2 Temmuz Sivas Katliamı, Alevi İnanç Katliamıdır.
2 Temmuz, Alevi Kültür Katliamıdır.
2 Temmuz, Demokratik İnsanlığın Katliamıdır.
2 Temmuz ,Demokrasiye gönül veren aydın ve sanatçı katliamıdır.
2 Temmuz, gencecik bedenlerini insanlık için dara çekerek ateşde semah dönen mahsumpakların katliamıdır.
2 Temmuz Sivas Katliamı, İnsanlığın Katliamıdır.
İnsanlık suçlarında zaman aşımı olamaz.
Bu katliamda rolu olan herkesin yargılanıp hak ettiği cezayı alıncaya kadar insanlık vicdanı kanayacakdır.
Bunun için bizler, sadece alevi davası olarak değil, tüm insanlık davası olarak gördüğümüz bu katliamın, hesabı sorulana dek her alanda mücadeleye devam edeceğiz.
Sivas Katliamının 19 yıl sonra sonuçlanan mahkeme kararında anlaşılacagı gibi, bu katliam, TC nin derin devlet güçleri ve bu güçlerin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kulandıkları Topal Osmanların, Hizbulkontraların, Jitemlerin, Genarallerin iyi çocukları ve AKP nin dindar çocuklarının ortak bir suçudur. Bu suç insanlıga karşı işlenmişdir.
Çünkü Sivas da katledilenler sadece Alevi değildır. Türkiyenin Demokratik Vicdanı ve kimliğidir. Aydınlık yüzü ve düşünen beynidir.
Katledilen: Müzikdir, Şiirdir, Romandır, Dansdır, Raksdır, Ozandır, Semahdır, Tiyatrodur.
Sivasda Katledilen İnançdır, İmandır, Sevgi ve Aşkdır.
Sivasda Katledilen Kalemdır, Kitapdır, Düşüncedır.
Tüm bunları katleden karanlık zihniyetin temsilcileridır.
İnkarcılardır, Irkcılardır, Dini kullanan bezirganlardır. Dini kinine alet eden kindar dindarlardır. Bu zihniyetin temsilcilerinı bin yıllık tarihden tanıyoruz ve nefretle lanetliyoruz.
Sivas Katiamı, Ergenekoncuların-Hizbullahcıların el ele birlikte yaptıkları bir katliamdır.
Bu katliamın sorumlularının bir kısmını görüp, diğer kısmını göremiyen Aleviler ve kurum temsilcileri, o dönemin tüm katliam ve saldırılarını birlikte değerlendire- bilirlerse; örneğin Hizbullahın Kürtlere yönelik vahşeti, Trabzondaki Papazın katli, Malatyadaki incil basan yayın evi katliamı, Danıştay saldırısı ve Hrant Dinkin katli gibi tüm bunlar sivas katliamcıların marifetleri arasındadır.
Aleviler, dindar ve kindar çocukların temsilcisi AKP ye karşı söylediklerini, iyi çocukların temsilcisi Ergenekonculara ve derin devletin aklı Ulusalcı Kemalistlere de söylemelidır. Çünkü bu katliamların tümü aynı merkezden planlanıp farklı figüranlara havale edilmiştır.
Amacı TC nin tekci ideolojisi olan Türk ve İslam kimliğine uymayanların tasfiyesi ve eritilmesidır. Bu sadece islamcıların değil, aynı zamanda Türk ırkcılarınında birlikde yaptıkları katliamlardır. Şimdi gelinen aşamada Türk- İslam projesinin patronları el değiştirmiştir.
ABD nin de desteğiyle Ortadoğuda değişen siyasal konjuktüre uygun olarak, Türkcülerin yerine İslamcı- türkcülük geçmişdir.
Sünni İslamın temsilciğini yapan ve AKP şahsında temsil edilen Cemaat ve Tarikatlar 1980 Askeri darbesinden sonra adım adım hazırlanarak nihayet 2000li yılarda iktidara taşınmış ve başda demokratik Kürt hareketi olamak üzere, Alevilere, demokratlara, sivil toplum kurumlarına, Türkiyin demokrat ve sosyalist kesimlerine karşı vahşet dolu bir katliam ve sindirme politikası uygulanmış ve nihayet dindar çocuklar Türkıyenin yeni siyasi patronları olmuşlardır.
Bütün devlet kurumlarını, yargı, yasama, ordu, basın ve diğer tüm kurumları istediği gibi dizayn ederek, siyasi iktidarın kontrolünü ele geçirerek, zaferlerini ilan etmişlerdir.
Türk- İslam Sentezi olarak bilinen devlet ideolojisi ve siyasi projesini yeniden rutuşlayarak İslami-Türkçülük olarak her alana dayatmaktadırlar. Bu projeye uymayan alevi inanç felsefesi, kürt kimliği ve diğer etnik ve inanç kültürlerinin asimilasyonu ve eritilmesinden vaz geçilmemiştir. Hatta türkcülük propandası türkiyenin sınırları dışına taşınarak birçok ülkede türkcülük okuları ile bu politika yurt dışınada Cemaat okuları aracılı ile taşınmıştır.
Ankaradaki uluslararası Türkçe Olimpiyatları yarışması en bariz örnektir.
Alevi toplumu ve temsilcileri şunu iyi görmelidirler. Artık Orta doğuda dini kimlik üzerinden yürütülmek istenen bir savaş ve çatışma sürecinin eşiğine gelinmişdir. Bu savaşın esas avantajlarını batılı devletler paylaşsada, bunun kısmi avantajlarına ortak olmak ve pay almak isteyen TC de bu yeni politikanın aktif olan bir partneri olmuşdur.
Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi sünni islam devletlerin başını çektiği güçler ile Şii kimlikli İran, Suriye ve bölgenin diğer şii gruplarıya dinsel kimlik üzerinden belki de onlarca yıl sürecek bir savaşa doğru adım adım yaklaşaktadırlar. Bunun Alevilere getireceği katliamdır.
Bu politikanın en azından, Türkiyede boşa çıkarılması için Alevi toplumu demokratik Kürt hareketi, tüm Türkiyenin demokratik kesim ve kurumları, sosyal demokratlar, Sosyalistler ve Devrimciler güç birliği yapmak zorundadır. Ancak bu güç birliği ile bu gerici yobaz ve emperyalist uşakları geriletilip, bu plan boşa çıkarıla bilinir.
Sivas şehitleri şahsında, tüm insanlık davası şehitlerini saygı ile anıyoruz. Mücadelemizin özgür bir geleceğe vesile olması niyetiyle ;
Yürü bre hızır paşa, seninde çarkın kırılır.
Güvendiğin padişahın, onunda tahtı devrilir.
diyen Pir Sultanların davası için bu Yezid rejiminden hesap soralım.
– Sivas davasında zaman aşımını tanımıyoruz.
– Alevi İnanç kimliğine anayasal güvence istiyoruz.
– Alevi İnanç kurumlarının resmen tanınmasını istiyoruz.
– Mecburi zoraki din derslerine hayır diyoruz.
Bunun için bir olalım,diri olalım,sonuç alalım.
Demokratik Alevi Federasyonu
30.06.2012