıştırmamalı. Ama CHP ‘hayır’ diyor. Çözüme sanki daha iyi bakmıyor. Çözümü, barışı istemiyor. Eskiden beri CHP’nin bizim üzerimizdeki etkisi belli. Bizim soykırımlarımız da onların imzaları var. Ama zaman böyle bir şeyi daha kaldıramaz” diye konuştu.